"Seçim sonrası Putin'i zor günler bekliyor"

"Seçim sonrası Putin'i zor günler bekliyor"

Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Yılmaz:- ''AB yaptırımları, ekonomik kriz, yolsuzluk, rüşvet ve yeni neslin batılı tarzda demokrasi talebi Putin'i zorlayacak. ABD ve İngiltere pusuda bekliyor. Rusya'nın çıkış yolu ise Türkiye''- ''Son bir

İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Rusya'da 18 Mart'ta yapılan seçimlerde yeniden devlet başkanlığına seçilen Vladimir Putin'i zor günlerin beklediğini belirten Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz, "Yeni dönemde dünyayı bir Rus krizi bekliyor. AB yaptırımları, ekonomik kriz, yolsuzluk, rüşvet ve yeni neslin batılı tarzda demokrasi talebi Putin'i zorlayacak. ABD ve İngiltere pusuda bekliyor. Rusya'nın çıkış yolu ise Türkiye." dedi.

Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Yılmaz, AA muhabirine başkanlık seçimlerini yeniden kazanan Vladimir Putin'in önündeki iç ve dış sorunları değerlendirdi.

Putin'in yeniden başkan seçilmesinin sürpriz bir sonuç olmadığını söyleyen Yılmaz, kendisini bekleyen en büyük sorunun ABD ve İngiltere ile yaşanan "sürtüşmeler" olacağını dile getirdi.

Prof. Dr. Yılmaz, Rusya'nın BM Nükleer Silahlar Anlaşmasını imzalamayacağını ilan etmesinin ve yeni nesil nükleer silahlarını duyurmasının bir tür meydan okuma olduğunu belirterek, "Gelişmeler sanki Rusya'nın ABD ile sahada mücadele etmeye hazırlandığı izlenimi veriyor. Bu tür açıklamalar büyük riskler de içeriyor. Çünkü böyle karşılıklı ekonomik ve askeri atışma, dünyayı yeni bir sıcak savaşa sokabilecek riskler de taşıyor." diye konuştu.

Putin'in, 2000 yılında topluma güçlü, huzurlu ve müreffeh Rusya sözü vadederek iktidara geldiğini hatırlatan Yılmaz, şunları kaydetti:

"2000'li yıllardan 2014'lü yıllara kadar çok fazla sorun yoktu ve Putin bu sözünü aşağı yukarı gerçekleştirdi. Çünkü bu dönemde Rusya, iç siyaset ve ekonomiyle ilgilendi. Fakat 2008 Gürcistan ve 2014 Ukrayna krizi Rusya'nın ABD ve AB ülkeleriyle karşı karşıya gelmesine neden oldu. 2015 yılında Rusya'nın Suriye'ye müdahalesi ise Rusya'yı Batı'nın hedefi haline getirdi. Çünkü Batı'ya göre Rusya onların ekonomik ve stratejik çıkarlarını tehdit eder konuma gelmişti."

-"Batı, Rusya'dan rahatsız"

Prof. Dr. Salih Yılmaz, Rusya'nın Akdeniz'e tamamen yerleşmesinin daha çok ABD, İngiltere ve Fransa'yı rahatsız ettiğine vurgu yaparak, Rusya'nın dış politikada aktif olmasıyla ABD'nin hem müttefikleri nezdinde hem de stratejik anlamda başarısız olduğunu kaydetti.

Yılmaz, Rusya'nın kendisinden taviz isteyen Batı karşısında iki seçeneği olduğuna dikkat çekerek, Kremlin'in ya Batı ile uzlaşı yolunu tercih edeceğini ya da gelen saldırılara aynı ölçüde karşılık vereceğini söyledi.

İngiltere'de eski Rus ajanı Sergey Skripal'ın öldürülmesi sonrası yaşanan gelişmelerin Rusya'nın tavrına örnek teşkil edeceği tespitinde bulunan Yılmaz şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yeni dönemde dünyayı bir Rus krizi bekliyor. AB yaptırımları, ekonomik kriz, yolsuzluk, rüşvet ve yeni neslin batılı tarzda demokrasi talebi Putin'i zorlayacak. ABD ve İngiltere pusuda bekliyor. Rusya'nın çıkış yolu ise Türkiye. Skripal olayıyla İngiltere'nin de devreye girmesi her ne kadar basit bir olay gibi görünse de bu aynı zamanda İngiltere'nin tekrar dünya siyasetinde Rusya'yı ABD ile birlikte çevreleyecek önemli bir fırsat yakalaması anlamına geliyor. ABD, Rusya'nın en büyük ekonomik geliri doğalgaz ve enerji ile ilgili hatlarını engelliyor. Ukrayna üzerinden Avrupa'ya giden hat 2019'da devre dışı kalacak. Kuzey Akım-2 ise yine ABD'nin ve Polonya'nın itirazıyla karşı karşıya kaldı."


- "Batı, seçimlerin meşruiyetini sorguluyor"

Prof. Dr. Salih Yılmaz, Batı'dan gelen, seçimlerin meşruiyeti yönündeki açıklamalarının Rus toplumu için önem taşımadığına değinerek, Putin'in karşısına çıkan adaylardan Pavel Grudinin dışındakilerin halkta karşılığı olmadığının görüldüğünü vurguladı.

Rusya'da şu anda hem Sovyetlerin yıkılışını yaşayan bir nesil hem de o dönemleri hatırlamayan Batı'ya özenen bir gençlik olduğunu hatırlatan Yılmaz, "Putin'in yolsuzluk ve rüşvete çare bulamadığını kendi ağzından halka açıklaması da halk nezdinde olumlu bir karşılık buldu. Hatta seçimden bir kaç ay önce Dağıstan yönetimini yolsuzluk sebebiyle değiştirmesi de bir mesajdı." değerlendirmesinde bulundu.

-"Dünya çift kutuplu dünya düzenine geri döndü"

Batı'da genelde demokrasi yönünden eleştirilen Putin'in iktidara gelirken ülkeye çok daha iyi demokrasi değil, güçlü ve zengin bir devlet vadettiğini ifade eden Yılmaz, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Rusların tarihine baktığımızda demokrasiden çok güçlü devlet isteğinin ön planda olduğunu görürüz. Yani Batı, Rusya'yı demokrasi silahıyla vurmak istiyorsa boşuna çaba harcıyor diyebiliriz. Bu haliyle askeri ve ekonomik anlamda Rusya'nın Batı'ya kafa tutabilecek bir seviyeye geldiği görülüyor.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) Rusya'da 18 Mart'ta gerçekleştirilen seçimlerin 'son derece kontrollü bir yasal ve siyasi ortamda ve eleştirel sesler üzerinde baskı kurularak' gerçekleştirildiği yönündeki vurgusu, bana göre bir karşılık bulmayacaktır. Fakat açıklamada belirtilen AB'nin, Rusya'nın Kırım'ı ve Sivastopol'un yasa dışı ilhakını tanımadığı vurgusu önemlidir. AB, Kırım Yarımadası'nda yapılan seçimleri bahane ederek seçimin meşruiyetini tartışmaya açtı. Bu durum hem AB hem de ABD tarafından kullanılabilecek bir argümandır. Dünya bu haliyle yeniden çift kutuplu dünya düzenine geri döndü. Bloklar belirginleşiyor. Birçok ülke hangi blokta yer alacağına karar verme konusunda baskı altında gibi duruyor."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :