"Nizam'ül Mülk Bin Yaşında Sempozyumu"

"Nizam'ül Mülk Bin Yaşında Sempozyumu"

Mardin Artuklu Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. İbrahim Özcoşar:- "Genel bir yaklaşımla değerlendirildiğinde ulema-ümera ilişkisine yaklaşımın belirgin ilkesi ulemanın ümera ve siyasetten uzak durması, ümeranın da tam tersi bir şekilde ilme ve

Mardin Artuklu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. İbrahim Özcoşar, "Genel bir yaklaşımla değerlendirildiğinde ulema-ümera ilişkisine yaklaşımın belirgin ilkesi ulemanın ümera ve siyasetten uzak durması, ümeranın da tam tersi bir şekilde ilme ve ulemaya önem vermesi şeklinde düşünülebilir." dedi.

Özcoşar, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi'nde (İZÜ) düzenlenen "Nizam'ül Mülk Bin Yaşında Sempozyumu"nda "Nizamiye Medreselerinden Günümüze Medrese-İktidar İlişkileri" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.

Sunumunda köklü bir geleneğin simgeselleştirdiği medrese kavramı ile postmodern felsefe ve insan bilimlerinin yeni açılımlara izaha çalıştığı iktidar kavramı arasındaki ilişki bağlamında Nizamiye Medreseleri'ni ele alan Özcoşar, İslam dünyasında ulema-ümera ilişkisine dair değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Özcoşar, ulema-ümera ilişkisini kronolojik olarak anlatarak, "İlk halifelerin ilimle ilişkisi sosyo-politik işlevselliğin zorunlu kılması öncesinde İslam dünyasında ulema-ümera ayrımının olmadığını göstermektedir. Bu ayrımın ortaya çıkmasıyla şekillenen ulema-ümera arasındaki ilişki ağına dair teoriler oldukça sık gündeme gelmiştir. Nasihatname ve siyasetname türü metinlerde bu ilişki ağına dair açıklamalar çok önemli bir yer tutmaktadır. Genel bir yaklaşımla değerlendirildiğinde ulema-ümera ilişkisine yaklaşımın belirgin ilkesi ulemanın ümera ve siyasetten uzak durması, ümeranın da tam tersi bir şekilde ilme ve ulemaya önem vermesi şeklinde düşünülebilir." diye konuştu.

İslam dünyasının genelinde medreselerin merkeze bağlı olarak düzenlenmesi girişiminin ilk kez Selçuklular döneminde gerçekleştiğini belirten Özcoşar, Nizamiye Medreseleri'nin bunun örneği olduğunu söyledi.

Özcoşar, Nizamülmülk'ün bu girişimiyle bilgi üretiminin kurumsal yapısı olan medresenin, iktidarın tamamlayıcı ve destekleyici unsuru olduğuna dikkati çekerek, Selçuklulardan Osmanlılara gelinceye kadar medresenin iktidarla ilişkilerinin geçirdiği dönüşümün medreseyi ve ulemayı farklı bir konuma taşıdığını kaydetti.

- "Nizamülmülk ve Gazzali, devleti ve dini ikiz kardeş gibi görür"

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Dilimleri İslam Felsefesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şenol Korkut ise "Nizamülmülk'ün Siyaset Felsefesi" başlıklı sunumunda, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Fitne döneminde zanaatlar gerçekleşmemekte, ilim bitmekte, kıtlık baş göstermekte, medeniyet unsurları tarumar edilmekte, dini yorumlar etrafında birbirinin kurdu haline dönüşen insan doğası mezhep çatışmasını körüklemekte, can ve mal güvenliği tehlikeye düşmekte, dini hayat yaşanmamakta, tahripkarlık ve isyankarlık mahlukatı esir almaktadır. Nizamülmülk, Cüveyni ve Gazzali, fitne döneminden çıkış ve fitneye maruz kalmamak için öncelikle adil sultanın otoritesinin zorunlu olduğunu söyler. Nizamülmülk'e göre insanların adaleti, Allah tarafından liderlik özellikleriyle donatılmış ve her asırda bir tane çıkacak böylesine bir sultana itaat etmektir."

Korkut, Nizamülmülk, Cüveyni ve Gazzali'nin düşüncesine göre sultanın ve insanların adaleti uyumlu bir sürece girdiğinde de imar ve ıslah çalışmalarının hız kazanacağını belirterek, bu sayede ameli hikmeti rehber edinen bir bürokrasi kurulacağını, zanaatların kamil bir şekilde icra edileceğini, adaletin yaygınlaşacağını, ilim ve erdemlerin mükemmelleşeceğini ve fitne hareketlerinin sönükleşeceğini kaydetti.

Nizamülmülk ve Gazzali'nin devleti ve dini ikiz kardeş gibi gördüğünü aktaran Korkut, "Birisinin bozulmasının diğerindeki bozulmayı da tetikleyeceğini düşünmüşlerdir. Bu olgu seçilmiş sultan ile fitne ortamından bir çıkış sağlayan devletin aynı yükselişi dini alanda da göstermesini zorunlu kılmıştır. Bu bağlamda Nizamülmülk'ün maharetiyle Selçukluların Farabi'nin ilm-i medeni, kelam ve fıkıh ilişkisine dair belirlediği ilkeleri bir devlet yapılanması modeli şeklinde icraat sahasına taşıdığını söyleyebiliriz. Buna göre dini alandaki fitnenin kurutulmasının yolu ilm-i kelam ve fıkıh teşkilatlandırılmasını zorunlu kılmaktadır." diye konuştu.

İZÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Hilmi Kaçar da "Osmanlı'nın İlk Dönemlerinde Gazzali ve Nizamülmülk Etkisi" adıyla sunumunu gerçekleştirdi.

Kaçar, Nizamülmülk ve Gazzali'nin geliştirdikleri siyaset kuramlarının Osmanlı'nın siyasi söyleminin biçimlenmesindeki rolüne dair değerlendirmelerde bulunduğu konuşmasında, Osmanlı'nın devlet ideolojisi hakkında tespitlerini paylaştı.

İZÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emin Köktaş'ın moderatörlüğünde gerçekleşen oturum sonunda dinleyenler, panelistlere sorular yöneltti.

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :