Belediyelere Kayyum atanması ve Suriyeliler algısı

Salih Sedat Ersöz

                                 

Görevden alınan üç Büyükşehir Belediye Başkanı yerine kayyum atanması milletimizi genel olarak memnun ederken, bazılarını rahatsız etti.

Üç Belediye Başkanının HDP’li olması nedeniyle HDP’nin karşı çıkması ve rahatsız olması gayet normaldir. HDP’nin çizgisi nettir ve terör örgütü PKK’ya sırtını dayayan bir örgüttür.

Görevden almalardan HDP’nin rahatsız olmasını anlayabiliyoruz da diğer siyasi partilerin veya bazı siyasilerin rahatsız olmalarını anlayamıyoruz.

Neymiş efendim; “Seçimle gelen Belediye Başkanlarının görevden alınmaları demokrasiye aykırıymış.”

Yahu siz hangi demokrasiden bahsediyorsunuz, hangi Belediye Başkanlarından söz ediyorsunuz.

Bir kere Türkiye’de tam demokrasi olsa idi 1960 lar, 1980 ler, 28 Şubatlar, 15 Temmuzlar yaşanır  mıydı?

Başbakanların asıldığı, hapishanelere atıldığı ve cuntacı asker çizmesi altında inim inim inletildiği bir ülkede nasıl bir demokrasiden söz edilebilir?

Diğer yandan görevden alınan Belediye Başkanları sanki hiçbir şey yapmamış, hiçbir suç işlememiş, yasalara uygun olarak çalışırken görevden alınmışlar öyle mi?

Yahu siz bu Belediye Başkanlarının terör örgütü ile içli dışlı olduklarını, devletin kaynaklarını PKK’ya akıttıklarını, belediyeleri terör örgütü elemanları ile doldurduklarını bilmiyor musunuz?

Bunları sağır sultan bile duyduğu halde siz duymadınız öyle mi?  Yoksa duyduğunuz, bildiğiniz halde mi bunları söylüyorsunuz? Şayet böyle ise bu daha fecaat bir durum arz ediyor.

Belediyelerin kaynakları devleti yıkmak için faaliyet ve eylem yapan terör örgütüne akıtılacak ve devlet buna göz yumacak, “sen görevde kal ve terör örgütüne destek vermeye devam et” diyecek. Bu olacak şey mi?

Şu iyi bilinmeli ki hiçbir devlet, kendisini yıkmak için faaliyet yapan, eylem yapan, eşkıyalık yapan, devletin polisi – askeri ile savaşan bir örgüte destek verilmesine göz yummaz. Bu, kendi ayağına değil, kendi kafasına kurşun sıkmak demektir.

Neymiş efendim. Demokrasiymiş. Hadi oradan, hadi oradan, hadi oradan…

***   ***   ***

Son günlerde gerek ülkemizde, gerekse şehrimizde, sıkıntıya düştükleri için bize sığınan Suriyelilere karşı olumsuz bir algı operasyonu yürütülmektedir. Bu algı operasyonu şüphesiz bir değil birkaç kaynaktan üretilmekte ve Suriyeliler üzerinden hükümet ve Cumhurbaşkanı yıpratılmaya çalışılmaktadır.

Şu hususu hemen belirtelim ki ülkemizde ve şehrimizde meydana gelen olumsuz olayların müsebbipleri çoğunlukla bizim kendi vatandaşlarımızdır. Suriyelilerin karıştığı vakalar, yüzde olarak oldukça düşüktür. Emniyet raporları bunu göstermektedir.

Şunu da bilmemiz gerekmektedir ki her toplumun, her ülkenin, her camianın içinde iyi insanlar olduğu gibi kötü insanlar da vardır. Türklerin tamamı iyi, Suriyelilerin tamamı kötü veya bunun tersini diyemeyiz. Böyle bir genelleme çok yanlıştır. Bizim içimizde nasıl ki iyi ve kötü insanlar vardır, Suriyeliler açısından veya başka bir ülke insanı açısından da durum aynıdır.

Geçtiğimiz günlerde bir olay yaşandı.  

Yeğenim, Kurban Bayramından iki gün önce Kültürpark  civarında bin Euro düşürmüş. Farkına varıp da geri döndüğünde para yerinde yokmuş. Polise bildirmiş ve kameralar incelenmiş. Suriyeli oldukları belli 4 bayanın parayı aldıkları, aldıktan sonra 12 dakika orada bekledikleri, parayı buldukları yerin hemen yanında bulunan arabanın fotoğraflarını çektikleri görüntülerde net olarak görülüyor.

Parayı götürüp evin erkeklerine teslim ediyorlar. Evin erkeği konumunda olan Yusuf ve Hikmet adlarındaki kayınpeder ve damat hemen sosyal medyada bir miktar para bulunduğunu paylaşıyor. Bu paylaşımdan sonra kendilerine 100 e yakın kişi müracaat ederek para düşürdüklerini söylüyorlar ama yer ve miktar tutmadığı için onlara vermiyorlar.

Bu arada yeğenim de olayı sosyal medyada paylaşıyor. Bayramdan sonra iki paylaşımı da okuyan başka bir Suriyeli, yeğenimi arıyor ve parayı bulanları bildiğini söylüyor.

Sait adındaki bu Suriyeli ile bir yerde buluştuk. Önce paranın düştüğü yere giderek orayı gösterdik. Orada parayı bulanların akrabası ve Sait’in de arkadaşı olan bir şahısla buluştuk. Ona da olay teferruatı ile anlatıldı. O da telefonla, akrabası olan parayı bulan aileyle görüştü. 

Hep beraber ailenin evine giderek parayı teslim aldık. Para aynen düşürüldüğü gibi duruyordu. 10 tane 100 Euro’nun yanında bulunan 10 TL’ye bile dokunulmamıştı. Bu dürüstlüğü gösteren ve “haram paraya biz dokunamazdık” diyen bu aileye bir kere daha teşekkürlerimi sunuyorum.

Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım. “Parayı bulan her Suriyeli teslim ederdi” diye bir genelleme yapmamız doğru olmadığı gibi, “bulan her Türk vatandaşı teslim ederdi” diye bir genelleme yapmamız da doğru olmaz.

O zaman neymiş. Her topluluğun içinde iyi ve kötü insanlar olabiliyormuş. Genel kanaatler insanı yanlışa götürür. Suriyelilere karşı üretilen bu genel olumsuz ve haksız algıyı da yıkmak gerekir. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.