Karanlığa mum yakan adam: Mustafa Miyasoğlu vefatının 7'nci yılında anılıyor

Karanlığa mum yakan adam: Mustafa Miyasoğlu vefatının 7'nci yılında anılıyor

Türk edebiyatının önemli isimlerinden 'karanlığa mum yakan adam' olarak anılan Miyasoğlu, yaşamı boyunca şiirin yanında deneme, hikaye, tiyatro ve roman türlerinde birçok esere imza attı

İstanbul'da 7 yıl önce vefat eden şair, yazar ve fikir adamı Mustafa Miyasoğlu, arkasında şiir, deneme, hikaye, tiyatro ve roman türlerinde birçok eser bıraktı.

Edebiyat dünyasında, "Karanlığa mum yakan adam" olarak anılan Miyasoğlu, 14 Ağustos 1946'da Kayseri'de dünyaya geldi. Miyasoğlu, ilk öğrenimini Kayseri M. Karamancı İlkokulunda tamamladı. İlkokul yıllarında tifoya yakalanan yazar, bir röportajında nekahet döneminde hayatının değiştiğini aktararak, "Bu zamanı ders kitapları ile okul dergilerini okumakla geçirdim. Eflatun Cem Güney'in çocuklar için yazdıklarını okurken karın yağışını seyrederken ben de kelimelerden bir dünya kurmayı öğrendiğimi sanıyorum." ifadelerini kullandı.

Miyasoğlu, Kayseri Anatamir Fabrikası'nda açılan Orta Sanat Okulunda usta tiyatrocu Hasan Nail Canat ve Bekir Oğuzbaşaran ile okudu, ardından Kayseri Akşam Lisesini bitirdi.

- İlk şiiri Kayseri'de Filiz dergisinde yayımlandı

Yazmaya 1966'da başlayan Miyasoğlu'nun, ilk şiiri Kayseri'de Filiz dergisinde okuyucuyla buluştu.

Mustafa Miyasoğlu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden 1973'te mezun oldu. Usta kalemin "Umut Suları" adlı oyunu, aynı yıl Milli Türk Talebe Birliği Tiyatrosu'nda sahnelendi.

Milli Gençlik, Yeni Sanat ve Sedir dergilerinin yönetiminde yer alan Miyasoğlu'nun yazıları, Milli Gençlik, Tohum, Hisar, Mavera, Edebiyat, Türk Edebiyatı, Yeni Sanat, Sedir, Yedi İklim, Umran, Sarmaşık, Kültür ve Berceste dergilerinde yayımlandı.

Miyasoğlu, "Kaybolmuş Günler" adlı romanıyla 1975'te Türkiye Milli Kültür Vakfı Armağanı'na layık görülürken, "Dönemeç" romanıyla 1980'de, "Bir Aşk Serüveni" ile de 1995'te Türkiye Yazarlar Birliği'nin "Yılın Romancısı" ödülünü kazandı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Repertuvar Kurulu'nda 1996-1998'de görev alan Miyasoğlu'nun Ahmet Midhat Efendi'nin "Daniş Çelebi ve Sümbül" eserinden uyarladığı "Çengi" adlı oyunu 1999'da Şehir Tiyatrolarında sahnelendi. Oyun İstanbul Şehir Tiyatroları tarafından 2003'te Naşit Özcan yönetiminde yeniden izleyiciyle buluştu.

Başarılı edebiyatçı, 1974-1985 yıllarında İzmit ve İstanbul’da edebiyat öğretmeni, 1985-1998 arasında Mimar Sinan Üniversitesinde, 1988-1992 yıllarında ise Pakistan’da İslamabad Modern Diller Milli Enstitüsünde Türkçe okutmanı olarak görev yaptı.

Suffe Yayınları'nı 1982'de kuran Miyasoğlu, 1988'e kadar Suffe Kültür Yıllığını yayımladı.

Çeşitli şiir ve hikayeleri İngilizce, Arapça ve Urduca'ya çevrilen Miyasoğlu'nun, Milli Kültür Vakfı özel armağanını kazanan ''Hicret Destanı'' şiiri, Mısırlı akademisyen Prof. Dr. Muhammed Harb tarafından Arapça'ya çevrildi.

- Eserleri, Samsun, Ankara ve Kahire üniversitelerinde tez konusu oldu

Usta kalem, ilk şiirlerinde, yalnızlık, korku, imkansız aşk, şehir kültürüne yansıyan sosyal değişim ve tarih özlemini dile getirdi, hikaye ve romanlarında, toplumda kuşak çatışmaları, milli kimlik arayışları, Anadolu insanının büyük şehirde tutunma çabası gibi konuları ele aldı. Miyasoğlu ayrıca, milli edebiyat geleneğinin motifleriyle çağdaş insanın iç dünyasındaki kırılmaları ve bunların doğurduğu hüzünleri yazılarında işledi.

Uzun yıllar Milli gazetenin kültür sanat sayfasında, "Kültür Sohbeti" başlıklı yazılar da yazan Miyasoğlu, kaleme aldığı bazı yazılarında "Semih Güngör" takma adını kullandı.

Miyasoğlu'nun eserlerine ilişkin Samsun, Ankara ve Kahire üniversitelerinde tezler hazırlandı.

- "İşini iyi yapan kendi şarkısını söyler"

Mümbit bir yazar olan Miyasoğlu, yaptığı bir açıklamada, yazarlığın tarifini "Toplumunun manevi ve kültürel değerlerini yüceltmek gibi bir misyonu benimsemiş sanatçının toplumuna ve okuyucusuna vereceği mesaj, onun işini olabildiğine ciddiye alarak hariçten gazele kulak vermesini mümkün kılmaz. O zaten 24 saat işinin başındadır ve kimse ona sözde tavsiyelerle yol gösteremez. O ne yapacağını iyi öğrenmiştir, bilir. O yüzden bir yerde şöyle demiştim: İşini iyi yapan kendi şarkısını söyler." sözleriyle ifade etmişti.

Eşi Nilüfer Miyasoğlu ile evliliğinden Mehmet, Emre ve Eren adlı çocukları bulunan yazar, 1 Ağustos 2013'te 67 yaşındayken beyin tümörü nedeniyle İstanbul'da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti ve Eyüp’teki Bahariye Kabristanı’na defnedildi.

- Eserleri

Mustafa Miyasoğlu, şiir dalında "Rüya Çağrısı", "Devran", "Hicret Destanı", "Şiirler", "Bir Gülü Andıkça", "Kalbimin Coğrafyası", hikaye dalında "Geçmiş Zaman Aynası", "Devrim Otomobili", roman dalında "Kaybolmuş Günler", "Dönemeç", "Güzel Ölüm", "Bir Aşk Serüveni", "Yollar ve İzler", tiyatro oyunu dalında "Umut Suları", "Telefon", "Çengi", deneme dalında "Edebiyat Geleneği", "Devlet ve Zihniyet", "Muhacir", "Roman Düşüncesi ve Türk Romanı", "Kültür Hayatımız", "Edebiyat Sohbetleri" isimli eserleri okuyucuyla buluşturdu.

Usta edebiyatçı ayrıca söyleşi dalında "Sanat ve Edebiyat Konuşmaları", gezi dalında "Zügüdar - Babil'den Tac Mahal'e Gezi Notları", sadeleştirme dalında Ahmet Mithat Efendi'nin "Çengi", derleme dalında 5 cilt "Suffe Kültür Sanat Yıllığı", "Necip Fazıl Armağanı" ve "Gül Şiirleri Antolojisi", inceleme dalında ise "Dede Korkut Kitabı", "Necip Fazıl Kısakürek", "Asaf Halet Çelebi", "Ziya Osman Saba", "Haldun Taner" ve "Bir Gönül Medeniyeti" eserlerine imza attı.

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :