Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş, 27 Eylül 2023’te kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra kaybolmuş, 15 Ekim’de Van Gölü kıyısındaki Mollakasım Mahallesi sahilinde cansız bedeni bulunmuştu. O günden bu yana “şüpheli ölüm” olarak yürütülen dosyada, İstanbul Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesi Merkezi’nin hazırladığı yeni rapor soruşturmaya farklı bir boyut kazandırdı.

10 Ekim 2025 tarihinde dosyaya giren rapor, Diyarbakır ve Van Barosu avukatlarının katılımıyla Diyarbakır Barosu’nda düzenlenen ortak basın toplantısında kamuoyuyla paylaşıldı.

Toplantıda konuşan Van Barosu Kadın Hakları Merkezi avukatı Zeynep Demir, Adli Tıp raporunda Rojin Kabaiş’in vücudunda iki farklı erkeğe ait DNA tespit edildiğini açıkladı.

Demir “Rojin dosyasında ilk günden itibaren oluşturulan bir intihar algısı vardı. Ancak yeni raporla birlikte, göğüs (sternal) ve vajina iç bölgesinde (intrevajinal) iki erkek DNA’sı tespit edilmiştir. Bu bulgular, dosyada artık cinsel saldırı ihtimalinin açıkça gündeme geldiğini göstermektedir” dedi.

Demir, Adli Tıp Kurumu’nun bu bilgiyi bir yıl boyunca açıklamamasının ciddi bir ihmal olduğunu vurgulayarak, kurum hakkında suç duyurusunda bulunduklarını duyurdu.

“Cinayeti işleyen kimlerse bulunsun”

Basın toplantısında konuşan Rojin’in babası Nizamettin Kabaiş, bir yıldır adalet arayışını sürdürdüklerini belirterek şunları söyledi:

Kızımın ölümünü ‘intihar’ diye kapatmaya çalıştılar. Ama sonunda gerçekler ortaya çıkıyor. Bir yıldır acı çekiyoruz. Cinayeti kim işlediyse, kim bu suçu örttüyse ortaya çıkarılsın.

Baro temsilcileri, yeni bulgular ışığında dosyanın “cinsel saldırı ve cinayet şüphesi” yönünden yeniden ele alınmasını talep ederken, Rojin Kabaiş dosyasının Türkiye’deki kadına yönelik şiddet ve şüpheli kadın ölümleri konusunda önemli bir örnek oluşturduğunu vurguladı.