SAAB'ı Türkiye alacak mı?
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İsveçli otomobil firmasının Türkler tarafından satın alınacağına yönelik iddialara çarpıcı bir yorumla cevap verdi.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, kredi derecelendirme kuruluşu Standart&Poors'un (S&P), ''üzerinde konuşmaya değer görmediği bir kurum haline geldiğini'' söyledi.
Çağlayan, katıldığı bir televizyon programında kredi derecelendirme kuruluşları ile ilgili tartışmaların hatırlatılması üzerine, S&P'nin çifte standart uygulayan bir kuruluş olduğunu belirtti.
Türkiye ile ilgili yapmış olduğu hatadan dolayı kuruluşun kendi itibarının sıfıra indiğini dile getiren Çağlayan, ''Aslında üzerinde konuşmaya değer görmediğim bir kurum haline gelmiştir'' dedi.
Türkiye'nin yakaladığı bütçe açığı değeri bakımından Avrupa'nın 23 ülkesinden daha iyi durumda olduğunu anlatan Çağlayan, 2011'de Türkiye'nin bütçe açığını yüzde 1,3'e düşürdüğünü anımsattı.
Cari açık konusunda da değerlendirmelerde bulunan Çağlayan, genel ekonomik yapı içerisinde cari açığı ''tek bir sivilce'' olarak tanımladı. Çağlayan, bu yılın ilk üç aydaki cari açığın geçen yılın aynı dönemine göre 5,6 milyar dolar azaldığını bunun da yüzde 25'lik bir gerilemeye karşılık geldiğini hatırlattı.
Türkiye'nin geçen yıl ihracatının yüzde 46'sını AB ülkelerine, yüzde 25'ni Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine yaptığını anlatan Çağlayan, bu bölgelerde yaşanan çalkantılara rağmen Cumhuriyet tarihinin ihracat rekorunu kırdığını ifade etti.
Avrupa'da kapanan şirketler
Avrupa'da sıkıntı yaşayan sektöründe öncü firmaların Türk firmaları tarafından satın alınması durumunda teşvik verilip verilmeyeceği konusundaki bir soru üzerine Çağlayan, AB komisyonunun geçen yıl yayımladığı bir raporda Avrupa'da 10 yıl içinde 1 milyon 600 bin şirketin kapanacağını bildirdiğini hatırlattı.
Bu firmaların yaklaşık 600 bininin Almanya ve Fransa'da olduğunu kaydeden Çağlayan, bu şirketlerin asıl kapanma nedeninin işin devredileceği ikinci bir nesil bulunmaması olduğunu dile getirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''üç çocuk'' çağrısı olduğunu anımsatan Çağlayan, ''Bu tamamıyla Türkiye'nin genç nüfus avantajını mutlak suretle korumak. Aksi halde, bugünkü hızla gidersek 2030 yılında Avrupa'nın bugünkü durumuna düşeceğiz'' diye konuştu.
1 milyon 600 bin şirketin kapanacağı bir ortamda bu şirketleri Türk firmalarının almasını istediklerini belirten Çağlayan, Türk firmalarının birer birer Avrupalı firmaları satın alma veya birleşme yoluna gitmeye başladığını söyledi.
Avrupalı şirketlerin satın alınmasının aynı zamanda uluslararası markaların satın alınması ve söz konusu firmaların dağıtım ağı ve ihracat kanallarının Türk firmalara geçmesi anlamına geldiğini ifade eden Çağlayan, Ekonomi Bakanlığının bu işi yapanlara 200 bin dolara kadar destek verdiğini hatırlattı.
''İflas etmiş şirkete (SAAB) ihtiyacımız yok''
Türkiye'nin İsveçli otomobil firması SAAB'ı satın alma fırsatını kaçırıp kaçırmadığına ilişkin bir soru üzerine Çağlayan, ''Bizim yurt dışında iflas etmiş bir şirkete ihtiyacımız yok'' dedi.
Ekonomi Bakanlığının 89 ülkede 205 ticaret müşavirliği olduğunu anlatan Çağlayan, SAAB konusunda da ilgili müşavirliğin kendisini sürekli bilgilendirdiğini dile getirdi.
Başbakan Erdoğan'ın Türk malı otomobil üretimi konusunda çağrısı olduğuna dikkati çeken Çağlayan, ''Bu konuda ciddi kafa karışıklığı var. Bu konuda mesele otomobilin adının Hakan, Zafer, Ali, Veli, Ahmet, Mehmet olması değil. Bizim, bir otomobile illa Türk ismi vermek gibi bir arayış içinde olmamamız gerekir. Bu tamamıyla yanlış bir anlayıştır'' değerlendirmesinde bulundu.
Yeni teşvik sistemi
Yeni teşvik paketi hakkında da konuşan Bakan Çağlayan, Türkiye'de ilk defa bir teşvik sisteminin sivil toplum kuruluşlarının yüzde 95'inin beğenisini aldığını söyledi.
Yeni teşvik sisteminin Türkiye'nin cari açığını azaltmaya yönelik bir teşvik sistemi olması nedeniyle, eski teşvik sistemlerinden ayrıldığını dile getiren Çağlayan, teşvik paketi hazırlanırken çeşitli sivil toplum kuruluşlarından 800'den fazla görüş alındığını belirtti.
Türkiye-IMF ilişkilerini de değerlendiren Bakan Çağlayan, ASO Başkanı olduğu 2001 yılında Türkiye'nin IMF'den 1 milyar dolar almak için nasıl çırpındığını hatırladığını kaydetti.
Türkiye'nin 4 yıldır IMF çıpasını bırakarak kendi çıpasına sarıldığını belirten Çağlayan, IMF Başkanı Christine Lagard'ın 'Türkiye'nin IMF'ye ihtiyacı yok ama IMF'nin Türkiye'ye ihtiyacı var' dediğini aktardı.
Fenerbahçe-Galatasaray arasında dün oynanan derbi maçının ardından yaşanan olaylara da değinen Çağlayan, olayların kendisini üzdüğünü sözlerine ekledi.