İsmini Altın Harflerle Yazdıranlar

Türkiye'de bir hastalık vardır:  İnsanları çok kolay kategorize ederek gruplara ayırmak.. Ve kendi düşüncesinden, kendi partisinden, kendi cemaatinden, kendi köyünden, kendi kasabasından olmayan kim olursa olsun, ne kadar güzel işler yapar yapsın, onun için hiç önemi ve ehemmiyeti yoktur. Bu hastalık tüm ülkeyi kuşatmış durumdadır. Bu olayı gözü kör muhalefet olarak tarif edebiliriz.  Yapılan şeyin ülkesi için, bölgenin geleceği için, toplum için fayda sağlaması, yararlı olması hiç önemli değil. Bu hastalık şimdiye kadar insanımıza çok şeyler kaybettirmiş ve kaybettirmeye de devam etmektedir. Bu meyanda biz Anadolu insanı olarak bu tedavisi zor olan hastalıkları aşamazsak, daha çok çekeceğimiz var demektir.                                                                                                                             Bu girişten sonra bu haftaki yazımda sizlere Seydişehir için gurur kaynağı, bir övünç meselesi olan bir insan hakkında, bir büyüğümüz hakkında birkaç kelam etmeye çalışacağım.

Aslında hepimizin yakinen tanıyıp da ne yaptığı hakkında çok az şey bildiği bu insan Seydişehir’in geleceğine şimdiden adını altın harflerle yazdırmış durumdadır. Seydişehirli yeni nesiller, bir zaman gelecek “Seydişehir’de o devirde yaşayan sadece bu insan mı varmış?” diyecekler. Size sorarım, çok değil, 40 ile 50 yıl geriye gittiğimizde kimleri hatırlarsınız desem, bana bildiklerini sayınız desem,  üç beş kişiyi geçmez: Mahmut Esat, İsmet Şen   Enisşanlıoğlu, Nevzat Akbaş... Başka hatırlanan var mı? O zaman Seydişehir’de yaşayan zenginler yok muydu? Pekâlâ kimdi onlar? Seydişehir için ne yapmışlar? Hatırlayan var mı? İşte öyle bir şey.

Yıllar sonra Seydişehirliler’in hatırlayacağı kişiler kim? Hangi partiden olduğu, ne kadar zengin olduğu değil önemli olan, Seydişehir’e ne yaptığı, eserleri, toplumun faydasına sunduğu hizmetler. Hatırlanacak olan bunlar. Var mı başkası?

Bu yüzden diyorum ki son yıllarda, “Gelecekte hatırlanacak hizmetleri yapan kim var?” denirse, hatırlanacak tek kişi vardır: Tevfik Tatlı. Değerli insan, değerli büyüğümüz, ilerlemiş yaşına rağmen hala yaptıkları ve yapmak istedikleriyle Seydişehir’de yaşayan her insana gurur veriyor. Son yıllarda yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, çarşının göbeğine o kocaman binayı inşa edip Seydişehir’in hizmetine sunduktan sonra aynı hızla aynı çalışma azmiyle, yılmadan, yorulmadan Yeni Garaj’ın yanındaki Alış veriş merkezi, düğün salonu ve kafeteryadan oluşan katları önümüzdeki günlerde ihaleye çıkaracak ve kısa zamanda hizmete açacak. Arsanın diğer bölümlerine proje tamamlanarak tıp merkezi, huzur evi, aş evi, öğrenci yurdu, misafirhaneden oluşan sosyal içerikli dev tesis inşaatına baharla başlanarak Seydişehir’in hizmetine sunulacak.  Bu çalışma ve bu eserler, Seydişehir için bir övünç kaynağıdır, bir kazanımdır.   Kim olursa olsun, partisi pırtısı, görüşü ne olursa olsun, bu değerlerimize sahip çıkmalıyız. Bunlar bizim değerlerimiz. Bunlar Seydişehir’in değerleridir. Bunlar Türkiye’nin değerleridir. Bu çağda bu değerler kolay kazanılmıyor. Bu yüzden diyorum ki biz sahip çıkamasak bile Tevfik Tatlı, Seydişehir tarihine ismini şimdiden altın harflerle yazdırmıştır.     

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.