Kurtulmuş, AA Editör Masası'na konuk oldu

Kurtulmuş, AA Editör Masası'na konuk oldu

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (2)- "(Kararsız seçmenlerin durumu) İlk haftalarda biraz meselenin ne getirip ne götüreceği bilinmediği için seçmende serin bir duruş vardı. Çok şükür sahada her gün 'evet' tarafının tahkim edildiğini, kararsız olan kitleler

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, halk oylamasına yönelik kararsız seçmenlerin durumuna ilişkin, "İlk haftalarda biraz meselenin ne getirip ne götüreceği bilinmediği için seçmende serin bir duruş vardı. Çok şükür sahada her gün 'evet' tarafının tahkim edildiğini, kararsız olan kitlelerin sistemi anladıkça, detayları öğrendikçe çok ciddi bir şekilde 'evet'e doğru döndüklerini görüyoruz. Hiçbir sorun olmadığını, yükselen bir şekilde 'evet' oylarında toparlanma olduğunu görüyorum." dedi.

Kurtulmuş, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Halk oylamasına 25 gün kaldığı hatırlatılarak, kararsızların ikna edilmesi konusunda bir gelişme olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, kararsızların ikna edilmesi için haftalardır sahada anayasa değişikliğini anlatmaya çalıştıklarını söyledi.

Kurtulmuş, "Evet, ilk haftalarda biraz meselenin ne getirip ne götüreceği bilinmediği için seçmende serin bir duruş vardı ama çok şükür sahada her gün 'evet' tarafının tahkim edildiğini, kararsız olan kitlelerin sistemi anladıkça, detayları öğrendikçe çok ciddi bir şekilde 'evet'e doğru döndüklerini görüyoruz. Ve ben, hiçbir sorun olmadığını, yükselen bir şekilde 'evet' oylarında toparlanma olduğunu görüyorum." ifadesini kullandı.

Halk oylamasına kalan sürenin bir kampanyanın mahiyetini değiştirecek kadar uzun olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Kaldı ki, Türkiye'de çok farklı kesimler de artık 'evet' kampanyasına destek veriyorlar. Sivil toplum kuruluşları, diğer siyasi partiler vesaire herkes nereden topa girerse giriyor. Ben bu 'evet'lerin gün geçtikçe arttığını, milletin meseleyi öğrendikçe de daha ciddi şekilde destek olduğunu görüyorum." diye konuştu.

Avrupa'da büyük mitinglerin yapılmasının engellendiği hatırlatılarak, nasıl bir stratejiyle Avrupa'daki vatandaşlara ulaşılacağı sorusu üzerine Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Gönlümüz arzu ederdi ki Avrupa'da mitingler düzenleyelim, büyük salon toplantıları düzenleyelim ama bizim oradaki vatandaşlarımızla bir araya gelmek, onlarla konuşmak için illa aynı mekanı paylaşmamıza gerek yok. Gönülden gönüle, kalpten kalbe haberleşiyoruz. Vatandaşlarımız yapılan haksızlıkların, yanlışlıkların ne manaya geldiğini inanın ki çok iyi anlıyor. Bunu yapanların da aklına şaşarım. Bu yaptıkları yanlışlarla aslında Avrupa'daki seçmenlerimizin de gerçekten meseleyi daha ferasetle anlamalarına, kavramalarına vesile oluyorlar.

İnsanlar görüyor, PKK'ya müsaade ediyor, bakanlara niye müsaade etmiyor? Bunu Avrupa'daki vatandaşımız görüyor, bunun nedenini anlıyor. Uzun uzun anlatmaya da gerek yok. Biz zaten Avrupa'daki vatandaşlarımızla her türlü haberleşmeyi yapıyoruz. Zaten medya üzerinden diğer kanallarla da dediğim gibi ev toplantılarıyla da bu çalışmalar sürdürülüyor. Oradaki kampanyada en ufak bir sıkıntımız olmayacak inşallah. Bunu da gördükleri için şimdi şunu da söylemeye başladılar, 'Biz oy vermeyi de burada yasaklayabiliriz' noktasına da geldiler. Bu da bizim vatandaşlarımızın meseleye, 'evet'e sahip çıktıklarını çok daha net bir şekilde gösteriyor."

"Böyle bir şey bekliyor musunuz?" sorusuna Kurtulmuş, "Zannetmiyorum. Bu artık ayıbın çok üst noktası olur. Bunu diyen, 'Oy vermeyi yasakladım.' diyen bir ülke, o zaman bir adım sonrası kendi vatandaşlarına da oy vermeyi yasaklayacak demektir. Bunun Türkçesi de bir diktatörlüktür. Bunu eğer sineye çekebiliyorlarsa, buyursunlar yasaklasınlar." yanıtını verdi.

-"Ya okumadılar ya da çarpıtıyorlar"

Sandıktan "evet" çıkması durumunda cumhurbaşkanına verilecek yetkiler üzerinde çok polemik üretildiği belirtilerek, "Cumhurbaşkanının yetkileri çok net çizilmedi mi, kamuoyu mu bilmiyor? Bu polemikler neden üretiliyor?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Bu kasıtlı olarak yapılan bir şey. Bir de hakikaten maalesef bilmeden yapılan şeyler. Ya hiç bilmediler, okumadılar ya da bunu çarpıtıyorlar." dedi.

