Kılıçdaroğlu: Cumhuriyetin 100'üncü yılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız

Kılıçdaroğlu: Cumhuriyetin 100'üncü yılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Fazla değil 18 yılda memleketi bu hale getirdiler, 5 yılda Türkiye'yi bu bölgenin yıldızı yapacağız. Cumhuriyetin 100'üncü yılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Bu bizim sözümüzdür" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, genel merkezde düzenlenen Parti Meclisi (PM) Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, devletin dininin adalet, adaletin mülkün temeli ve kutup yıldızı olduğunu, bütün kainatın onun etrafında döndüğünü ancak adalete güveninin neredeyse bittiğini savundu.

"18 yıldır adaleti bu hale kim getirdi?" diye soran Kılıçdaroğlu, oy veren vatandaşların bunu düşünmesi gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Atamaları yapan ben değilim, atamaları yapan onlar. Seçen ben değilim, seçimi yapan da onlar. Mahkemeye talimat verenler onlar, beğenmediği kararı veren hakimi sürenler onlar, partinin ilçe başkanlığından avukatı alıp, hakim koltuğuna oturtan onlar. Sonra diyorlar ki 'Adalete güven var.' Hayır efendim hiç güven yok. Bütün araştırmalar adalete güvenin olmadığını gösteriyor." diye konuştu.

Adalet isteyenlerin hapishanede olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir tablo bulunmadığını, bunun bir tek Türkiye'de yaşandığını ileri sürdü.

Her fırsatta "İsraf yapmayın, israf haramdır. Tasarruf yapın, israftan kaçın." dediklerini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bu kadar parayı saçıyorsanız, o parada sizin alın teriniz yoktur. Alın teri olan her kuruşun değeri çok farklıdır. Havadan para almışsanız, haydan gelen huya gider. İsraftan kaçının, israf yapmayın dedik, maalesef bu da oldu. Bunları niye söylüyorum. Biz onlara öğütledik, söyledik. Muhalefet olarak söyledik, örnekler verdik, yüzlerce örnek verdik yapmayın diye ama yapmaya devam ettiler. Yine söyledik, Borçlanıyorsunuz, her taraftan borç alıyorsunuz, aşırı borçlanmayın, borç alırsanız ilerde gırtlağınıza binerler, sizi yönetmeye kalkarlar, fakirin fukaranın ağzındaki lokmayı alır sen onlara verirsin dedik defalarca.

Hatta çok sık kullandığım bir deyim var, '83 milyonu Londra'daki bir avuç tefeciye teslim ettiniz' diye. Evet, geldiğimiz nokta odur. 83 milyon Londra'daki bir avuç tefeciye çalışıyor. O noktaya getirdiler. Ne diyordu. 'Borç alan emir alır.' Aynen öyle, borç alan emir almaya başladı. Düyun-ı Umumiye de öyleydi. Osmanlı'nın batışında da gördük biz bunu."

"Temiz siyaset" vurgusu

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Siyaseti kirlilikten arındıralım, siyaset temiz insanların, düzgün insanların işi olsun. Siyaset gerçekten topluma adanmışlık ilkesini benimseyen insanların alanı olsun." dediklerini ve Siyasi Ahlak Kanunu çıkarmayı teklif ettiklerini ancak iktidarın bunu kabul etmediğini söyledi.

Vatandaşların Türkiye Büyük Millet Meclisine güveninin yüzde 1,2 olduğunu ve bu durumun çok acı bir tablo olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bu Meclis hani gazi meclisti, Kurtuluş Savaşı'nı yöneten meclisti, bu Meclis 'Egemenlik bilakayduşart milletindir' diyen meclisti, cumhuriyeti kuran meclisti. Nasıl oldu da vatandaşın gözünde yüzde 1,2 itibarı olan bir kuruma dönüştü. Sorumlusu kim? Eğer rüşvet alan adamı milletvekili yaparsan, para karşılığı iş takipçiliği yapanı milletvekili yaparsan, parlamentoya getirirsen, bakan yaparsan, yolsuzluklar alıp başını gider ve sesini çıkarmazsan, bu Meclis bu konuma gelir." şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, devletin liyakatla yönetilmediğini, işin ehline verilmesi gerektiğini belirterek, "Senin dünya görüşünü paylaşan çok sayıda, gerçekten konunun uzmanı bir sürü insanımız var. Yurt dışında doktora yapmış, master yapmış Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden mezun olmuş çok kişi var. Neden bunları devletin kadrolarında alıp yetiştirmiyorsun?" diye sordu.

Dış politikada bir iflasla karşı karşıya kalındığını, Dışişleri Bakanlığının devre dışı olduğunu, kimsenin Dışişleri Bakanlığından bürokratların görüşünü almak gibi bir düşüncesi bulunmadığını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Büyükelçi olmak kolay mı, genel müdür, üniversitede akademisyen olmak kolay mı? Bütün bunları attılar bir tarafa, dolayısıyla, damattan Hazine Bakanı, rüşvetçiden, iş takipçilerinden büyükelçi yaptılar. Yanlış bunlar. Bir Kızılay yöneticisi eleştiriyor, 'Güreşçiden banka yönetim kurulu üyesi olmaz' diyor, kendisi de AK Parti'li, hemen AK Parti'den atıyorlar. Şimdi ben AK Parti'ye oy veren vatandaşlara seslenmeyecek miyim? Bu yapılanın haksızlık olduğunu o görüyor, dillendiriyor ama partiden atılıyor. O zaman orası iş takipçiliği karşılığında rüşvet alanların yuvası mı oluyor acaba. Öyle bakmak lazım. Dürüst insanların, ahlaklı, insanların dışlandığı bir parti niteliğine mi geldi orası?"

"3,5 milyon insan günde 39 lirayla geçinmek zorunda"

Kemal Kılıçdaroğlu, bir salgın süreci yaşandığını, bununla ilgili eleştiri getirmediklerini, her toplantıda "bu süreçten nasıl çıkılır, neler yapılması gerekir" madde madde bunu saydıklarını ancak büyük bir kısmının yapılmadığını belirtti.

İş yeri kapananlara kısa çalışma ödeneği verildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Kişi çalışırken ayda 10 bin lira alıyor. 'Sana 1168 vereceğiz...' Asgari ücret alıyor diyelim, 'Hayır asgari ücret de vermeyeceğiz sana 1168 lira yani günde 39 lira vereceğiz.' 3-3,5 milyon insan şu anda günde 39 lirayla geçinmek zorunda. Şimdi ben 83 milyona seslenmek istiyorum, çoluk çocuk dahil, vicdanı olan herkese seslenmek istiyorum. Günde 39 lirayla kim, hangi aile geçinebilir? Verdikleri para da işçinin kendi parası, işsizlik sigortası. Kardeşim yapıyorsan bari, asgari ücret ver." ifadesini kullandı.

Bugün 18 yılın sonunda Türkiye'nin Lale Devri'ni yaşayanlar ile ekmek mücadelesi verenler olmak üzere iki katmanlı bir toplum haline geldiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Lale Devri'ni yaşayanlar belli, para pulla onların ilgisi yok, cepleri dolar, her şeyleri var, yedi sülalelerine yetecek kadar siyasetten mal varlığı da edindiler. Bunların hiçbir derdi yok, işsizlik, yoksulluk diye bir dertleri hiç yok. Ekmek kavgasında olanların derdi var. Lale Devri'ni yaşayanlar, sömürü düzeninden, alın terini sömürerek hayatlarını sürdürüyorlar. Öbürleri, alın teri döküyorlar, akşam evime ekmek götürebilir miyim diye. Günde 39 liraya mahkum olan insan, iş de bulamıyor, çalışamıyor da. Çünkü çalıştığı zaman, işinden ayrıldığı fabrikadan kıdem tazminatı alamayacak. Eşi, çocuğu veya kendi hastalandığı zaman doktor da bakmayacak ona. Senin sigorta primin yatmamış diyecek. O kadar derin bir krizin içinde ki toplum, toplum bunun ne kadar farkında bilmiyorum."

"Cumhuriyetin 100'üncü yılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız"

Kılıçdaroğlu, CHP'nin sıradan bir parti olmadığını, güçlü tarihi kökleri bulunan Kuvayımilliye geleneğine sahip kendi ülkesi ve insanının üstüne titreyen bir gelenekten geldiklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, "Sayın Erdoğan, hala bu milleti seviyorsan, bu milletin perişan olmasını istemiyorsan ilk yapacağın iş o sosyete damadın görevine son vermektir. Bu kadar. Onu savunmaya kalkma, zaten berabersiniz ben onu gayet iyi biliyorum. Suçu onun üzerine yıkıyorsun bazen, bazen de savunuyorsun. Bu sosyete damadın ekonomiden anladığı falan yok, bunun bir eli yağda bir eli balda. Dolayısıyla bunun görevden alınması toplumu rahatlatacak. Senin parti tabanını da AK Parti'lileri de rahatlatacak." ifadelerini kullandı.

2'nci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi

CHP'nin 37'inci Olağan Kurultayı'nda kabul edilen 2'nci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'nin ayrı bir önemi bulunduğunu, Türkiye'nin yeniden inşa edilme ve halkçılık ilkesinin gereği olarak demokrasi ile cumhuriyetin taçlandırılma beyannamesi olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, beyannamenin dağıtımının başlayacağını bildirdi.

Kılıçdaroğlu, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

"Cumhuriyetin 100'üncü yılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Bu bizim sözümüzdür, sizin sözünüzdür, hepimizin sözüdür. Bunu yapacağız. Biz bu hedefe kilitlenirken bizi engellemek isteyeceklerdir. Onların görevi bu zaten. Hiç önemi yok. Bizi hapisle tehdit edecekler, milletvekillerimizi bazen hapse atacaklar. Atmazsalarsa namerttirler. Bizi linç girişimleriyle korkutmak isteyecekler. Linç girişimi de 3 kez, 5 kez, 100 kez bulunmazsanız namertsiniz. Hepsiyle mücadele edeceğiz. 4 koldan üstümüze gelecekler. İsterse 4 kol değil, 400 koldan gelsinler, mücadele edeceğiz. Engellemek için her türlü iftirayı atacaklar, bütün kutsal değerlerimizi kendi özel çıkarları için istismar edecekler."

Cumhuriyet Halk Partisinin bu ülkenin sarsılmaz sigortası olduğuna işaret eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Çünkü biz çiftçiyiz, köylüyüz, işçiyiz, emekliyiz, sanayiciyiz, eve hizmet götüren kuryeyiz, apartman görevlisiyiz, sağlık çalışanlarıyız, devlet memuruyuz, biz halkız, halktan ve haktan yanayız. Bizi başka bir partiyle kıyaslamazsınlar. Çünkü biz tepeden tırnağa Kuvayımilliyeciyiz. Biz siyaseti halka adanmışlık üzerine yaparız. Bize göre ne ezen ne ezilen, insanca, hakça bir düzeni bu ülke getirinceye kadar mücadele eden bir siyasi partiyiz. Ahlaklı bir siyasi partiyiz. Dolayısıyla Türkiye coğrafyasına dağılıp, bunları anlatma görevimiz var. Bu parti meclisinin böyle bir sorumluluğu var. Bireysel çıkarlar, bireysel hesaplar bu sistemin tamamen dışında olmak zorundadır.

İster sıradan üyesi ol, istersen genel başkanı ol, memleket bu haldeyken başka bir şey sorulamaz. Her birimizin tek tek Türkiye coğrafyasında çalışması lazım. Anlatacağız, halka umut vereceğiz. Bütün bu sorunları aşarız. Fazla değil 18 yılda memleketi bu hale getirdiler, 5 yılda Türkiye'yi bu bölgenin yıldızı yapacağız. Bunu büyük bir azim ve kararlılıkla dile getireceğiz 5 yılda. Çünkü biz, siyaseti halk için yapıyoruz, herkes için yapıyoruz."

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :