Motif, çini ve hat gibi eserlerde Türk kültüründe önemli bir yeri olan Selçuklu sanatları, Necmettin Erbakan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğrencilere en ince detaylarına kadar öğretiliyor. Bu sayede Selçuklu motifi, çinisi ve hat yazısı gibi kültürel değerler geleceğe emin ellerde taşınıyor. Dokuz bölümden oluşan fakültede; Geleneksel Türk Sanatları, Seramik, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı, Resim, Grafik, Fotoğraf, Moda ve Tekstil, Müzik, Sinema ve TV bölümü bulunuyor. Bunlardan Sinema ve TV ile İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümleri ÖSYM tarafından yapılan sınavla yerleştirme yapılıyor.

Bunların dışındaki bölümlerde ise ÖSYM sınavın yanında üniversite tarafından yapılan yetenek sınavlarıyla yetenekli öğrenciler seçilerek yerleştirmeler yapılıyor. Selçuklu sanatlarının unutulmaması için yoğun çaba gösterilen Geleneksel Türk Sanatları, Seramik, Resim bölümlerinde, öğrencilere Selçuklu sanatlarının tüm detayları öğretiliyor.

DEKAN ÇAYCI: TÜRK SANATINI EN İYİ ŞEKİLDE GELECEĞE TAŞIYORUZ

NEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çaycı, gazetemize yaptığı açıklamada, Fakültenin,  ülkemizin ve Konya’nın kültür-sanat değerlerini daha ileri seviyeye ulaştırmanın yanında, yetişmiş eleman ihtiyacını karşılamak üzere 2013 yılında kurulduğunu hatırlattı. Dekan Prof. Dr. Çaycı, ayrıca, kendi öz kültürünü benimsemiş, paylaşımcı, katılımcı, fedakâr, sanatçı kimliğini özümseyen, geçmişten gelen birikimle bugünkü imkânları birleştirebilen, çalışkan, tutarlı, istikrarlı, araştırmacı ruha sahip, yetenekli bilim adamları ve sanatçılar yetiştirmek, Türk Sanatını yaşatmak, geliştirmek, tanıtmak ve en ileri düzeyde temsil etmek için öğrencileri en iyi şekilde yetiştirmeye çalıştıklarının altını çizdi. Birçok alanda faaliyet gösterdiklerini de söyleyen Dekan Çaycı, “Öğrencilerimiz, yaptıkları eserleri sergileme fırsatı buluyorlar.

Konya’ya özgü eserleri bir Selçuklu sanatı inceliğinde yaparak sanatseverlerin karşısına çıkıyorlar. Burada bizlerde elimizden gelen fedakarlıkları yapıyoruz. Türk sanatını uluslararası alana taşımak ve tanıtmak için öğrencilerimiz ve öğretim görevlilerimizle çalışıyoruz. Amacımız Türk kültürünü ve güzide sanatını tüm dünyaya en iyi şekilde tanıtmaktır. Bu amaçla kurulan fakültemiz, bugün bu yolda hızla ilerliyor. Gelecekte, fakültemizden mezun olan öğrenciler özellikle Selçuklu sanatını icra ederek Türk kültürünü ve sanatını yaşatmış olacaklar” dedi.

BAYSAL: TÜRK SANATINI GELECEĞE TAŞIYAN SANATÇILAR YETİŞTİRİYORUZ

Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Başkanı Doç. Dr. Ali Fuat Baysal, fakültede öğrencilere Selçuklu sanatlarının tüm detaylarının en ince ayrıntısına kadar öğretmeye çalıştıklarını söyledi. Konya’nın Selçuklu sanatları konusunda bir başkent olduğunu hatırlatan Baysal, “Her yıl bölümümüze 20 öğrenci alıyoruz. Bu öğrencilerimize burada Geleneksel Türk Sanatları alanında, sanatını aslına uygun bir şekilde öğrenmiş, teorikte ve pratikte uygulayabilen, ileri görüşlü, vizyoner bakış açısına sahip, tasarım yeteneği gelişmiş, üzerinde sanatçı niteliklerini taşıyan, klasik kuralları özümsemiş, yeniliklere açık sanatçılar olarak uluslararası platformda saygın, sanatçılar yetiştiriyoruz. Her öğrencimiz bizim için büyük bir önem taşıyor. Sınavlarla seçilen öğrencilerimiz, işini gönülden yapıyorlar. Geleneksel Türk Sanatları bölümünde, minyatür, çini, hat, tezhip, kalem işi gibi birçok sanat dalı geleceğe emin ellerde ulaşıyor. Bizlerde bu konuda çalışmalarınızı her geçen gün geliştirerek öğrencilerimize aktarıyoruz. Bunlarla birlikte öğrencilere, Türk sanatının değerini, önemini ve kalitesini de en iyi şekilde anlatıyoruz.  Böylelikle Türk sanatını geleceğe taşıyan sanatçılar yetiştiriyoruz” diye konuştu.

“SELÇUKLU YAPILARININ HEPSİNİN KENDİSİNE ÖZGÜ ESTETİĞİ VAR”

Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Başkanı Doç. Dr. Ali Fuat Baysal, Selçuklu sanatının önemi de anlattı. Konya’nın Selçuklu payitahtı olduğunu hatırlatan Baysal, böyle bir fakültenin Konya’da olmasının da büyük bir gelişme olduğunun altını çizdi. Konya’daki Selçuklu eserlerini örnek gösteren Baysal, bu yapıların hem mimarisinde hem de iç süslemelerinde hepsinin farklı olduğunu dile getirdi. Sırçalı Medrese, Alaaddin Camii, Hasbey Darulhuffazı, Eşrefoğlu Camii, Kubadabad Sarayı, Karatay Medresesi, İnce Minare gibi yerleri örnek gösteren Baysal, “Bu eserlere baktığımızda hepsi Selçuklu döneminde inşa edilmiş.

Mimarisinden, çini süslemesine kadar her şeyiyle Türk sanatıyla yapılmıştır. Fakat hepsinin yapılışının kendine özgü bir mimarisi var. Birçok eseri yapan ve yaptıran kişinin aynı olmasına rağmen eserler tamamen kendine özgü oluşmuş. Bu da bize Türk sanatının ne kadar zengin ve kendine özgü olduğunun en büyük göstergesidir. Bizlerde öğrencilerimize teorik eğitimin yanında bu yapıları yerinde inceleyerek pratik kazanmalarını sağlıyoruz” dedi.

ÖĞRENCİLER ATÖLYELERDE ÇALIŞMALARINI YAPIYOR

NEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğrenciler çalışmalarını yaz tatili gibi zamanlarda da yapmaya devam ediyorlar. Bu işlerin başında minyatür, hat, tezhip, kalem işi sanatlar başta geliyor. Tam bir eğitim merkezi konumundaki fakültede hocalar da öğrencilerle vakit farketmeksizin yardımlarına koşuyor. Birçok alanda öğrenciler, hocalarıyla birlikte çalışarak Türk Geleneksel Sanatına büyük katkılar sunuyor. M. Ali Elmacı-Memleket