Askeri Darbelerin Paralel yapılanmaya etkisi

Yücel Kemendi

Tarihimizde ordu millet diye bir tabir vardır, bu tabir bizim asker sever bir kültürden gelmemizden ortaya çıkmıştır.

Aslında bu çok yadırganacak bir şeyde değildir. Bu tabir Türk ve Müslüman olmanın en tabi reflekslerinden biridir.

Biz tarihimiz boyunca ordumuzu ve askerimizi hep sevdik hep onunla beraber olduk, bunu anlamak için bu milletinin tarih içindeki büyük yolculuğunu ve maceralarını bilmek ve anlamak gerekir. Çünkü bu durum tarih boyunca bu milletin karakterinin bir parçası olmuştur,

Ancak asker bazı dönemlerde bu milletin bu anlayışını kötüye kullandığı bu milletin verdiği parayla alınan silahı bu millete çevirdiği de olmuştur.

Onun içinde tarihimiz boyunca bu ülkede askeri darbelerle mücadele ettik ve  ediyoruz. Ordumuz  içinde oluşan farklı oluşumlar  bu ülkede bazen çok kötü işlerde yaptılar. Milletin kendisini yönetmek için seçtiği siyasi liderleri görevden uzaklaştırabilmek için çeşitli entrikalar çevirdiler hatta daha ileri gittiler liderleri dar ağıcına gönderdiler. Milli Devlet ordu millet kültürümüzü yozlaştırdılar. Bizi sömüren, bizi yok etmek isteyen her türlü pisliğin güçlenmesine sebep oldular. Her yapılan darbeden sonra ülkenin geri gitmesine sebep olan olayları ortaya çıkarttılar. Kalkınma ve refah mücadelemize engel oldular, bir tarafı öcü göstererek toplumu neğüdüğü belirsiz bir duruma getirmek için çaba harcadılar. Kültürel ve etnik zenginliklerimiz büyük bir ayrıcalığımız olması gerekirken bu zenginliğimizi iç barış için tehlikeli bir duruma düşürüp kardeşin kardeşi öldürdüğü bir ülke oluşturdular.

Tabiî ki Askeri darbelerin bu ülkeye ve bu ülkenin aziz ve büyük milletine yaptığı en büyük kötülük, devletin içinde derin devlet ve paralel devlet yapılanmaları oluşturarak devletin varlığı için ağır tehditler ortaya çıkmasına neden olmasıdır.

27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat gibi askeri müdahalelerin sonucu, devlet içindeki değişik karakterli paralel derin yapılanmaların oluşumunda baş rolü oynadı. Hatta bu durum 2007”de askerin cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale ettiği tarihine kadar sürdü

2002'de iktidara gelen Ak Parti Kendisinden beklenen radikal çıkışları yapmadı. Aksine darbeci çevreleri yanıltan demokratik bir yönetim sergiledi Avrupa Birliği hedefini öne çıkararak. AK parti iktidarını istemeyenleri, özelliklede askerleri baskı altına aldı.

Ancak cumhurbaşkanlığı seçimine yapılan müdahale yani 367 silahı her şeyi değiştirdi, İktidar o güne kadar daha mesafeli olduğu malum şahısla daha içli dışlı olmaya başladı, devletin kapılarını malum şahsın tetikçilerine ardına kadar açtı. Stratejik mevzileri onlara teslim etti. Aslında tam olarak kader birliği etti. Askeri ve yargı vesayetinin tasfiye edilmesi sürecinde, cemaatin yetişmiş elemanlarından yararlanmak istedi

o şahsın adamları bu süreçte, Ak Parti'nin ve Recep Tayyip Erdoğan'ın  güvenini kazandı. Yada denize düşen yılana sarıldı. Öncekilerin boşalttığı ne kadar devlet alanı varsa, hepsine malum şahsın adamları yerleşti

Bu durum malum şahsı ve adamlarını çok şımarttı, bu ülkeyi kaosa itmek isteyenler  işleri onların üzerinden yürütmeye başladı bu gelişmeler malum şahsı kendi özel hedefleri için güç kullanmaya itti.

Onlara göre Teşkilatlanma tamamlanmıştı sıra devletleşmeye gelmişti. Bu düşüncelerini önce 7 Şubat 2012'de MİT soruşturmasıyla başlattılar. Bu hareketle hükümete resmen rest çektiler.

Burada anlatılmak istenen açıkça şuydu; ey AK parti, ey Recep Tayip Erdoğan “Devletin güç merkezi bizim elimizde, ya iktidarı bizimle paylaşırsın, siyasi projelerine bizden onay alırsın yada seni alaşağı ederiz!".

Bu olaylardan sonra kısaca bizde şunu söyleyebiliriz; 27 Nisan 2007'de askerin siyasete müdahalesi olmasaydı, hükümet kapıları sonuna kadar o şahsın adamlarına açılmayacak devlette yeni bir paralel yapılanma olmayacaktı. Yada uyuyanlar ve yatanlar uyanıp ortaya çıkmayacaklardı.

Askeri darbeler çok kötüdür ancak arkalarında bıraktığı hastalıklar çok daha kötüdür ve ölümcüldür.

 

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.