"İstanbul'dan İzler" sergisi açıldı

"İstanbul'dan İzler" sergisi açıldı

Küratör Şule Altıntaş:- "Bir yabancı için, harabenin de bir estetik görüntüsü var. İstanbul zaten tezat ve farklılıkların şehri. İyinin yanında kötü, kötünün yanında iyi olması bir zenginlik. Ben de sergide bunu göstermek istedim"- Sanatçı Demircan:- "Gen

İSTANBUL (AA) - Gama Art Gallery iş birliğinde açılan "İstanbul'dan İzler" sergisi, yerli ve yabancı 4 sanatçının, İstanbul’un farklı yönlerinden etkilenerek yaptığı çalışmaları bir araya getirdi.

42 Maslak Art SPACE Galleri'deki serginin küratörlüğünü üstlenen Şule Altıntaş, serginin Gama Art Gallery'de sanat mevsiminin son sergisi olduğunu söyledi.

Altıntaş, sergide bir sentez yapmak istediklerini dile getirerek, "Sergideki sanatçıların tarzları çok farklı olmasına rağmen yine de ortak bir kaygıları var. Kimisi mesela sosyolojik yönden bakıyor eserlerinde. Kimisinin detay kaygısı, kimisinin kuş bakışı yaklaşımı görülüyor. Odak noktası olarak ise İstanbul sevgisi var." dedi.

Türk sanatçıların eserlerinde yansıtmadığı ya da konu olarak kullanmadığı yer ve detayların yabancıların çok ilgisini çektiğini kaydeden Altıntaş, "İstanbul'da bize kötü görünen yerler, yabancı sanatçılara ilginç gelebiliyor. Mesela Dominique Barreau, Eyüp'te bir harabeyi resmetmiş. Bir yabancı için, harabenin de bir estetik görüntüsü var. İstanbul zaten tezat ve farklılıkların şehri. İyinin yanında kötü, kötünün yanında iyi olması bir zenginlik. Ben de sergide bunu göstermek istedim." dedi.

Şule Altıntaş, sergide eserleri bulunan Dominique Barreau ile Eric Peyret'in Fransa'da küçük bir yerleşim bölgesinde yaşadığına işaret ederek, şu bilgileri verdi:

"Aslında ufak yerlerde yaşadıkları için, mega kentler acayip heyecanlandırıyor ikisini de. Bu yüzden her iki sanatçının da sergilerinde İstanbul ve New York gibi büyük şehirler var. Dominique, Fransa'da ödülleri olan önemli bir sanatçı. Uzun süredir çalışan ve çok üretken bir sanatçı. Eric de öyle. Onların bakış açıları biraz farklı. Buraya geldiklerinde ikisi de İstanbul'dan çok etkilendiler. Hatta 3-4 defa gelip gittiler. Bu resimler bir defa geldikleri bir yolculuğun sonucu değil. Burada uzun süre kaldılar ve kültürel açıdan içselleştirdiler. Eric'in biraz farklı, kendine has bir tarzı var. Resimleri, ilk bakışta fotoğraf gibi gelebilir. Yakından bakıldığında ise boyutlarla oynadığı gözlenebilir."

Sergide 22 eserin yer aldığını sözlerine ekleyen Altıntaş, serginin bütününde İstanbul'u yansıtmak istediklerini dile getirdi.

- "İstanbul'un karmaşasını renklerle ve ağlarla anlatıyorum"

Genç sanatçı Esra Meral Demircan da son dönemde yaptığı çalışmalarda İstanbul üzerine bir seri oluşturduğunu aktardı.

Eserlerinde özellikle İstanbul'un karmaşasını ele aldığını vurgulayan Demircan, "Bunu renklerle ve ağlarla anlatıyorum. Ağlar, bir yandan aitliği anlattığı gibi bir yandan da İstanbul'da içinden çıkılmaz karmaşık durumları ifade ediyor. Genelde resimlerimde zıt renkleri kullandım bunu anlatmak için. Çünkü İstanbul'da her şey var. Alt seviyeden üst seviyeye kadar bütün insanların barındığı Beyoğlu'nu özellikle kullandım. Kırmızı ve yeşilin zıtlığına yer verdim." diye konuştu.

Demircan, Beyoğlu'nun yanı sıra, Galata, Ortaköy ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü de işlediğini ifade ederek, "Temelde kara kalem, desen çalışması şeklinde çalışıp, daha sonra bunu kompozisyon olarak soyutladım. Sergide 8 eserim var. Her eseri yapma süresi boyutlarına göre değişiyor tabii. Hepsini tamamlamam yaklaşık 5-6 ay sürdü." dedi.

- "İğne keçe tekniğini kullandım"

Sanatçı Murat İrtem ise sergiye 3 eseriyle katıldığını kaydederek, eserlerinde özellikle kentsel dönüşümü ele aldığının altını çizdi.

Şehir hayatı nedeniyle insanların bakış açılarının değiştiğine dikkati çeken İrtem, şöyle devam etti:

"Artık kentin yukarıya doğru gelişmesi dolayısıyla bakış açılarımız yukarı ya da aşağı doğru olmaya başladı. Resimlerde yukarıda çalışanlar var. Hepsi mühendis, çoluk çocuk sahibi insanlar ama bir ofiste oturup mühendislik yapmak yerine yukarılarda çalışıyor. Kentin içinde bütün değişimi yapan, orada çalışan yeni işçi takımı. Bu binaların arasında gezerken herkes binaların güzelliğine bakıyor fakat cam silen ya da vida sıkan bu arkadaştan kimsenin haberi yok. Eserlerimde bu kişilerin özelinde kendimi ele aldım. Biraz kentteki sıkışıklığı da vermeye çalıştım."

İrtem, eserlerinde keçe tekniği kullandığını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu iğne keçe yöntemidir. Özel bir çalışmadır. 2 metrelik bir iş 5 ay kadar sürüyor. İğneyle kuyu kazıyoruz esasında. Görsel bellek oluşturması açısından da bunu kullanıyorum. Ben aslında kağıt da kullanırdım. Atık malzemeyi de değerlendirirdim. Malzemeyle uğraşırken, Anadolu'da da çok kullanılan keçeyle karşılaştım ve bunun peşinden gittim. Çok hoşuma gitti çünkü doğal bir malzeme. İnsanın enerjisini dengeliyor. Anadolu'yu dolaştım. Kırgızistan'a gittim tekniği geliştirmek için. Geleneksel bir malzemeyle, çağdaş bir form yaratma amacıyla keçeyi kullandım."

Sergi, 15 Ağustos’a kadar ziyaret edilebilecek.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :