"Menbiç'te Türk-ABD ortaklığı olabilir"

"Menbiç'te Türk-ABD ortaklığı olabilir"

İstanbul Bilgi Üniversitesi Emeritus Profesörü Prof. Dr. Turan: - "ABD ile Türkiye'nin, bölgede aktif bir çatışmaya gireceği çok beklenen bir şey değil. Afrin konusunda nasıl uzlaşı sağlandıysa Menbiç de bir çözüme bağlanır. Hatta Menbiç'te Türk-ABD ortak

İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - İstanbul Bilgi Üniversitesi Emeritus Profesörü Prof. Dr. A. İlter Turan, Türkiye ile ABD arasında gerilimli ilişkinin bitirilmesi ile birlikte iki ülkenin bölgede ortak hareket edebileceğini savunarak, "ABD ile Türkiye'nin bölgede aktif bir çatışmaya gireceği çok beklenen bir şey değil. Afrin konusunda nasıl uzlaşı sağlandıysa Menbiç de bir çözüme bağlanır. Hatta Menbiç'te Türk-ABD ortaklığı bile söz konusu olabilir." dedi.

Prof. Dr. Turan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin güneyinden Akdeniz'e uzanan bölgenin terör unsurlarından arındırılması için düzenlenen Zeytin Dalı Harekatı'nı "genel bir harekatın ilk adımı" olarak nitelendirdi.

Türkiye'nin, Kuzey Suriye'de, PYD'nin denetiminde Akdeniz'e uzanan bir terör koridoru kurulmasına engel olmak için Zeytin Dalı Harekatı'nı düzenlediğini hatırlatan Turan, şunları kaydetti:

"Afrin bu koridorun batıdaki en uzak noktasıydı. Bir harekata başladığınız zaman harekatın bütün amaçlarını eş anlı olarak sıraya koymadan gerçekleştirmeniz mümkün değil. Dolayısıyla her ne kadar başlangıçta harekatın daha genel hedefleri konusunda uzun boylu açıklamalar yapılmadıysa da esas itibarıyla Afrin'i daha genel bir harekatın ilk adımı olarak anlamak pek güç değildi. Nitekim başından itibaren Afrin'den sonra Menbiç'ten de PYD unsurlarının çıkarılması her zaman dile getirildi. Şimdi de bu hedef üzerine konuşuluyor."

Prof. Dr. Turan, ABD'nin, Menbiç'e operasyon konusunda eski Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın ardından bir tavır değişikliğine gitmesiyle ilgili şunları söyledi:

"Geçmişte Tillerson ile anlaşmaya varıldı mı yoksa bunun için çalışmalar yapmak üzere mi anlaşmaya varıldı? Bu konu yeterince kamuoyunda berraklığa kavuşmuş değil. Ama bu arada ABD Dışişleri Bakanı da değişti. Yerine daha da şahince görüşleri ile tanınan istihbaratçı Mike Pompeo gelince durumun yeniden değerlendirilmesi veya müzakere şartlarının değiştiğini düşünmek mümkün. ABD ile Türkiye'nin bölgede aktif bir çatışmaya gireceği çok beklenen bir şey değil. Afrin konusunda nasıl uzlaşı sağlandıysa Menbiç de bir çözüme bağlanır. Hatta Menbiç'te Türk-ABD ortaklığı bile söz konusu olabilir.

Türkiye ile ABD'nin daha genel bir dostlukları, müttefiklik durumları var. Bu çerçevede Menbiç'in de bir şekilde çözüme bağlanacağını, belki Menbiç'te Türkiye'nin ve ABD'nin ortak bir denetim kurabileceğini, PYD unsurlarının da nehrin öbür tarafına geçmelerinin sağlanabileceğini düşünüyorum. Ama bu çok gerilimli bir ilişki sonrası olabilecektir bunu da görmek lazım."

ABD'nin asker kullanmadan sadece başka güçlerle askeri sonuç almaya çalıştığını belirten Turan, "Bölgede bu grupları silahlarla donattı ama sonuçta bu grupların ordu geleneği yok, onlar milis kuvvetler ve Afrin'de de bu milis kuvvetlerin askeri becerilerinin ve donanımlarının büyük bir mücadeleye yeterli olmadığı ortaya çıkmış bulunuyor. Dolayısıyla ABD de herhalde kimlerle iş birliği yapacağını düşünürken, iş birliği yapacağı unsurları da değerlendirmek zorundadır. ABD bunu büyük bir ülkeyi de mahcup duruma düşürmeden yürütmesi gerekiyor. Bunun için de uzun sürecek, hemen bitmeyecek bir müzakere sürecini bekleyebiliriz." diye konuştu.

- "Suriye'deki aktörlerin gelecekle ilgili vizyonları farklı"

Prof. Dr. A. İlter Turan, tamamen yıkılmış Suriye'nin yerine nasıl bir ülke kurulacağı konusunda herkesin kendine göre bir vizyonu olduğunu belirterek, Türkiye'nin, burada insanların güven içinde yaşamasına imkan veren bir düzen oluşturmak istediğini kaydetti.