Mevcut sistemin cumhurbaşkanına olağanüstü yetkiler verdiğini ancak buna karşı cumhurbaşkanının hiçbir sorumluluğu olmadığını belirten Kurtulmuş, cumhurbaşkanının sorumluluğuna ilişkin Anayasa'nın 104'üncü maddesini 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin yaptığını vurguladı.

Kurtulmuş, "12 Eylül darbesini yapanlar da bu kadar yetkiyi şunun için verdiler, 'Bu sivillere güvenilmez. Biz davulu sivilin boynuna asalım ama tokmak da elimizde olsun. Yani cumhurbaşkanı da bizim elimizde olsun. Ya emekli generaller ya yüksek emekli yargıçlardan cumhurbaşkanı yaparız, dilediğimiz gibi sistemi kontrol ederiz.' diye bunu yaptılar. Yüksek yetkiler verdikleri cumhurbaşkanına hiçbir sorumluluk vermediler." ifadesini kullandı.

Mevcut sistemde cumhurbaşkanında da başbakanda da yetkiler olduğunu ve yeni sistemde bu yetkilerin tek elde birleştirileceğine değinen Kurtulmuş, milletin doğrudan doğruya yetki verdiği cumhurbaşkanının aynı zamanda çok yüksek sorumluluk sahibi olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, cumhurbaşkanının hesabı millete vereceğini, bu arada yeterli çoğunluğun sağlanması halinde Parlamentonun cumhurbaşkanından hesap sorabileceğini, yargılanmasının veya hesap vermesinin yolunun açılabileceğini bildirdi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir de şöyle bir psikoloji var, bunu da anlayabiliyorum, 'Efendim, bir sabah kalkacak cumhurbaşkanı diyecek ki Parlamentoyu feshettim.' Yok böyle bir şey. Bu sistemin darbe savar maddelerinden birisidir. Eğer sistem kilitlenirse, kilitlenir mi kilitlenir, geçmişte kilitlendi mi kilitlendi. 12 Eylül öncesinde 5 buçuk ay parlamentoda cumhurbaşkanı seçilemedi. Sistem kilitlenirse bu düğümü kim çözsün? Mevcut sistem içerisinde maalesef Türkiye'nin 67 yıllık siyasi tecrübesi sistemin kilitlendiği anlarda darbecilerin, askeri vesayet odaklarının devreye girdiğini, 12 Eylül'ün, 12 Mart'ın, 28 Şubat'ın devreye sokulduğunu gösteriyor bize."

Eğer sistem kilitlenirse ya cumhurbaşkanı ya da TBMM'nin Türkiye'yi seçime götürebileceğini belirten Kurtulmuş, "Şimdi CHP'liler uzun yıllardır iktidarda olmadıkları için ve mevcut Türkiye şartları içerisinde 'Hiçbir zaman cumhurbaşkanı bizden olmaz.' diye belki düşündükleri için zannediyorlar ki bir sabah çıkacak, kafası bozulacak cumhurbaşkanı, 'Parlamentoyu yeniledim, feshettim.' diyecek. Yok böyle bir şey. Hiçbir sorumlu devlet adamı böyle davranmaz ama sistem kilitlenirse bir takım darbelerin önünün kesilmesi, olağanüstü dönemlere gidilmesinin önünün kesilmesi için millete müracaat etme imkanı olur." ifadesini kullandı.

- "Türkiye için darbe savar bir maddedir"

Cumhurbaşkanının seçimi yenilemesi halinde kendisinin de seçime gideceğine dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanı götürürse eğer ikinci dönemindeyse bir daha siyaset yapması mümkün değil. Siyaset bitiyor. İlk dönemindeyse kendisinin de cumhurbaşkanlığı düşüyor. Kendisi de seçime gidiyor, sandıktan ne çıkacağı belli değil, hiçbir sandık kimse için garanti değil. Aynı şekilde Mecliste milletvekilleri erken seçim kararı aldı, 'Seçimi yenileyelim.' dedi, kim gider, kim gelir onu Allah bilir, millet bilir. Dolayısıyla bu siyasete verilen büyük bir sorumluluktur. Sorunu siyaset çözsün. Ama maalesef Kılıçdaroğlu şöyle düşünüyor, 'Nasılsa bizden hiçbirisi orada oturmayacak, bu millet bizden birisini cumhurbaşkanı seçmeyecek.' diye düşünüyor ve afedersiniz Türkçe'nin güzel bir lafı var, 'Bekara karı boşamak kolaydır.' Yani oturduğu yerden 'Nasılsa Meclisi fesheder, Türkiye'yi seçime götürür' demek kolaydır. Hiçbir sorumlu siyasetçi bunu yapmaz eğer zorda, darda kalmazsa Türkiye. Bu Türkiye için darbe savar bir maddedir ve inşallah işlemesine hiç gerek kalmaz ama bir garantidir bu, darbeleri önlemenin garantisidir."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :