
Kurultayda "şaibe" iddiası: İmamoğlu şüpheli olarak ifade verdi
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 38. Olağan Kurultayı’nda usulsüzlük yapıldığı iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, şüpheli sıfatıyla ifade verdi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleştirilen 38. Olağan Kurultayı'nda "şaibe" iddiasıyla 10 Şubat'ta soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında bazı delegelerin ifadelerine başvurulurken, kurultayda "para karşılığı oy kullandırıldığı" iddiaları da dosyaya girdi.
Bu kapsamda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, başka bir dosyadan tutuklu bulunduğu cezaevinden talimatla ifade verdi. Şüpheli sıfatıyla ifade veren İmamoğlu, kendisine yöneltilen soruları tek bir başlık altında yanıtladı.
"İftirayı ezberletip siyasi sipariş veriyorlar"
İmamoğlu, soruşturmada tanık olarak ifade veren bazı kişilerin tanıklığını kabul etmediğini belirtti. "Her seferinde aynı kişiler yeni bir dosyada ortaya çıkıyor" diyen İmamoğlu, bu kişilerin "iftira kurgulamakla görevlendirildiğini" öne sürdü.
İmamoğlu, ifadesinde şu dikkat çekici açıklamalara yer verdi:
“Benim ya da partimin üzerine yeni bir iftira kurgulamakla görevlendiriliyorlar. Madem bu kadar vazgeçilmezler, hepsini toplayıp İstanbul'daki soruşturmaya da göndersinler. Hiç şaşırmam, muhtemelen orada da ifadeleri hazırdır, belki de vermişlerdir.”
“Bu bir adalet ve hukuk çöküşüdür”
Türk yargısının bazı kişileri "muteber tanık" ilan etmesini sert bir dille eleştiren İmamoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu akıl dışı beyanları kimlerin ezberlettiğini, hangi odakların bunlara yol tarif ettiğini sorgulamak yerine bağımsız olması beklenen yüce Türk yargısının bu kişileri 'muteber tanık' ilan etmesi hangi hukuk anlayışı ile bağdaştırılabilir? Hukuk bir ülkenin onurudur. Adaletin terazisine iftirayı, dedikoduyu, siyasi siparişleri koymak yalnızca bireylere değil, milletin iradesine ve demokrasimize saldırıdır.”
İmamoğlu, yargının siyasi amaçlarla kullanılmasının "hukuki çürüme ve adalete ihanet" anlamına geldiğini belirterek, bu sürecin Türkiye’ye büyük bedeller ödettiğini ve sessiz kalan herkesin bu suçun ortağı olacağını dile getirdi.
Kaynak: