102 Yıl Önce Bugün!

Hümeyra Uslu

“Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;

Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.

Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...

Hani, tâ'ûna da züldür bu rezîl istîlâ!”

Bugün Çanakkale Deniz Zaferi’nin 102. yılı…

Akif, bu satırlarla anlatıyor o günkü mahşeri… Bedr'in arslanlarına benzetiyor kahraman yiğitleri…

102 yılın ardından bugün mü?

Etkinlikler anlamında oldukça şanslıyız çünkü şehirde zaferimizle alakalı bir dolu konferans, sergi, panel yapılıyor şu günlerde.

Gidenlerle karşılaşıyoruz zaten. Gitmeyenlerin, oralarda göremediklerimizin daha önemli işleri vardır. Yani herhalde öyledir.

Bir destandır Çanakkale güzellemeleri yapmayı seviyoruz biz. Yazılmış kahramanlıklarla dolu tarihimizle övünmeye de bayılıyoruz. Bunlar işin kolay kısmı, ne kadar bilgimiz var bununla ilgili ondan bahsedelim biraz.

Çanakkale’de yaşanan harbin ardından 250 bin şehit ibaresi hep kullanılır ama bir yanlışı düzeltmekte fayda var. Çanakkale’de çok ciddi kayıplar vermişiz, ne yazık ki doğru. Ancak  Çanakkale’deki şehit sayımız 55 bin 127. Yaralı sayımız 100 bin 177, kayıp sayımız 10 bin 67, hastalıktan ölen asker sayımız 21 bin 498, hastalık sebebiyle hava değişimi alıp memleketine gönderilen asker sayısı 64 bin 440’dır.

Sayılar ne kadar da hızlıca söyleniveriyor değil mi? Bir genç nesli Çanakkale’de kaybettiğimizin resmi oysa…

102 yıl önce aynı anda 500 bin insan boğaz boğaza… Ordumuzun başında Alman kumandanlar… Ne dil bilirsin, ne din, ne bir başka gönül bağı... Harcanıyor ordunun askeri, anaların yiğitleri… Alman kumandanlar kurtaracak ya hani bizi…

Düşünün ki Türk ordularında takriben 15 bin Alman Subayı var. Bizi o gün sırtımızdan hançerleyen sözde müttefikimiz; ve bugün hala kanımızı emmeye çalışan; Almanya!

Zafer ile ilgili o günün ecnebi gazetelerinde 1915'de Çanakkale'de Fransız ve İngiliz Kara Kuvvetleri Başkumandanı General Hamilton’un şu sözleri yazılıyor: “Biz orada sadece Türklerle savaşmadık. Muhtemeldir ki biz Türklerle savaşsaydık zafere ulaşırdık ama Türklerin ilahları da oradaydı ve biz kaybettik.”

Tüyler ürpertici değil mi? O gün orada yaşananlar bugün masal gibi geliyor bize, oysa tamamı gerçek.

O zaman bunlarda olmayan insanlık onuru, bugün de yerlerde biliyorsunuz; itleriyle köpekleriyle uğraştırıyorlar bizi. Yeniliyorlar kabul etmiyorlar. Hep bunlar büyük hep bunlar haklı.

Dünya kaçtan büyüktür bilmem ama bildiğim bir şey var; gerçek şeref ve galibiyet ancak Allah’ındır…

Bu vesileyle Çanakkale’de, Milli Mücadele yıllarında, dünden bu güne toprağa düşmüş binlerce askerimizden Allah razı olsun.

Çanakkale Şehitleri’ne şiiriyle başladım zira o günleri en iyi anlatan satırlar onlar.

Hem Mehmed Akif’i de anmadan geçmek olmaz. Ayrıca 12 Mart da İstiklal Marşı'nın Kabulü. Milli Şairimiz Mehmed Akif Ersoy’u da rahmet ve minnetle anıyoruz.

Kaç 15 Temmuz yaşar bu topraklar, daha ne belalar bulur bizi bilmeyiz lakin Onun da dediği gibi, “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.”

Kul kula ne sormalı: Tarihi bu kadar destansı savaşlara sahip bir millet neden hala başta Çanakkale’nin olmak üzere bir dolu zaferin bir filmini yapmaz? Meseleye derin, tarihsel perspektiften bakan Batı’ya okkalı bir tokat atacak sinema filmini neden yapamıyoruz? Ne zaman yapacağız?

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.