Mezarlıktaki gizemli gece

Bir mühendis olan Necdet Durmaz kendi otomobiliyle yolculuğa çıkmıştı. Çalışmakta olduğu firma tarafından görevlendirilmiş ve İstanbul’dan Malatya'ya gidiyordu. Bu ildeki fabrikada bir arizayı acilen gidermesi gerekiyordu.

Ancak yol üzerindeki Kirsehir'in Derebayiri geçerken otomobili bozuldu. Hemen köylülerden yârdim istedi. Aksam vakti olduğu için kimse bir şey yapamıyordu. Necdet Durmaz geceyi mecburen orada geçirecek, sabah olunca da yakındaki bir kasabaya otomobili çekilecekti.

Kendisine hemen Köy Misafirhanesi'nde yer verildi. Necdet Durmaz burada bir süre dinlendikten sonra muhtarın yanına gitti. Muhtar misafirlerini en iyi şekilde ağırlamak için her türlü ayrıntıyı düşünüyor, otomobilini de merak etmemesini sorunu çözeceklerini söylüyordu. Muhtar, Necdet Durmaz o gece köy meydanında düzenlenecek olan düğüne davet etti.

Mustafa Belli köy meydanına geldiğinde, bütün kalabalık oraya toplanıp eğleniyordu. Davullar zurnalar çalıyor, köy halkı halay çekiyordu. Bir süre sonra Necdet Durmaz gürültüden uzaklaşmak için kalabalığın arka tarafına yürüdü. Ağaçların başladığı yerde tek basına duran çok güzel bir kız gördü. Yanına yaklaştı ve onunla tanıştı. Bu genç kız köyde öğretmen olarak çalışıyordu. İstanbul’dan gelmişti.

Birlikte koruluğun içinde yürüdüler. Hava oldukça serin olduğu için, Necdet Durmaz genç kıza ceketini verdi. Koruluğun bittiği yerde, tepe başlıyordu. Genç kız daha fazla eslik etmemesini, evinin o tepenin ardında olduğunu söyledi. Orada ayrıldılar.

Necdet Durmaz ne o gece, ne de ertesi sabah genç kızı aklından çıkaramadı. Onu tekrar görmek istiyordu. Köy muhtarına gidip, durumu anlattı ve genç kız hakkında bir şeyler öğrenmek istedi. Ancak o bunları anlatırken, muhtar şaşkınlık içinde onu dinliyordu. Çünkü bahsettiği öğretmen geçen kız evinde çıkan yangında ölmüştü.

Muhtar Necdet Durmaz'i ikna edemedi ve birlikte o tepenin ardına hala yıkıntıları duran eve gittiler. Necdet Durmaz'in bunu anlayabilmesi olanaksızdı. Verdiği tüm bilgiler doğruydu ancak ona, bu genç kadının artik yasamadığı söyleniyordu.

Muhtar sonunda dayanamayarak Necdet Durmaz'i genç kızın mezarına götürdü. Köy mezarligina girdiklerinde onları bir sürpriz bekliyordu. Uzakta duran bir mezar tasinin üstünde Necdet Durmaz'in ceketi asili duruyordu

ANNE BABA BU OLMAMALI


Mehmet evine gitmeden önce, İstanbul'da bulunan anne babasına telefon açtı. Sevgili anne ve babacığım, sonunda eve geliyorum ama birşey sormak istiyorum. Bir arkadaşımı da beraber eve getirebilir miyim? Tabii ki ' diye cevapladılar. 'Onunla tanışmaktan mutluluk duyarız'. Ama bilmeniz gereken bir şey var' diye Mehmet devam etti,'o savaşta ağır yaralandı. Kara mayınına bastı ve kolu ile bacağını kaybetti. Başka gidecek hiçbir yeri yok. Onun bize gelmesini ve bizimle yaşamasını istiyorum'. ''Bunu duyduğuma çok üzüldüm oğlum, belki kalacak başka bir yer bulması için ona yardımcı olabiliriz' 'O hayır , onun bizimle yaşamasını istiyorum der..'' 'Oğlum,' dedi babası, 'sen ne istediğinin farkında değilsin. Böyle büyük bir sorunu olan birisi bizi çok rahatsız eder. Bizim kendi hayatımız var ve böyle farklılığa izin veremeyiz. Bence sen eve gelmeli ve bu çocuğu unutmalısın. O kendi yaşamını devam ettirmenin bir yolunu bulacaktır.' O andan sonra, Mehmet telefonu kapattı. Anne ve babası ondan başka bir söz duymadılar... Birkaç gün sonra, İstanbul polisinden bir telefon geldi. Oğullarının bir binadan düşerek öldüğünü söylediler. Polise göre intihardı. Anne ve baba telaşla uçağa binerek oğullarının teşhisini yapmak için atladığı ildeki devlet hastanesinde bulunan teşhis morguna
gittiler. Mehmeti teşhis etmişlerdi. Ama gözleri faltaşı gibi açılarak... , Bilmedikleri birşeyi farkettiler. Mehmetin bir bacağı ve bir kolu yoktu...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum