ABD saldırısı, erken seçim ve yorumlar

Salih Sedat Ersöz

                                                  

Geçtiğimiz hafta içinde tam da Miraç Kandili gecesinde ABD ve müttefikleri tarafından Suriye’ye saldırı düzenlendi.

Esed rejiminin Doğu Guta’da kullandığı kimyasal silah bahane edilerek düzenlenen saldırının gerçekte başka amaçları olduğu kesin.

Kimyasal silah kullanılan bölgedeki ölen, yaralanan veya zarar gören Müslümanların durumu ABD’nin umurunda mı zannediyorsunuz?

Veya bu saldırının kimyasal silah kullanımına son verilmesi amacıyla yapıldığını mı sanıyorsunuz?

Böyle sanıyorsanız aldanıyorsunuz.

Bir kere baştan şu tespiti yapmak gerekir.

ABD, İngiltere ve Fransa; hiçbir Müslüman için milyonlarca dolar harcamaz ve hiçbir Müslümanı kurtarmak için tırnağını bile kımıldatmaz.

Peki bu saldırı niçin yapıldı?

Türkiye’nin yaptığı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ile yerle bir olan prestijini kurtarmak ve Suriye meselesi başta olmak üzere Ortadoğu’da yeniden söz sahibi olmak, ABD’nin öncelikli amacı olmuştur.

Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşması ABD’yi çok fazla rahatsız etmektedir. Bu yakınlaşmaya set olmak ve Türkiye’yi yeniden kendi saflarına çekme planı ABD’nin diğer amacıdır ki bunda kısmen başarılı olmuştur.

Tam da Rusya ile çok sıcak ilişkilerin kurulduğu bir ortamda, Türkiye’nin bu saldırıya destek veren açıklamalar yapması Rusya’da rahatsızlık oluşturmuştur.

ABD bu saldırı ile ‘ben Ortadoğu’dan elimi çekmedim, her an buradayım’ mesajı vermiş ve bölgenin maddi zenginliklerini sömürmeye devam etme kararını ilan etmiştir.

Bu saldırı ile ABD ve müttefikleri, hedeflerinin aslında Suriye rejimi değil, Türkiye ve İran olduğunu göstermişler, dolaylı olarak tehdit mesajı göndermişlerdir.

Türkiye ve İran’ı tehdit karşılığında da Suudi Amerika’dan ve (BAE) Birleşik Amerika Emirliklerinden milyarlarca doların sözünü almıştır. 

Bu amaçlar doğrultusunda yapılan saldırıya kimyasal silah kılıfı kullanması ile de hiçbir tepki görmediği gibi Türkiye’nin ve Esed karşıtı Müslüman ülkelerin desteğini almıştır.

Büyük şeytan ABD’nin Ortadoğu’daki iki büyük amacını unutmamak gerekir.

Birincisi, İsrail’in Arz-ı Mev’ud hayalini gerçekleştirmek, diğeri de kendi menfaatini temindir.

Bunların dışında ABD, bırakın Doğu Guta’yı, dünya üzerindeki tüm Müslümanlar öldürülse bile kılını kıpırdatmaz.

Ölen Müslümanlar onun umurunda olsa, yıllardır milyonlarca Müslümanın kanına giren Esed’in işini şimdiye kadar çoktan bitirmişlerdi.  

Bundan sonra ABD’ye daha çok dikkat etmek gerekir.

Türkiye’ye karşı PKK ve PYD’ye olanca desteği veren ABD, bundan sonra Ortadoğu’ya yeni uşakları ile yerleşmenin planını uygulayacaktır.

ABD saldırısına destek vermek, bilerek veya bilmeyerek bu plana destek vermek anlamına gelecektir.

***   ***   ***

MHP’nin yaptığı erken seçim açıklamasını doğru buluyorum.

Durum onu gösteriyor ki, MHP’nin yaptığı bu açıklamadan, Ak Parti’nin haberi olsa da olmasa da sonuç değişmeyecek ve seçimler 2019’dan önce yapılacaktır.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum ile Türkiye’de yönetim şekli değişmiş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi getirilmişti.

Aynı referandum ile seçimlerin 3 Kasım 2019 tarihinde yapılacağı da karara bağlanmıştı. Aslında bu 2,5 yıllık süre uzun bir süre idi.

