
Selçuklu'dan vezir Mirası 'Karaaslan Türbesi'
Konya tarihinde yazmakla bitmeyecek devlet adamları, olaylar, savaşlar ve bir çok alim, devlet adamı için yapılan yapılar bulunuyor. Selçuklu Devletine vezirlik yapan Ziyaeddin Karaaslan Türbesi de bunlardan sadece birisi
Türbe; Şems- i Tebrizi Mahallesi Yeşilgözler Sokakta bulunuyor. Türbe, mahrutî kümbet tarzındadır. Sekiz yüzlü olan binanın kubbe eteğine kadar olan alt kısmı muntazam kesme taşla, üstü tuğla ile yapılmıştır. Türbenin duvar taşlarından bazılarının zamanla eriyerek döküldüğü görülmektedir. Kümbetin alem ayağının sivri kısmı yıkılmıştır. Mahrut kısmında da yer yer çöküntüler meydana gelmiştir. Batıya açılan kapısının söveleri taştandır. Kapısının üstünde bozukça bir Selçuk Sülüsü'yle iki satırlık Arapça kitabe okunuyor.
EŞSİZ ÇİNİLİ SANDUKA
Türbenin içindeki sanduka daha önceleri çini kaplamalı olarak bunuyordu. Şu anda türbenin içine giriş izni olmadığı gibi sandukadaki çinilerden de pek bir şey kalmamış. Sanduka çinilerinin renkleri ve süsleri itibariyle eşsiz denilebilecek kadar özel bir Selçuk eseri idi. Sandukanın tarihi ili ilgili İbrahim Hakkı Konyalı’nın Konya Kitabında şu bilgiler yer alıyor: “Sandukanın üst kısmını mavi zemin üstünde beyaz ile kabartma olarak Kürsi Ayeti bir kuşak gibi sarmaktadır. Kuşağın altındaki 0,30 x 0,42 metre ebadında yeşil zeminli çinilerin üzerine mavi birer çini ile çakılmış gibi duran yıldız kabartmaları sandukaya çok çekici ve müstesna bir ahenk vermektedir. Çinilerde bu günün moda kübik şekillerini buluyoruz. Necme'd-din Karaaslan'ın ölüm tarihi; Sahib Ata'nın ki gibi sandukanın baş veya ayakucuna yazılmış olması ihtimali vardır. Bu kısımdaki çinilerin bir kısmının kırılmış ve bir kısmının da çamurla sıvanmış olası yüzünden bu tarihi tespit etmeğe imkân bulamadık. Selçuklular'ın ve Karamanoğulları'nın birçok türbeleri gibi bunun da altında bir cenazelik bodrum katı bulunması lazımdır. Bu katın methali de birçok eşitleri gibi türbe kapısının altına rastlıyordu. Türbenin etrafı zamanla dolmuş olduğu için şimdi bu kapıdan hiç bir iz kalmamıştır. Yapılacak ufacık bir kazı ile bu methal açılırsa içinde kaç yatır bulunduğu ve bunların mumyalanıp mumyalanmadıkları da meydana çıkar. Türbe şimdi ev sahibinin bir üzüm, kavun, karpuz sergisi ve kiları halinde kullanılmaktadır. Türbenin ve sandukanın tamir edilerek bir müze haline konulması temenni edilir.”
TÜRBENİN MİMARİSİ
Türbenin iç kubbesi tuğla ile örülmüştür. Dört yüzünden dışarıya birer penceresi açılır. Konya Vakıflar Müdürlüğü'nde bulunan bir numaralı defterin altıncı yaprağında 934 umum numarasını taşıyan bir kayda göre bu türbe Kılıçaslan'n vakfı bir türbe olarak gösterilmektedir. Yine buradaki bir kayda göre Karaaslan Mescidi'nin vakfı da Alâe'd-din Keykubad'dır. Anadolu Selçuk Sultanları arasında dört Kılıçaslan ve üç Alâe'd-din Keykubad vardır. Kayıtlarda bunlar tasrih edilmedikleri için söylenenleri tetkiksiz kabul edemeyiz.
Bu türbede yatan ibrahim Oğlu Karaaslan kimdir? Aksaraylı Kerimü'ddin Mahmud'un Selçukname'sinde bir Karaaslan görüyoruz. Bu Irak Selçukluları'nın son hükümdarı Mugisü'd-din Tuğrul'un zamanında Irak tahtına oturan ve kendi adına beş nevbet vurduran Atabey idi. Bir mülhit fedaisi tarafından öldürülmüştü. Bu tarihlerde Anadolu Selçuklular tahtında birinci Keyhüsrev oturuyordu.
