Bir sabah saat 07.00. Meryem Hanım, çalar saatin sesiyle uyanıyor. Gözleri uykulu ama zihni canlı… Çünkü artık her güne farklı bakıyor. Yıllardır çocuklarının okul başarısı için koşturmuş, derslerinden geri kalmasınlar diye elinden geleni yapmıştı. Ancak son zamanlarda önemli bir gerçeğin farkına vardı: Kendini ihmal etmişti. Yorulmuş, tükenmiş ve sessizce motivasyonunu kaybetmişti. Ve fark etti ki çocuklarının da gözlerinde eski neşe kalmamıştı.
İşte tam da o gün, her şeyin değişmesi gerektiğine karar verdi…
Bireysel Motivasyon Olmadan Ailede Başarı Olmaz
Birçok anne baba, çocuklarının başarılı olması için çabalarken kendi ruhsal ve bedensel ihtiyaçlarını göz ardı eder. Oysa ki kendisini motive edemeyen bir birey, çocuğunu da motive edemez. Motivasyon bulaşıcıdır; ancak aynı şekilde yorgunluk ve umutsuzluk da…
Tıpkı Meryem Hanım gibi, Ali Bey de her akşam işten yorgun döndüğünde koltuğa uzanıp televizyonun karşısında sessizce zaman geçiriyordu. Çocuklarının ders çalışmadığından, sürekli telefonla ilgilendiğinden yakınıyordu. Ancak farkında değildi ki kendisi de aynı davranışları sergiliyordu.
Çocuklar nasihatle değil, örnekle öğrenir.
Ali Bey işe önce kendinden başlaması gerektiğini fark ettiğinde, akşamları birlikte kitap okuma saati başlattılar. Oğulları bu duruma şaşırmıştı ama zamanla bu küçük alışkanlık, evde büyük bir dönüşüm yarattı.
Ruhsal ve Bedensel Sağlık: Motivasyonun Temeli
Motivasyon, sadece “başarmak istemek” değildir; aynı zamanda beden ve ruh sağlığımızla bütünleşik bir enerjidir.
İyi uyuyamayan, dişlerini fırçalamayan, spor yapmayan, sağlıklı beslenmeyen, stresini yönetemeyen; kısacası fiziksel ve ruhsal sağlığına dikkat etmeyen bir birey, ne kadar isterse istesin içsel motivasyonunu sürdüremez.
Bunu fark eden Meryem Hanım, her sabah kendisine 30 dakikalık bir yürüyüş süresi ayırmaya başladı. O kısa yürüyüşler, zihnini toparlamasına, kendisiyle baş başa kalmasına ve güne daha enerjik başlamasına yardımcı oldu. Aynı zamanda ailesine de örnek oldu.
Bir süre sonra, 10 yaşındaki oğlu Hamza Yaşar, “Anne, sen yürüyüşe gidiyorsun, ben de seninle geleceğim,” dedi. Onlar yürürken küçük oğlu Ahmet Eren yerinde duramadı:
“Ben de sizinle yürüyeceğim! Ben de! Ben de!” diye zıplamaya başladı.
İşte o anda Meryem Hanım, gerçek bir dönüşümün başladığını hissetti.
Bu arada, Ali Bey de ailenin bu pozitif sinerjisinden etkilenerek yürüyüşlere katılmaya başladı.
Anne Baba Arasındaki Destek: Sessiz Güç
Birbirini motive eden anne babalar, çocuklar için adeta bir güven duvarı gibidir.
Zor bir günün sonunda eşinize,
“Bugün harikaydın, gerçekten çabanı fark ettim,” demek, yalnızca bir moral değil; aynı zamanda evin duygusal dengesini koruyan güçlü bir mesajdır.
Ali ve Meryem çifti artık her akşam birbirlerine günün en güzel anını soruyorlar. Bu küçük alışkanlık, evdeki karamsar havayı dağıttı. Çocukları da bu sohbetlere katılmaya başladı.
8 yaşındaki Ahmet Eren, “Bugün okulda öğretmenim defterimi örnek gösterdi!” dediğinde, herkes onunla gurur duydu.
Çünkü başarı artık yalnızca sınav notlarıyla değil, evdeki sevgi diliyle ölçülüyordu.
Bireysel Sorumlulukların Farkına Varmak
Motivasyonun sürdürülebilir olması için bireyin önce kendi sorumluluklarının farkında olması gerekir. Bu, sadece ev işleri ya da iş yükü değil; aynı zamanda kendini geliştirme, sağlığına özen gösterme ve olumlu alışkanlıklar edinme sorumluluğudur.
Meryem Hanım bir eğitim seminerine katılmaya karar verdiğinde,
“Benim artık öğrenmeye vaktim yok,” demedi. Çünkü biliyordu ki öğrenmeyi bırakan, gelişmeyi de bırakır.
Seminer sonrası öğrendiklerini evde çocuklarıyla paylaştı.
Bir pazar sabahı ailece bir “hedef panosu” hazırladılar. Herkes bir ay içinde ulaşmak istediği hedefi yazdı:
- Ali Bey: “Her hafta farkındalıklarımızı artıracak yeni bir köşe yazısı yazacağım.”
- Meryem Hanım: “Her hafta yeni bir yöntem deneyeceğim.”
- Hamza Yaşar: “Her gün 25 sayfa kitap okuyacağım.”
- Ahmet Eren: “Her hafta yazımı daha da güzelleştireceğim.”
Her biri kendi sorumluluğunu aldı ve birlikte ilerlediler.
Ailede Pratik Motivasyon Adımları
Büyük değişimlere değil, küçük ama sürekli adımlara ihtiyaç var. İşte birkaç öneri:
- Günlük Hedefler Belirleyin: Sabah kalktığınızda kendinize bugünün küçük hedefini sorun.
- Takdir Edin, Kutlayın: Çocuğunuzun en küçük çabasını bile görün. “Bu hafta kitap okumaya zaman ayırmışsın, harika!” gibi cümleler çok değerlidir.
- Kendinize Zaman Ayırın: Günde sadece 20 dakika bile olsa kendinizle baş başa kalın.
- Eşinizle Küçük Hedefler Belirleyin: Birlikte yürüyüşe çıkmak, kitap okumak ya da film izlemek bağ kurmanızı sağlar.
- Ailece Plan Yapın: Hafta sonu yürüyüşü, birlikte yemek pişirmek ya da küçük bir gezi planlamak bile fark yaratır.
- Gelişimi Paylaşın: Öğrendiğiniz bilgileri çocuklarınıza anlatın. “Ben de senin yaşındayken zorlanıyordum ama sonra…” gibi cümlelerle gerçek örnekler sunun.
Sonuç: Her Değişim Bireyle Başlar
Ailede başarı; anne babanın önce kendini dönüştürmesiyle başlar. İçsel motivasyonunu besleyen, sağlığına ve duygularına özen gösteren, birbirini destekleyen ebeveynler; huzurlu bir ev ortamı kurar ve çocuklarına örnek olacak bir yaşam biçimi sunar.
Unutmayalım ki, çocuklar duyarak değil, görerek öğrenir.
Sorumluluğunun farkında olan, sevgiyi önce kendisine, sonra çevresine taşıyan bireyler; geleceğe en sağlam yatırımı yaparlar.
Çünkü hayat ve okul başarısı yalnızca bireysel değil, ailece yaşanan bir yolculuktur.
Ve bu yolculuk, evin içinde atılan küçük ama anlamlı adımlarla başlar.