Türkiye'nin Afrin'de kamu hizmetleri sağlayan, halkın temel hizmetlerden yararlanmasını mümkün kılan, göç etmiş insanların tekrar topraklarına dönmesini sağlayan yapı kurmaya çalıştığını vurgulayan Turan, "Şimdi İdlib'te böyle bir düzen oluşmuş değil. Oralara kontrol noktaları kurulsun, çatışmalar durdurulsun diye çalışılıyor. ABD kendi denetlediği bölgelerde benzer girişimlerde bulunuyor. Rusya da aynı şekilde. Esed yeniden hakimiyetini kurduğu yerlerde eski düzeni yeniden inşa etmeye çalışıyor. Yani muhtelif vizyonlar ve bunların sonucunda nasıl bir anlaşmaya varılacak, ortaya nasıl bir Suriye çıkacak henüz çok erken değerlendirme yapmak için. Çünkü mücadele devam ediyor." değerlendirmesinde bulundu.

Turan, bölgede herkesin kendi vizyonuna göre sonuç almaya çalıştığını aktararak, şunları kaydetti:

''Rusya'ya baktığımız zaman, Rusya, Esed'in gelmesini istiyor. Türkiye, Esed'in dönmesini kabul edilebilir bulmuyor. ABD, Kürtlerle iş birliği yapıyor. Onlar için daha büyük özerklik isteyen bir yapıyı savunuyor. ABD'nin bir başka amacı da bu bölgede İran'ın nüfuzunu kırmaktır. Şu anda İran'ın Esed'le iş birliği yaptığını, kendisinin Türkiye veya ABD gibi bir ölçüde Rusya gibi bağımsız yapılanmalar geliştirmeye fazla dönmediğini görüyoruz. Dolayısıyla şu anda geleceğe dönük bir beyanda bulunmak çok zor. Mücadele devam ediyor."

Suriye'deki coğrafi bölünmelerin Irak'taki kadar berrak olmadığına işaret eden Turan, şu ifadeleri kullandı:

"Irak'ta Kürtlerin yoğun yaşadığı bir bölge var. Orası bölgesel yönetim olarak teşkilatlandırıldı. Irak'ın batısında daha çok Sünni egemenliği dikkati çekiyor. Buna karşılık bir de merkezde İran istikametine doğru bir Şii hakimiyeti var. Bununla birlikte özellikle Sünni ve Şiilerin kaynaşık yaşadığı ve bunun sonucunda da birtakım geçimsizliklerin ortaya çıktığını hep birlikte izliyoruz. Dolayısıyla Irak'taki federal deneyimin henüz bir çözüm olduğunu, yeterince başarılı olduğunu düşünmemiz mümkün değil.

Kürdistan kısa süre önce bağımsızlık referandumu da yaptı, geçerliliği kabul edilmedi ama o isteğin varlığı ortadan kalkmış değil. Şimdi Suriye'nin bu kadar belirgin etnik coğrafyası yok. Gerçi daha çok Dürzilerin, Hasan, Hüseyinilerin yoğunlaştığı bölgeler belli ama bunun dışındaki bölgeler daha karışıktır. Dolayısıyla federal çözümden ziyade belki yerel yönetimlerin geniş yetkilere sahip olduğu bir çözüm olabilir."

- ''Batı'da Kürt romantizmi var''

Prof. Dr. Turan, Zeytin Dalı Harekatı'yla birlikte başlatılan kara propaganda ve algı operasyonlarına karşı Türkiye'nin Batılı gazetecileri bölgeye davet ederek her şeyi yerinde görmelerini sağlaması gerektiğini vurguladı.

Türkiye'nin diplomasi bağlamında Batı tarafından inandırıcılığı kurmakta bazı güçlüklerle karşılaştığını savunan Turan, "Bu durum bir miktar belki kendisinin kamu diplomasisinde yeterince başarılı olmadığını gösteriyor. Bir de Batı'da 'Kürt romantizmi' var bunu da görmezlikten gelemeyiz. Ama süreç devam ediyor. Dolayısıyla kamu diplomasisi fırsatları ortadan kalkmış değildir." dedi.

Prof. Dr. A. İlter Turan, Türk askeri Afrin merkezine girdikten sonra AFP'nin "Afrin yağmalanıyor." şeklinde verdiği haberi örnek göstererek, sözlerini şöyle tamamladı:

''Askeri harekat sonucunda yağma olayı her zaman ortaya çıkabiliyor. Hemen sonrasında gazetelere baktığımız da görüyoruz ki, bu yağmacılar yakalanmış, mallar toplanmış ve sahipleri bulunduğu takdirde onlara iade edilecek. Bana öyle geliyor ki, Batı'daki haber merkezlerini Afrin'e çekip bizzat serbestçe dolaşmalarını, her şeyi yerinde görmelerini sağlamak lazım.

Onların duyurduklarına karşı hemen propaganda kokmayan ama gerçekleri açıklayan belgeler sunmak lazım. Altını çiziyorum açıklama değil, belgeleri sunmak lazım. Mesela geçenlerde devlet, PKK'nın Afrin ile ilgili olduğunu beyan ettiği resimlerin çoğunun çok farklı başka yerlerde çekilmiş olduğunu belgeleyen çalışmalar yayımladı. Bu mesela önemli bir faaliyet. Bunun gibi başka şeyler de yapılabilir.

Türkiye'nin askeri faaliyetle birlikte bunu açıklama işlerine de büyük ağırlık vermesi lazım. Burada kızmamak, sabırlı olmak, ikna etmeye çalışmak, kısmen ikna ettiğiniz zaman sonuna kadar 'Dediğimizi kabul etmeleri gerekir.' diye bir ısrarda bulunmamak önemli."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :