Kurtulmuş AA Editör Masası'na konuk oldu

Kurtulmuş AA Editör Masası'na konuk oldu

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (6)- "Amerika, küresel ekonominin ana aktörü olan bir Amerika olmaktan daha ziyade kendi içerisinde güçlenen, iç ekonomiyi kuvvetlendiren, kendi para birimini daha kuvvetli hale getiren bir Amerika olma yolunda ilerliyor. Bu

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Amerika, küresel ekonominin ana aktörü olan bir Amerika olmaktan daha ziyade kendi içerisinde güçlenen, iç ekonomiyi kuvvetlendiren, kendi para birimini daha kuvvetli hale getiren bir Amerika olma yolunda ilerliyor. Buradan Türkiye ekonomisi de kısmen etkilenir ama sonuçta Amerika ekonomisi böyle bir tercihin içerisine döndükçe, dünyadaki bu küreselleşme denilen mesele biraz daha giderek zayıflayacak demektir." dedi.

Kurtulmuş, katıldığı Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

"ABD'nin başkanlık koltuğuna Donald Trupm'ın oturmasının dünya piyasalarını ve Türkiye'de döviz kurundaki hareketliliği ne yönde etkileyeceğine" ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, Trump'ın esas ekonomi politikasının yeniden büyük Amerika fikri üzerine oturduğunu bildirdi.

Amerika'nın, küresel ekonominin ana aktörü olmaktan daha ziyade kendi içerisinde güçlenen, iç ekonomiyi kuvvetlendiren, kendi para birimini daha kuvvetli hale getiren bir ülke olma yolunda ilerlediğine işaret eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Hatta aldığımız ilk sinyaller, Amerikan şirketlerinin yurt dışı yatırımlarının bir an evvel Amerika'ya gelmesi için örneğin kurumsal vergisini düşürmek gibi birtakım tedbirlerle, tabiri caizse Amerikan ekonomisini sıkılaştırarak daha kuvvetli hale getirme yönünde bir politika izliyor. Bu politikanın çok doğal olarak dünya piyasalarına etkisi olacaktır. Yani hem Amerikan parası karşısında diğer para birimlerinin değerlerinin oynaması hem de dünya ekonomisinde özellikle finansman ihtiyacının karşılanması yönündeki yeni bir tablonun ortaya çıkacağı görülüyor.

Buradan Türkiye ekonomisi de kısmen etkilenir ama sonuçta Amerika ekonomisi böyle bir tercihin içerisine döndükçe, dünyadaki bu küreselleşme denilen mesele biraz daha giderek zayıflayacak demektir. Yani her ülke ister istemez, kendisini, kendi ekonomisini daha koruyacak mekanizmaları geliştirecek, karşılıklı ticaret bakımından da aynı konular söz konusu olacaktır. Evet, dünya ekonomisi, Trump'ın tercihiyle birlikte yeni bir döneme doğru giriyor. Henüz bunun başındayız, bu kararların bütün dünya ülkelerini etkileyeceği açıktır."

- "Medya kuruluşlarının tercihlerinin aksine Trump yönetime geldi"

"ABD'de bazı uluslararası basın yayın kuruluşları, başkanlık seçimleri öncesinde ve sonrasında Trump karşıtı kampanya yürütmeleri nedeniyle şu an zor bir dönem geçiriyorlar. Trump'ın ve danışmanlarının tepkileri söz konusu. Türkiye'den bu tartışmalara bakınca uluslararası medya kuruluşlarının tutumuyla ilgili değerlendirmeniz ne olur" sorusu yöneltilen Kurtulmuş, bazı medya kuruluşlarının "kingmaker" olarak kendilerini gördüklerine, yani iktidara kimin geleceğini kendilerinin tayin edecekleri şeklinde bir anlayışlarının bulunduğuna işaret etti.

Trump'ın seçilmesinin aslında bazı medya kuruluşlarının artık "itikat" düzeyine getirdiği bu anlayışın da geçerli olmadığını ortaya koyduğunun altını çizen Kurtulmuş, medya kuruluşlarının tercihlerinin, kamuoyu yoklamalarının, beklentilerin aksine Trump'ın yönetime geldiğini belirtti.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Dolayısıyla bu hep konuştuğumuz mesele var ya medya bağımsızlığı, tarafsızlığı, halbuki bunların bir hikaye olduğunu biliyoruz. Özellikle güçlü bazı medya kuruluşlarının ülkeler üzerinde nasıl baskılar kurduğu, ülkelerin içerisinde nasıl iyiyi kötü, kötüyü iyi gösterebilme gücüne sahip olduklarını biliyoruz.

Bu, Amerika'da çalışmamıştır bu seçim sırasında. Bu bakımdan bazı güçlü uluslararası medya kuruluşlarının da kendi durumlarını yeniden gözden geçirmesi herhalde zorunlu olacak ve bir daha böyle 'biz istediğimizi yaparız, istediğimizi istediğimiz şekilde iyi ya da kötü gösteririz' şeklinde bir kural yok artık. Trump'ın seçilmesiyle birlikte bu kuralın da bir şekilde artık işlemediği ortaya konuldu. Trump ve yönetimi bundan sonra kendisine karşı kampanya sırasında aleyhe çalışan kuruluşlara nasıl davranır, ne şekilde onlarla mücadele eder bunu bilmiyorum ama hemen başkan seçildikten sonra ortaya koyduğu tavır, bazı basın yayın kuruluşlarının oradaki muhabirlerine karşı göstermiş olduğu sert tavır bundan sonra nasıl tavır takınacağının da ipuçlarını veriyor diye düşünüyorum."

-"En baştaki yayıncılıkla şimdiki arasında müspet manada bir gelişme var"

Türkiye'deki yayıncılık ahlakını, terör ve iletişim konusunda aldığı mesafeyi değerlendirmesi istenen Kurtulmuş, en baştaki yayıncılıkla şimdiki arasında müspet manada bir gelişme olduğunu, bu konuda çok uğraştıklarını bildirdi.

En az emniyet güçleri, alınan tedbirler ve sahadaki fiziki müdahalenin dışında kamuoyunun oluşturulması bakımından medyanın da terörle mücadelede çok olumlu bir yerde olması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:

"Terör örgütlerinin amacı belli; sadece bomba patlatıp, silahla ateş edip birkaç kişiyi öldürmek değil, bunu yaparken halkı terörize etmek istiyorlar, milleti korkutmak istiyorlar, milleti içe kapatmak istiyorlar. 'Millet korksun, hareket edemesin ve terör örgütlerinin kuracağı o psikolojik atmosfere mahkum olsun' istiyorlar. Bizim medya kuruluşlarından istediğimiz de tam da burasıdır. Lütfen terör örgütlerinin yapmak istedikleri bu işe bilerek ya da bilmeyerek alet olmayın. İlk anda herhalde 'gazetecilik, haber atlatma, en güzel görüntüyü biz bulduk, yaralıyı biz tespit ettik' saikiyle bunlar doğru şeyler değil. Nice görüntüler oldu; medya patronlarıyla, genel yayın yönetmenleriyle, temsilcileriyle defaatle toplantılarımız oldu. Bu toplantılar sonunda belirli bir noktaya gelindi ama sonuç itibarıyla bunları artık bizim söylememize gerek yok. Medya kuruluşlarının yöneticisi arkadaşlarımız bunları kendiliklerinden kontrol etsinler."

Kurtulmuş, Kayseri saldırısının ardından yayınlanan sedyenin üzerinde çok ağır olmamakla birlikte üstünde kan olan bir görüntüyü örnek göstererek, "Allah aşkına kime ne faydası var bunun" sorusunu yöneltti.

Bölgeye ambulansların, itfaiye araçlarının, emniyet güçlerinin gelmesinin ardından ortaya çıkan telaş hali görüntülerinin verilmesini de eleştiren Kurtulmuş, "Bunu niye veriyorsunuz?" dedi.

Şehzadebaşı saldırısı sonrasında bir cep telefonu ile çekilmiş bir karenin televizyon ekranlarında saatlerce yer aldığını anımsatan Kurtulmuş, "Şimdi bunları önleme konusunda çok şükür medyadaki arkadaşlarımızın önemli bir kısmı da oldukça anlayışla karşıladılar. Belli bir mesafeye geldik." ifadesini kullandı.

- RTÜK bilgilendirme yapacak

Konuyla ilişkili çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname'yi de hatırlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bunun adı görüntü yasağıdır. Yani RTÜK'ün Başbakanlık'ın talimatı ile belirlemiş olduğu olay yeri görüntüsü yasağına uymayan kuruluşlar hakkında cezai müeyyideleri artırdık. Eğer bir yıl içerisinde bir sefer böyle görüntüleri verdiğinde o kanalla ilgili bir gün belgesel yayınlama cezası getiriliyor. Eğer bir yıl içerisinde ikinci sefer tekrarlıyorsa beş gün ekran karartma, üçüncü sefer yaparsa on beş gün ekran karartma, eğer dördüncü sefer yaparsa da o kanalı tamamen kapatma, yani lisans iptaline gidiyoruz. Bu zorunlu olduğumuz bir şeydir."

Terör örgütlerinin bundan sonra nasıl davranacağının bilinmediğine işarete eden Kurtulmuş, "Terörle mücadele ederken medya kuruluşlarımızın belki de sahada kontrol edemediği birtakım yayıncılık faaliyetleriyle de uğraşmak istemiyoruz açıkçası." dedi.

Dolmabahçe saldırısından sonra hemen olay yerine geldiklerini aktaran Kurtulmuş, olay yerine gazetecilerin alınmadığını vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Öyle kötü görüntüler vardı ki Allah muhafaza o görüntülerin bir şekilde televizyon ekranlarına yansımış olduğunu varsayın, zaten o bombalı saldırıdan daha büyük bir terör saldırısıdır. Dolayısıyla teröre hizmet edecek, terörün halk üzerinde yaratmaya çalıştığı bu psikolojik baskıyı artıracak yayınlardan lütfen arkadaşlarımız ülkeyi, vatandaşları korusunlar. Tabii ki haber yapacak ama bu haberin temiz bir şekilde yapılması, bu haberin terörü güçlendirecek şekilde, teröre destek olacak mahiyette verilmemesini arzu ediyoruz. Bununla ilgili de zaten RTÜK, önümüzdeki günlerde medya kuruluşlarıyla toplantılar yapıp bu yeni kararın nasıl uygulanacağını, nasıl medya kuruluşlarına etki edeceğini anlatacaktır. Yani şu olursa şu olur, bu olursa bu olur... Dolayısıyla kimsenin kafa karışıklığı olmayacak."

- "Akıl, mantık, siyaset bunu gerektirir"

Kurtulmuş, "Başta Almanya ve Belçika olmak üzere bazı Avrupa Birliği ülkeleri, Türkiye'nin yoğun biçimde mücadele ettiği terör örgütlerine destek veriyor, hatta kimi örgüt mensuplarına hamilik yapıyor. Bu teröre destek, özellikle geçen yıl Türkiye-AB ilişkilerini germişti. Bu durumun 2017'de değişeceğine ve AB'nin bir tavır değişikliğine gideceğine dair bir işaret var mı? 2016 yılının son ayından itibaren AB cenahında da Türkiye ile ilişkileri tekrar geliştirmek için bir irade oluştu, bazı adımlar bunu gösteriyor. Bu konuda bir umudunuz var mı" sorusu üzerine, bu tür sorulara cevap verirken empati yaptığını bildirdi.

Kendisini Avrupalı karar vericilerin yerine koyduğunu belirten Kurtulmuş, "Ortadoğu'da beslenerek, silah desteği ve her türlü politik destek ile ellerine birtakım imkanlar verilerek ayakta tutulmaya çalışılan 3-5 bin militandan ibaret terör örgütleri mi yoksa Ortadoğu'da dengenin, ekonomik ve siyasi istikrarın sembolü olmuş olan 80 milyonluk bir Türkiye mi? Ben Avrupalı bir siyasetçi olsam PKK'yı, PYD'yi değil, 80 milyonluk Türkiye'yi, meşru Türkiye yönetimini tercih ederim. Akıl, mantık, siyaset bunu gerektirir." ifadesini kullandı.

Kurtulmuş, 1970'lerin başından itibaren dünyanın terör örgütleriyle boğuştuğunu vurgulayarak, dünyanın her yerinde terör örgütlerinin bulunduğuna değindi.

Numan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Artık şunu herkesin görmesi lazım. Terör sadece diyelim ki Afganistan'ı, Pakistan'ı sadece Ortadoğu'yu, Suriye'yi, Irak'ı ilgilendiren bir mesele değildir. Dünyanın hiçbir başkenti artık terör saldırılarından uzak, azade değildir. Dolayısıyla bu terör saldırılarından kendilerini korumaları için de dünyadaki bütün terör örgütlerine karşı ortak bir cephe geliştirmeleri lazım. El-Kaide ne kadar kötüyse DEAŞ ne kadar kötüyse PYD, PKK da o kadar kötüdür. Terör örgütünün iyisi kötüsü olmaz. Bugün kendi lehine yaradıklarını zannettikleri terör örgütleri döner, dolaşır günün birinde kendilerini de vurur. Nitekim geçmişte böyle çok sayıda olay oldu."

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, 46 senedir devam eden bir küresel terörle mücadele olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Bu terörle küresel mücadele bize üç, beş cümle öğrettiyse bir numaralı cümlesi şudur; bu terör örgütlerinin arkasındaki güçler, bu örgütlere destek vermekten lojistik, istihbari, askeri herhangi bir şekilde destek, siyasi destek vermekten vazgeçsinler, hiçbir örgüt bir hafta ayakta kalamaz. İstisnası yoktur bunların. DEAŞ'ın elindeki silahların menşei nedir? PYD'nin elindeki silahların menşei nedir? Boko Haram'ın elindeki silahların menşei nedir? İşte en son Türkiye'de patlatılan patlayıcılarda da gördük ki sadece birtakım el yapımı patlayıcı maddeler değil, aynı şekilde fabrikasyon...Mesela Beşiktaş saldırısında fabrikasyon patlayıcı kullanıldı. Yani şu demek, herhangi bir ülkenin kendi ordusunun envanterinden çıkmış olan bir patlayıcı kullanıldı. Bu, bunları yapan hiçbir ülkeye fayda sağlamaz. Terör bumerang gibidir. Gelir, döner ve bu ülkeleri de vurur. Dolayısıyla Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bütün ülkelerin teröre karşı tavrını tekrar gözden geçirmesi lazım. 3-5 bin tane eşkıya mı, 80 milyonluk meşru bir yönetime sahip olan Türkiye mi? Herhalde akıl ve mantık Türkiye'yi tercih etmeyi gerektiriyor. Ben bu anlamda da Türkiye ile Avrupa ilişkilerinin bu yıl içerisinde ilerleyeceğini düşünüyorum. Avrupa'daki bazı ülkelerin teröre vermiş oldukları destekten vazgeçeceklerini, en azından bunları gözden geçireceğini ümit ediyorum. Onların da lehine olan siyaset budur."

Açıklamaların ardından AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şenol Kazancı, Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş'a AA'nın, zengin haber ve fotoğraf arşivinden hazırladığı 2016 Yıllığı'nı hediye etti.

(Bitti)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :