İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupa'nın ulvi değerleri diye parlatılan kavramların, bizzat o değerlerin sahipleri tarafından çiğnendiğine, ayaklar altına alındığına şahit oluyoruz. Eşref-i mahlukat olan insana ruh katan, ona yaşama gayesi veren ne kadar ilke varsa hepsinin içinin boşaltıldığı günler yaşıyoruz. Bu süreçte öne çıkan DEAŞ ve YPG gibi terör örgütlerinin, FETÖ gibi ihanet çetelerinin en büyük zararı Müslümanlara verdiklerini görüyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Abdi İpekçi Spor Salonu'nda düzenlenen 4. Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Gençlik Buluşması Programı'nda yaptığı konuşmada, şair Fethi Gemuhluoğlu'nun "Vakıf çeşmesi gibi olacak bir gençlik tasavvur ediyoruz" sözünü hatırlatarak, "Karşımdaki gençliği ben böyle görüyorum. Gençler diploma avcılığı yapan değil-FETÖ'cüler gibi-ilim ve hikmet peşinde koşan, hepsinden önemlisi ahlakı hayatına miğfer kılan bir nesil hayal ediyoruz." diye konuştu.
Necip Fazıl'ın vasiyetini hiçbir zaman unutmadıklarını ve unutmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ne diyor üstat? 'Son gün olmasın dostum, çelengim top arabam/Alıp beni götürsün tam dört inanmış adam' işte mesele bu. İşte bu dört adamdan biri olacak gençliğin yetişeceği ümidiyle gecemizi gündüzümüze katıyoruz. O açıdan TÜGVA'yı, öğrencilerin barınma ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayan çatı olmanın ötesinde, misyon sahibi, ideal sahibi bir vakıf olarak görüyoruz. TÜGVA'yı gençlerimize ana-baba evlerini aratmayacak bir barınma ortamı temin etmenin yanında onların ilmi ve irfani tekamüllerine de imkan sağlayacak bir yuva, bir gönül meclisi olarak telakki ediyoruz. Vakfımızın her bir çatısı, aynı zamanda istikbalimizin teminatı olan gençlerimizi yarına hazırlayan ikinci bir üniversite gibi faaliyet göstermesidir. Buna dikkat edeceğiz. Zira bu gerçeğin hepimiz farkındayız. Manevi kalkınma olmadan maddi ilerlemenin bir kıymeti harbiyesi yoktur. Pusulası vicdan olmayan bir aklın varacağı yer buhrandır, bunalımdır. Aşk ve hikmetle yoğrulmayan bilgi sahibine sadece yüktür. Ahlakın yanına nezaketi, maneviyatın yanına samimiyeti koymadan menzile vasıl olamayız.
Bu sebeple Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam, her seferinde şöyle niyaz etmiştir; 'Allah'ım şu dört şeyden sana sığınırım; faydası olmayan ilimden, huşu duymayan kalpten, doymak bilmeyen nefisten ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım'. Resullullah, ümmetine de bu şekilde yakarışta bulunmalarını emretmiştir. Bu kutlu tavsiyeyi hem şahsi hayatımızda, hem de vakıf çalışmalarında kendimize düstur edinmeliyiz. Şu anda salonumuzda bulunan ve gözlerinin ışıltısı yüreğimi ısıtan her bir kardeşimin bu şuurla, bu inançla hareket ettiğini biliyorum. Ortak ideallerimiz doğrultusunda attığımız adımları takdirle karşılıyor, ülkem ve milletim adına sizlerin başarılarından gurur duyuyorum. İnşallah sizler bu anlayış ve hassasiyetle çalışmaya devam ettikçe bizler de TÜGVA'yı her alanda desteklemeyi sürdüreceğiz."
Dünyanın yeni bir değişim, dönüşüm dalgasıyla sarsıldığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ülke ve bölge olarak biz de kritik bir dönemden geçiyoruz. İçinde bulunduğumuz coğrafya çok büyük kırılmalara, sancılara, çatışmalara sahne oluyor. Sizler bu genç yaşınızda kimi zaman yürek yaralayıcı olsa da tarihin dönüm noktalarından birine şahitlik ediyorsunuz. 7. yılına giren Suriye'deki zulüm, yaklaşık 1 milyon kardeşimizin hayatına mal oldu. 3 milyonu ülkemizde olmak üzere yaklaşık 5 milyon Suriyeli geride evlerini, yurtlarını bırakarak dünyanın farklı bölgelerine göç etti. Halep gibi binlerce yıldır medeniyetlere beşiklik etmiş şehirler yıkıldı, enkaza döndü. Irak'ta, Yemen'de, Libya'da etnik ve mezhep temelli çıkar kavgaları sebebiyle kardeş kardeşi katlediyor. Dünyanın en köklü kütüphanelerine, tarihe yön vermiş medreselerine ev sahipliği yapmış, İslam beldeleri harap oluyor. Son bir umutla can havliyle kendilerini Avrupa kapılarına atan mültecilerin karşılaştıkları insanlık dışı muameleler hepimizi yürekten yaralıyor."
- "Cübbeli, sakallı modern Lawrence'ler"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, on yıllardır Türkiye'ye demokrasi dersi veren, kendileri dışındaki ülkeler için insan hakları karneleri hazırlayan kimi Avrupa ülkelerinin vicdanlarını iptal ettiğini vurgulayarak, "Avrupa'nın ulvi değerleri diye parlatılan kavramların, bizzat o değerlerin sahipleri tarafından çiğnendiğine, ayaklar altına alındığına şahit oluyoruz. Eşref-i mahlukat olan insana ruh katan, ona yaşama gayesi veren ne kadar ilke varsa hepsinin içinin boşaltıldığı günler yaşıyoruz. Bu süreçte öne çıkan DEAŞ ve YPG gibi terör örgütlerinin, FETÖ gibi ihanet çetelerinin en büyük zararı Müslümanlara verdiklerini görüyoruz.
İpleri kendilerini kullanan güçlerin elinde olan bu katil sürüleri, İslam dışı, insanlık dışı eylemleriyle bölgemizin parçalanmasına taşeronluk yapıyorlar. Nasıl bir asır önce coğrafyamızdaki ülkelerin sınırları kanla, gözyaşıyla ve fitneyle çizilmişse bugün de aynısı terör şebekeleri üzerinden yapılmak isteniyor. Yüz yıl önce Arapça konuşan, faaliyet gösterdiği yerlerin insanları gibi giyinen Lawrence vardı. Bugün de cübbeli, sakallı, hoca ve alim kılıklı modern Lawrence'ler aynı şeyi yapıyor. Bir asır evvel Sykes ile Picot arasında yapılan gizli anlaşmalar vardı, bugün de kapalı kapılar arkasında süren kirli pazarlıklar var. Yunus ne diyor; 'Dervişlik olaydı taç ile hırka biz dahi alırdık 30'a, 40'a.' İman başka bir şey, inanç başka bir şey. Figüranlar, argümanlar, oyuncular farklı olsa da kurgulanan oyun aynı oyun." değerlendirmesinde bulundu.
(Sürecek)
AA