Konya’da konuşuldu: Kaderimiz irademiz mi, alın yazımız mı?

Konya’da konuşuldu: Kaderimiz irademiz mi, alın yazımız mı?

Hisder’de “Kaderimiz; irademiz mi, alın yazımız mı?” sorusuna cevap arayan eğitimci Mehmet Emin Parlaktürk, “Yeryüzünde Allah’ın gücü, kudreti, iradesi olmadan hiçbir şey gerçekleşmez" dedi.

Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin bu haftaki Pazartesi Sohbetleri’nde, “Kaderimiz; irademiz mi, alın yazımız mı?” konusu gündeme geldi.

Konuşmasına Arapça bir kelime olan kaderin tarifini yaparak başlayan emekli Karaman Müftüsü ve eski Konya Müftü Yardımcısı Mehmet Emin Parlaktürk, “Araplar, Arapça lügatlerde kader kelimesini nerede kullanmışlar, nasıl kullanmışlar ve hangi anlamda kullanmışlar. 20’ye yakın anlamı var. Kur’an-ı Kerim’deki anlatımı da dikkate alarak kader “Güç yetmek, muktedir olmak, bir şeyi takdir etmek, kadr-ü kıymetini bilmek, değer vermek, derece olarak yükseltmek, saygın kabul etmek, itibar göstermek” anlamlarına geldiği gibi “ölçü, miktar, sistem, yasa, düzen, tertip” gibi manalara da geliyor.” dedi.

HERŞEY BİR KADERE GÖRE YARATILDI
Hafız Yusuf Uğur’un çok güzel sesiyle Kader’le ilgili ayetleri okumasının ardından “Kaderimiz; irademiz mi, alın yazımız mı?” sorusuna cevap arayan eğitimci Mehmet Emin Parlaktürk, “Kader mahkûmları” sözünün halkın kader anlayışı açısından yanlışlığına dikkat çekerek “Burada adamın hiçbir suçu, günahı yok. Kader onu mahkûm etti!” manası anlaşılıyor. Hâlbuki Kur’ân-ı Kerim’de anlatılan kader hiç de buna benzemiyor.” dedi.

İktidar olup da muktedir olmamaya misâl olarak Bakara/264. ayeti mealen okuyan Mehmet Emin Parlaktürk, sistem, düzen, ölçü ve miktar anlamında kullanılan ayetlere örnek olarak da Ra’d/17. âyeti okuyarak şunları dile getirdi: “Allah suyu gökten indirirken dere yataklarının kaderine (bir ölçüye) göre indirip akıtıyor. Bir mühendis arkadaş bana ‘bu barajlar Allah’ın sistemine ve düzenine aykırıdır’ dedi. Yeryüzündeki bütün coğrafî bölgelerde ırmaklar ve dereler, Allah’ın koyduğu bir sisteme göre kendi mecralarında akarak bir okyanusa veya denize ulaşıyor. Ama barajlar onların önüne set çekerek tabiî akışını, sistemi ve ölçüyü bozuyor. Enteresan bir bilgi. Bu ayeti okuyunca, doğru. Allah yeryüzünde öyle bir düzen koymuş ki, her şey yerli yerinde. İnsanlar suyla oynamaya, toprağa hariçten maddeler atmaya ve tohumlarla oynamaya başlayınca Allah’ın koyduğu düzen ve sistemi bozuyorlar. Yeryüzünün insanlar tarafından ifsad edilmemesi lazım. Müslim’de geçen bir hadis-i şerifte de Resulullah, “Allah Teâlâ her şeye bir kader verdi. Her şeyi bir kadere göre yarattı” buyuruyor.”

İNSANOĞLU HER ZAMAN ALLAH’A MUHTAÇ

Kaderle ilgili “Allah ne yazdıysa o olur” görüşünün Cebriyeci ve sakat bir görüş olduğunu kaydeden Parlaktürk, “Allah her zaman devrededir. Küllî irade geçerlidir. Allah her an iştedir, yaratmaktadır. Allah bütün sıfatlarıyla her an ve her zaman devrededir. Cüz’î irade de bizim yaptıklarımızdır. Kelâmcılar bunu ikiye ayırmışlardır. İlki kader-i mübrem, ikincisi de kader-i muallak. Kader-i mübrem zorunlu ve kaçınılmaz kader. İnsanın buna gücü yetmez. Hiç kimse baba ve annesini kendi seçme hakkına sahip olmadı. Bu mübrem kaderle alakalı. Hangi ırktan olacağımızı da bir tespit etmedik. İnsanların yüksekliği veya alçaklığı Allah nezdindedir. Sen Allah’a ne kadar yakınsan o kadar üstünsün. Kader-i muallakın olması da başka bir şeye bağlı. Kendimiz yaratıcı değiliz. Birisine ihtiyacımız var. İşte o da Allah’tır. Bir şeyi elimizle kaldırdık. Buna güç veren, izin veren ve müsaade eden Allah’tır. Unutmamamız gereken şey; bizim irademizin var olması, Allah’ın iradesiyle ortaya çıkıyor. Allah istemezse olmuyor. İsterse oluyor. Olumlu veya olumsuz. Hayr ve şer farketmiyor. Yeryüzünde Allah’ın gücü, kudreti, iradesi olmadan hiçbir şey gerçekleşmez. Allah’ın gücü, kudreti, iradesi olmadıktan sonra ağaçtan bir yaprak bile düşmez (En’am/59). O Allah’ın ilmi ve bilgisi dâhilindedir. Onun için de bazı âlimler, kaderi “Allah’ın ilmi” olarak tarif ederler. Yâni kader, Allah’ın ezelî ve ebedî ilmidir.”

Meram Uluslararası Gençlik Akademisi’nde gerçekleştirilen sohbetin soru-cevap bölümünden sonra HİSDER adına eğitimci Mehmet Emin Parlaktürk’e hediyesini HİSDER Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Önder Kutlu, Prof. Dr. İbrahim Sarmış’la birlikte verdi. Kur’an tilavetini gerçekleştiren Hafız Yusuf Uğur’a dernek adına teşekkür plaketini de Hisder Başkan Yardımcısı Mustafa Dündar, Sayman Ahmet Uğur birlikte takdim etti.

hisder.jpeg

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.