Referandum sonucunda çıkan kararın en kısa zamanda yerine getirilmesi gerekirken, seçimlerin oldukça uzun bir zamana uzatılması ile bazı sıkıntılar doğuracağı kaçınılmazdı.

Şimdi, Ak Parti’nin Cumhur ittifakına girdiği MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli erken seçim açıklaması yapıyorsa bu yabana atılmayacaktır.

Bahçeli’nin; “'Türkiye seçim için 2019'u bekleyemez. Erken seçim şarttır. Türkiye'nin 3 Kasım 2019'a kadar dayanması kolay değildir. 3 Kasım 2019'a kadar ulaşmak her dakika zorlaşmaktadır. Ülkemizin cumhurbaşkanlığı sistemine acilen geçmesi acil bir hal almıştır. 31 Mart Mahalli idareler seçiminden sonra neyle muhatap kalacağı belli değildir. Onun için 26 Ağustos 2018 tarihinde genel seçimler yapılmalıdır” sözleri oldukça önemli ve bence gayet olumludur.

Allah ülkemiz için hayırlı sonuçlar versin.

***   ***   ***

İki hafta önce ‘Eğitim konusu ve Öğretmenin itibarı’ başlıklı, geçen hafta da ‘Mirac, Namaz ve sadakattir’ başlıklı yazılar yazmıştım.

Bu yazılarıma yazılan iki yorum dikkatimi çekti.

Bu iki yorum aynı kişi tarafından farklı müstear isimlerle yazılmışa benziyor. 

Yorumcunun kendisine ait olan fikirlerine saygı duyuyorum ama yorumunun bazı ifadelerinden benim fikirlerime saygı duymadığı belli oluyor. Bunu geçiyorum.

Bir cümlesi var ki yazıyı tam okumadan yorum yaptığını ortaya koyuyor. “Eğitimle ilgili yazıları eğitimciler yazsın” diyor. Emredersiniz efendim, siz ne takdir ederseniz biz onu yazalım!

Ayrıca, “Geçen hafta eğitim bu hafta dini içerikli bir yazı ben bu yazarın mesleğini branşını çok merak ediyorum” diyor. Cümle, noktası virgülü ile aynen böyle. Kopyalayıp yapıştırdım.

Bir kere Milli Eğitimde, Konya’nın en güzide Ortaokulu’nda 15 yıl öğretmenlik ve idarecilik yapmış, kendi branşında yüksek lisans yapmış ve de Ankara Gazi Eğitimde 8 ay boyunca Eğitim görerek Milli Eğitim Müfettişi olmaya hak kazanmış birisini eğitimci olarak görmemek kimin haddine?

Ayrıca her yazar sadece kendi branşında yazı yazacak diye bir kural da yoktur. Yazarlar her konuda yazı yazma, eleştirme, yol gösterme, fikir beyan etme hakkına sahiptir. Fikirlerine katılmazsan, rahatsız oluyorsan okumazsın olur biter.

Bu yorumu yazan kimse kaç kitap okudu bilemem ama, binlerce kitap okuyan, hayatı okuyup yazma ile geçen ve Ortaokul sıralarından beri kalem oynatan bir yazara bu sözlerin söylenmesi büyük bir garabettir.

Yazdığı bir cümle ile cehaletini ortaya koyan bir kişinin, aşağıdaki ve yukarıdaki sıfatları taşıyan yazarı sorgulamaya kalkması da kabul edilemez bir davranıştır.

Merakını da gidereyim. Diploma branşım biyolojidir. Gayri resmi olarak Edebiyat, Tarih, İlahiyat ve Spor konularında da yıllarca dirsek çürütmüşümdür.

Yıllarca demişsem öyle 3-5 yıl anlaşılmasın. 50 yıldır bu konularda kendimi yetiştirmenin gayreti içindeyim. 60 yaşından sonra da Arapça öğrenmenin çabasına düştüm. Vakit bulursam hüsnü hat sanatına başlamak istiyorum. Öğrenmenin yaşı olmaz. Merakını giderebilmişimdir İnşaallah.

Ayrıca 2 gün önce yazdığım ‘Mağrur Başlar’ başlıklı yazımın altındaki üstad Cengiz Numanoğlu için yapılan yorumdaki alaycı tavrı kınıyorum. 

Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.