"Referandumun geçersiz olması hükümet açısından büyük fiyasko"
Budapeşte Corvinus Üniversitesi öğretim görevlisi ve siyaset bilimci Rona:- "Hükümet sığınmacı krizini kullanarak dikkatleri kendi istediği tarafa çekiyor"- "Hükümetin harcadığı o kadar kaynağa rağmen referandumun geçersiz olması hükümet açısından olağanü
BUDAPEŞTE (AA) - MEHMET YILMAZ - Budapeşte Corvinus Üniversitesi öğretim görevlisi ve siyaset bilimi uzmanı Daniel Rona, Macaristan'da 2 Ekim'de düzenlenen ve katılımın yüzde 50'nin altında kalarak geçersiz sayılan sığınmacı referandumuyla ilgili, ''Hükümetin harcadığı büyük kaynağa rağmen referandumun geçersiz olması olağanüstü büyük bir fiyaskodur.'' dedi.
Rona, Avrupa Birliği'nin (AB) sığınmacılara yönelik kota uygulamasına göre bin 294 mülteciyi kabul etmesi öngörülen Macaristan hükümetinin, 2 Ekim'de düzenlediği halk oylamasının, yüzde 50'nin altındaki katılım nedeniyle geçersiz olmasını AA muhabirine değerlendirdi.
Macar hükümetinin halk oylaması ile hem iç hem de dış politika açısından mesaj vermek istediğini belirten Rona, ''Macar hükümeti halk oylaması ile dış dünyaya Macar halkının hala arkasında olduğu mesajı vermek istedi. İç politikada ise sığınmacı konusu gündemde kaldığı sürece kendi popülaritesinin üst seviyede kalacağını biliyor. Macaristan'da, eğitim, sağlık ya da başka bir konu gündeme geldiğinde halkın hükümetten rahatsız olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Hükümet sığınmacı krizini kullanarak dikkatleri kendi istediği tarafa çekiyor.'' dedi.
-"Beklentileri düşürdüler"
Referandumun yüzde 50'nin altında kalarak geçersiz olmasını tüm partilerin kendi başarısı olarak değerlendirdiğini kaydeden Rona, şöyle konuştu:
''Seçmenlerine 'Hayır' oyu kullanma çağrısında bulunan hükümet partisi Fidesz ve Jobbik'in toplam oyu normalde yüzde 44 ama bu referanduma 'Hayır' oylarının toplamı yüzde 40 oldu. Hükümetin harcadığı büyük kaynağa rağmen referandumun geçersiz olması hükümet açısından olağanüstü büyük bir fiyaskodur. Kampanyaya harcadığı o kadar paraya rağmen iki partinin genel seçimlerde aldığı oydan daha az bir oy oranına ulaşabildi. Daha ötesi, bir yıl önce solcu seçmenler bile bu konuda hükümetle hemfikirdi.''
Hükümet için başarı sayılabilecek tek noktanın ise hiçbir bağlayıcılığı olmayan bir seçime 3 milyon kişiyi götürmek olduğunu belirten Rona, ''Aslında Başbakanın kendisi de dahil olmak üzere tüm hükümet yetkilileri son haftaya kadar seçimin geçersiz olmasının kendileri için başarısızlık olacağını söylediler. Ama son hafta seçimin geçersiz olacağını görünce onlar da beklentileri düşürmeye başladılar.'' dedi.
-"Orban kesinlikle kaybetti"
Halk oylamasının yüzde 50'lik katılım oranını geçip başarılı olması halinde bile hukuki olarak herhangi bir etkisinin olamayacağını çünkü Macar halkının verdiği bir kararın Brüksel'e dayatılamayacağını dile getiren Rona, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Referandumda halka, 'AB'nin, Macar vatandaşı olmayan kişileri, Ulusal Meclisin onayı olmadan Macaristan'a yerleştirmesine karar vermesini kabul ediyor musunuz?' sorusu yöneltildi. Macar Parlamentosu, Brüksel'in ne yapıp yapmayacağı konusunda karar alamaz. Macar halkı bir halk oylamasıyla sadece kendi ulusal meclisini bir konu hakkında karar almaya zorlayabilir, Brüksel'i değil. Referandumda yöneltilen sorunun hukuki bir bağlayıcılığı yoktu. Macar halkına, 'Amerika Birleşik Devletleri, İran'a saldırsın mı, saldırmasın mı?' şeklindeki soru sorulması kadar anlamsız. Macaristan'da bu konuda da referandum düzenlenebilir ama hiç bir anlamı olmaz. Çünkü bunun kararını verecek olanlar Macarlar değil. Aynı şekilde Brüksel'i ne Macar parlamentosu ne de Macar halkı bir şey yapmaya zorlayamaz.''
Hukuki hiç bir bağlayıcılığı olmayan soruya rağmen düzenlenen referandum sonucunda Başbakan Viktor Orban'ın kaybettiğini savunan Rona, ''Dediğim gibi yöneltilen sorunun hukuki olarak bir geçerliliği yok. Üstelik bunun geçersiz olması verilmek istenen mesajı daha da güçsüzleştiriyor. Orban kesinlikle kaybetti. Daha önemlisi Macaristan'da uzun yıllar sonra sol kesim ilk defa kaybetmedi.'' dedi.
-"Sığınmacı politikası değişmez"
Kota hakkında halk oylaması ve anayasa değişiklik teklifinin ilk önce Jobbik partisi tarafından gündeme getirildiğine de dikkati çeken Rona, ''Jobbik önce anayasa değişikliği daha sonra da halk oylaması yapılmasını teklif etmişti. Fidesz, Jobbik'in teklifini kabul ediyor ama tersten. İncelendiğinde, Jobbik ile Fidesz arasında çok farkın olmadığı görülüyor.'' ifadelerini kullandı.
Orban'ın bugüne kadar izlediği sığınmacı politikasında herhangi bir değişikliğe gitmesinin beklenmediğini belirten Rona, ''Çünkü sığınmacı konusu hem Macaristan hem de AB çapında da uzun yıllar gündemde kalacak. Şunu da unutmayalım ki, Fidesz'e oy verenlerden daha fazlası sığınmacı krizinin çözümünde Fidesz'le hemfikir.''
AB kotaları çerçevesinde payına düşen bin 294 sığınmacıyı kabul etmek istemeyen Macaristan'da 2 Ekim'de düzenlenen referandum, katılım yüzde 50'nin altında kalarak geçersiz sayılmıştı.
Ana muhalefetteki Macaristan Sosyalist Partisi'nin yanı sıra birçok muhalefet partisinin boykot ettiği referandumda hükümet partisi Fidesz ve muhalefetteki Jobbik, seçmenlerine, referandumda yöneltilen "AB'nin, Macar vatandaşı olmayan kişileri, Ulusal Meclisin onayı olmadan Macaristan'a yerleştirmesine karar vermesini kabul ediyor musunuz?" sorusuna "Hayır" oyu vermeleri çağrısı yapmıştı.
AA
Kaynak:
