Bahçeli, HDP’nin hükümete girmesini niçin çok istiyor?

Salih Sedat Ersöz

Bugünkü yazım normalde, TYB Konya Şubesi tarafından geçen hafta sonu düzenlenen Metin Önal Mengüşoğlu’nun konuşmacı olduğu, “Mağrur Öfke Necip Fazıl” konulu kültürel etkinlik üzerine olacaktı. 

Şair - yazar Metin Önal Mengüşoğlu’nun, son aylarda dinlediğim en güzel, en canlı, en kapsamlı, en doyurucu, şahane sohbetini yazı konusu yapmamı ve sohbetinin içinde geçen önemli cümleleri köşeme taşımamı çok arzu ederdim.

Ancak hükümetin kurulması daha doğrusu kurulamaması ile ilgili gelişmeler ön plana çıktığı ve o güzelim kültürel etkinliğe ait konuşma bölümlerini basından izleme imkânı da olduğu için, Metin Önal Mengüşoğlu’na ve M. Ali Köseoğlu başta olmak üzere TYB Konya Şubesi yetkililerine şükranlarımı sunarak asıl konuma girmek istiyorum. 

***   ***   ***   

Ak Parti ile CHP arasında sürdürülen koalisyon görüşmeleri olumsuz sona erince, Başbakan Ahmet Davutoğlu bir kez daha MHP lideri Devlet Bahçeli’nin kapısını çaldı.

Devlet Bahçeli ısrarla Ak Parti ile CHP’nin veya Ak Parti ile HDP’nin koalisyon kurmasını istiyor ve MHP’nin muhalefet partisi olacağını söylüyordu. Bu isteğini, “AKP ve CHP demokratik sorumluluktan kaçmamalıdırlar ve mutlaka hükümeti kurmalıdırlar” şeklindeki kendi partisini sorumluluk dışında bırakan anlamsız söyleme kadar götürdü. Sanki MHP’ de hükümet kurma sorumluluğu yokmuş gibi…

Hükümette yer almayacağını kamufle etmek için de, Ak Parti’ye meşhur 4 şartını daha doğrusu 4 dayatmasını ileri sürüyordu. Ak Parti, hadi bu 4 dayatmadan 3’ünü kabul etti diyelim ama, “Cumhurbaşkanı Anayasal sınırlar içine çekilsin” şartına ne demeli? Hükümeti kurmakla görevli Parti liderine, Cumhurbaşkanı’nın yapması gerekenle ilgili bir şart ileri sürmek yani muhatabına üçüncü bir şahısla hem de Cumhurun Başkanı olan şahıs ilgili dayatma yapmak ne kadar doğru olur? Cumhurbaşkanı, sanki Ahmet Davutoğlu’nun memuruymuş ve onun talimatı ile hareket edecekmiş gibi bir tavır içinde olmak, Cumhurbaşkanı’nın hareket alanını koalisyon şartına bağlamak ipe un sermekten başka bir şey değildi. Onun için MHP ile de uzun süreli bir koalisyon mümkün olmadı, olamadı.

***   ***   ***

Bunun üzerine Başbakan Davutoğlu, Devlet Bahçeli’ye 3 teklif daha sundu. Geçici bir seçim hükümeti kuralım. Cevap hayır. Biz azınlık hükümeti kuralım, seçime kadar bizi dışardan destekleyin. Cevap hayır. Meclisten erken seçim kararı çıkartalım, seçime mevcut hükümetle gidelim. Cevap hayır. Hatta bırakın erken seçime destek vermeyi oylamada bulunmayın veya çekimser kalın teklifini bile reddederek, hayır geliriz ve erken seçime de hayır deriz diyen Bahçeli, bütün yolları kapatarak geriye tek yol bıraktı.

O yol, Cumhurbaşkanı’nın Anayasal zorunlulukla ülkeyi seçime götürmesi ve içinde her partiden bakan bulunan bir seçim hükümeti kurulması… Devlet Bahçeli isteyerek ve bilerek, içinde HDP’lilerin de bulunduğu bir kabinenin kurulmasını sağlamak için ne gerekiyorsa yaptı ve tamamen o doğrultuda adımlar attı. Bu arada MHP’nin seçim hükümetinde yer almayacağını da ilan etti.

***   ***   ***

Devlet Bahçeli’nin 7 Haziran’dan itibaren tek isteği, Ak  Parti’nin öncelikle HDP ile olmazsa CHP ile veya üçünün birlikte hükümet kurmasını sağlamaktı. Bu isteğini ve ısrarını sonuna kadar sürdürdü ve işi Cumhurbaşkanı’nın seçime götürmesi noktasına kadar getirdi.  Peki ama Devlet Bahçeli, “kıyamete kadar birlikte olamayız” dediği HDP’nin hükümette yer almasını, PKK’nın uzantısı olarak gördüğü HDP’ lilerin Bakan olmalarını niçin bu kadar çok istiyordu?  Bahçeli, kendi partisini ısrarla uzak tuttuğu HDP’nin devlet yönetimine ortak olması için, elinden ne gerekiyorsa yaptı, yapıyor. Niçin?

***   ***   ***

Bahçeli’nin isteği olan, Ak Parti’nin HDP ve CHP ile koalisyonu olmayınca Anayasal zorunlulukla seçim hükümeti kurulması yolunda bütün adımları attı. Bu hükümette CHP ve HDP’ de yer alacak ve Ak Parti, bir şekilde bu partilerle hükümet kurmuş olacaktı. Bahçeli aklınca, Ak Parti’yi CHP ve HDP ile hükümet kurdu diye yıpratacak, böylece Ak Parti’deki milliyetçi oylar MHP’ye dönecekti. Hesabı buydu. Sanki kendisi 1999’da Ecevit’in DSP’si ile hükümet kurmamış gibi… Sanki kendisi o koalisyonda Öcalan’ın idamının ertelenmesini sağlamamış gibi…

***   ***   ***

Hesap yapmasını çok seven Bahçeli, bu defa da böyle bir hesap yaptı ama bu hesabının tutmayacağı ve ters dönerek kendi partisini vuracağı çok açık… Sen bilerek, isteyerek ve bütün imkânları ortadan kaldırarak böyle bir ortam hazırla, sonra da kalk bu ortamdan yararlanmak için çırpın. Sen şuurlu bir şekilde, HDP’nin içinde yer alacağı seçim hükümetinin oluşmasının bütün şartlarını zorla, sonra da kalk, Ak Parti HDP ile hükümet kurdu diye propaganda yap. Ey Bahçeli; sen bütün halkı, bütün seçmeni kör, sağır ve aptal mı zannediyorsun? Herkes her şeyin farkında… Senin yaptığın, oylarını yükseltmek uğruna ülkeyi felâkete sürüklemekten başka bir şey değil. Bundan sonra sen, barajı nasıl geçeceğinin hesabını yapsan daha iyi olur.  Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.