Tarihlerin bu Karaaslan'ın Irak'ta öldürüldüğünü ifade ettiklerine göre bu türbedeki yatanın o olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Selçuknameler'de Anadolu Selçukluları devlet adamları arasında bir başka Karaaslan daha görüyoruz. Bu I.Keykavus zamanında emir-i devat ve I.Alâe'ddin Keykubad zamanında vezirlik yapan Ziyae'ddin Karaaslan'dır. Sahip Ziyae'ddin Karaaslan; I.Alâe'ddin devrinin mühim işlerini başarmıştır. Karaaslan Ahlat'tan göç eden Harzemlileri Erzurum yolunda Tuğtap Ovası'nda vuran Moğulları takip etmek ve bu işi incelemek için gitmişti. Oradan Erzurum'a geçti. Tecavüzden kurtulan Harzemilleri Kayseri' de bulunan sultanın yanına gönderdi. Bu hareketi hükümdarın fevkalade takdiri ile karşılandı. Bin 233 yılında Mısırlılar'la ve daha sonra Şamlılar'la yapılan savaşlarda Harren' Ruha' Rakka'nn fethinde, Diyar-i Bekir'in muhasarasında ve sultanın Kaan Oktay'a yolladığı heyet içinde buluyoruz. Alâe'ddin Keykubad'ın ölümünden sonra da onun adına bir daha rastlamıyoruz.
Karaaslan' 'm Erzurum'dan döndükten sonra 1233 yılından evvel öldüğünü tahmin ediyoruz. Bu Karaaslan'ın unvanı Ziyae'ddin' dır. Tetkik ettiğimiz Karaaslan’ın ki ise Necme'd-din İmadü'l islam'dır.
Mevlânâ Celaleddin Rumi’nin yazdığı bir tavsiye mektubundan Karaaslan’ın Mevlânâ'dan daha evvel ölmüş olduğunu öğreniyoruz. Mevlânâ, tavsiye mektubunda gönderdiği zatın ismini yazmaz.
Biz bu tavsiye mektubunun Erzincanlı Kadı Şerefe'd-din Oğlu Pervane Tace'd-din'e yazıldığını tahmin ediyoruz. Tace'd-din I.Alaaddin Keykubad zamanında pervane idi. Sahip Ziyae'd-din Karaaslan'la beraber Ahlat 'ın fethinde bulunmuştu. II.Gİyasü'ddin Keyhüsrev zamanında pervaneliği muhafaza ediyordu. Bu hükümdarın ilk yıllarında Sadeddin Köpek tarafından Ankara'da recmettirilerek öldürülmüştü. Sadeddin Köpek bu yıl Sultan Keyhüsrev'in üvey validesi Melik' 'e Adile 'yi de Ankara'da yay kirişiyle boğdurarak öldürtmüştü.
Tace'ddin Pervane 1236 yılının sonlarında veyahut 1237 yılının ilk aylarında öldürtüldüğüne göre1273 yılında ölen Mevlânâ, kendisine tavsiye mektubu yazabilirdi. Ankara Vakıflar Umum Müdürlüğü Arşivi' nde 592 numaralı defterin yüz ikinci sayfasında 91 sıra numarasına kayıtlı SahibAta vakfiyesinde de Karaaslan'a nispet edilen camiişöyle tarif edilmektedir: Konya'nın güneyindeki Karaaslan Köyü bu türbede yatan zatın adını yaşatmaktadır. Meşhur Selçuk ulusu Gühertaş'm Türbesi de bu köyün sınırları içindedir.
Fatih, II.Bayezid, Yavuz ve III.Murad adına yapılan Konya Evkafı Tahrir Defteri'nde Karaaslan Mescitleri' ne rastlıyorsak da bu türbeyi bulamıyoruz.
Bizim tahminimize göre bu türbede metfun olan Karaaslan; yukarıda tetkik ettiğimiz devat-darlık ve sahiplik yapan Ziyae'ddin Karaaslan' dır. Hükümdarların, devlet büyüklerinin değişik unvanlarla anılıp yazıldıkları hakkında birçok örnekler vardır.