
Samson Doktrini: İsrail'den Dünyaya Tehdit
8 gün önce İsrail'in İran'a savaş ilan ederek başlattığı saldırılar, Tahran’ın güçlü füze karşılığıyla büyük yıkıma dönüştü. ABD ve Batı'nın sessizliği, Tel Aviv’i "Samson Doktrini"ne mi itiyor?
“Samson Doktrini Gerçek mi Oluyor?” İsrail’in Yalnızlığı ve Nükleer Tehdit Gölgesinde Orta Doğu
Orta Doğu'da Yeni Bir Dönemeç: İsrail-İran Gerilimi Sıcak Savaşa Dönüştü
Orta Doğu, son yılların en büyük kriziyle sarsılıyor. İsrail’in, İran'ın nükleer tesislerini ve askeri noktalarını hedef alan saldırısı sonrasında başlayan çatışmalar, bölgeyi topyekûn savaşa sürükledi. İran’ın kısa süre içinde İsrail topraklarına yüzlerce füze fırlatması ve bunun sonucunda yaşanan büyük can ve mal kaybı, Tel Aviv yönetimini köşeye sıkıştırdı.
ABD Sessiz, Avrupa Kararsız: İsrail Yalnız mı Kaldı?
Savaşın başlamasından bu yana İsrail'in en büyük destekçisi olan Amerika Birleşik Devletleri, bu defa şaşırtıcı bir şekilde açık destek açıklaması yapmadı. Avrupa Birliği ülkeleri de krizin derinleşmesini istemediklerini belirterek "diplomatik çözüm" çağrılarıyla yetindi. Bu durum, İsrail'de "yalnız bırakıldık" yorumlarına neden oldu. Uzmanlar, bu yalnızlığın İsrail’i en uç seçenekleri düşünmeye ittiği görüşünde.
Samson Doktrini Nedir? İsrail Nükleer Seçeneği Masaya mı Koyuyor?
Bu gelişmelerin ardından gözler yeniden İsrail’in "Samson Doktrini" olarak bilinen stratejisine çevrildi. Adını Tevrat’taki efsanevi savaşçı Samson’dan alan bu gayriresmî doktrin, İsrail’in varoluşsal tehditler karşısında nükleer silahları kullanma ihtimaline işaret ediyor. İsrail, resmî olarak nükleer güç olduğunu açıklamasa da, geniş çapta bir nükleer cephaneye sahip olduğu kabul ediliyor.
"Eğer biz yok olursak, düşmanlarımızı da beraberimizde götürürüz" anlayışına dayanan bu strateji, şu günlerde Tel Aviv'in en üst düzey askeri ve siyasi makamlarında ciddi şekilde tartışılıyor.
Uzmanlardan Uyarı: “Nükleer Caydırıcılık Tehlikeli Bir Eşiğe Geldi”
Uluslararası ilişkiler uzmanları, İsrail’in yalnız kaldığı hissiyatı ile birlikte "Samson Doktrini'ni gerçek bir opsiyon olarak değerlendirmeye başlayabileceği" uyarısında bulunuyor. Özellikle İran’ın ağır füze saldırıları sonrası ortaya çıkan sivil kayıplar ve askeri zafiyet, Tel Aviv’in nükleer kartını gündeme taşıyabilir.
ABD'nin sessizliği ve Avrupa'nın tarafsız kalma çabası, İsrail’i daha önce benzeri görülmemiş adımlar atmaya yöneltebilir.
Bölge Yeni Bir Felakete mi Sürükleniyor?
Gelişmeler, yalnızca İsrail ve İran’ı değil, tüm Orta Doğu’yu etkileyecek bir felaket senaryosunun habercisi olabilir. Eğer İsrail nükleer kapasitesini kullanırsa ya da bu tehdidi somut hale getirirse, bölgedeki tüm dengeler altüst olacak. Böyle bir adım, sadece savaş değil, uzun vadeli siyasi ve insani krizlerin de kapısını aralayacak.
Sonuç: Samson Doktrini Gölgesinde Tehlikeli Bekleyiş
İsrail’in güvenlik paradigmasında uzun süredir konuşulan ancak hiçbir zaman uygulanmayan Samson Doktrini, bugün teoriden pratiğe geçme eşiğine gelmiş durumda. Batılı müttefiklerin desteğini hissetmeyen ve ağır kayıplar veren İsrail, savaşın kaderini değiştirecek radikal kararlar alabilir.
Dünya şimdi şu sorunun yanıtını arıyor: Tel Aviv gerçekten de nükleer silah seçeneğini masaya koyacak mı?