İnce Minare'nin minaresini kim yıktı?

İnce Minare'nin minaresini kim yıktı?

Fahreddin Altay, kaldığı evin Alaaddin manzarasını gölgelediği gerekçesiyle İnce Minareyi yıktırmıştı. 1905 yılında çekilen fotoğraf efsaneyi yalanlıyor.

Anadolu Selçuklu Şehirleri Mimarlığı ve Uygarlığı Sempozyumu’nun açılışında bazı protokol üyelerinin yaptığı konuşmalarda da İnce Minareli Medrese’nin minaresinin dönemin II. Ordu Komutanı Fahreddin Altay’ın bu minareyi yıktırdığını iddia etmişlerdi.

 

İddialara göre Konya’da İkinci Ordu Komutanı olarak bulunduğu sırada çevre düzenlemesi adı altında pek çok ata yâdigârı tarihî eserle birlikte, oturduğu konaktan Alaaddin Tepesi’ni görmesini engellediği gerekçesiyle minareyi yıktırmıştı.

Prof. Dr. Osman Turan Selçuklular zamanında Türkiye Târihi adlı eserinin 689. sayfasında; “Selçuklularda büyüklerin ve pâdişahların cesetleri mumyalanarak gömüldüğü için sultanların da naaşları türbenin alt kısmında mumyalı olarak bir arada bulunmaktadır. Fakat ne yazık ki bir kumandan zamanında bu kısım açılmış ve bu cesetleri dağınık bir duruma getirilmiştir.” diyerek Selçuklu sultanlarının cesetlerinin yerinden alınarak dağıtıldığını bildirmektedir. İbrahim Hakkı Konyalı da Konya Tarihi adlı eserinin 584-585. sayfalarında Selçuklu sultanlarının cesetlerinin köpekler tarafından parçalandığını görgü şahidi Müzeler ve Kütüphâneler Umum Müfettişi Ahmed Tevhid Beyin ifadesine dayanarak anlatmıştır. Birçok türbe, cami ve mescidin bu dönemde yıkıldığı aynı eserde bildirilmiştir. Ancak Konyalı da İnce Minareli Medrese’nin minaresinin yıkılışı hakkında farklı bir bilgiye ulaşmak mümkündür.

KONYALI, MİNARENİN YIKILIŞINI NASIL ANLATIR?

İnce Minareli Medrese’nin 55 metreye ulaşan minaresinin nasıl yıkıldığırxnı ünlü Konyalı tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı şu sözlerle anlatır: “55 metre kadar tahmin edilen minarenin üst kısmı ve ikinci şerefesi 1901 yılı teşrini sanisinin yirmi yedinci Çarşamba günü üstüne düşen iki yıldırımla yıkılmıştır. Minarenin alt kapısı kuzeye, şerefe kapıları batıya açılır. Daha evvel çekilen fotoğrafına göre tuğla yüzler birinci şerefeden sonra daha sertleşir ve ikinci şerefeye kadar yükselirdi. bu şerefenin altındaki istalaktitler muhteşemdi. (…) Yıldırımda arkasındaki mescidin tek sağır kubbesi de sakatlanmıştı. Tamir olması mümkün olan mescid 1929’da bir tecavüze uğrayarak tamamen yıkılmıştır.”

FOTOĞRAFLAR DA ŞEHİR EFSANESİNİ YALANLIYOR

İngiliz Misyoner Gertrude Bell’in Konya’ya geldiği 1905 yılında çektiği İnce Minareli Medrese fotoğrafları da Fahreddin Altay hakkında anlatılagelen ve protokol üyelerinin resmi konuşmalarında bile tekrarlamaktan çekinmedikleri o şehir efsanesini yalanlıyor.

Bell’in çektiği fotoğraflarda düşen yıldırımlar sebebiyle tahrip olan şerefenin taraçasından kalan parçalar açıkça belli. Ayrıca fotoğraflarda İnce Minareli Medrese’nin girişinin önünün çukur olduğu görülüyor. Toprak zeminden 4-5 basamak çıkılarak medreseye ulaşılıyor. Ayrıca, medrese civarındaki hiçbir binanın medresenin ihtişamını gölgelemediği dikkat çekiyor.

 

İNCE MİNARELİ MEDRESE

İnce Minareli Medrese, Konya İli, Selçuklu İlçesi'nde, Alaeddin Tepesi'nin batısındadır. Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus Devrinde Vezir Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından, hadis ilmi öğretilmek üzere 663 H.(1264 M.) yılında inşa ettirilmiştir. Yapının mimarı Keluk bin Abdullah'tır (Kölük bin Abdullah).

Darü-l Hadis Selçuklu Devrinin avlusu kapalı medreseleri grubundadır. Tek eyvanlıdır. Doğusunda yer alan taçkapı, Selçuklu Devri taş işçiliğinin en güzel örnekleri arasındadır.

 

Giriş kemerinin iki tarafında yer alan üçer küçük sütun ve kemer kavsarası bitkisel ve geometrik motiflerle süslüdür.

Taçkapı’dan çapraz tonozlu mekâna geçilmektedir. Cepheden bakıldığında fark edilemeyen bu mekân, binanın esas eyvanı için simetri teşkil etmektedir. Bu mekânın yan duvarlarındaki iki adet niş mimariye estetik kazandırmıştır.

Çapraz tonozlu giriş bölümünden divanhaneye girilir. Ortasında havuzu bulunan üzeri kubbeli, kare planlı avlunun güney ve kuzeyinde beşik tonozlu dikdörtgen planlı öğrenci hücreleri bulunmaktadır. Kubbeye geçiş pandantiflerle sağlanmıştır. Kubbe kasnağında kûfi yazı ile "El-Mülkü-Lillah" "Ayet'el Kürsi" yazılıdır. Yapı ışığını, mazgal ve dikdörtgen pencereler ile kubbede yer alan fenerden sağlamaktadır.

 

Girişin karşısında avludan üç basamakla çıkılan basık tonozlu eyvan yer almaktadır. Eyvanın iki yanında kare planlı, kubbeli birer dershane odası vardır.

Anıtsal yapının ön cephesi kesme taştandır ve yan duvarlarının dış cepheleri moloz taştan yapılmıştır. İç mekânlarda tuğla hem statik, hem de dekoratif amaçlı kullanılmıştır.

 

Kuzeyinde yer alan mescitten bugün yalnız tuğla örgülü mihrabı kalmıştır. Yapıya adını veren minarenin kaide kısmı muntazam kesme taş kaplamalıdır. Beden kısmı tamamen tuğla örgülüdür. Bugün mevcut gövdesi sekiz köşeli olup, çeşitli formda bombeler halindedir. Minare turkuvaz renginde, beyaz hamurlu tuğlalarla örülmüştür. Minarenin orijinali iki şerefeli iken, 1901 yılında düşen yıldırım, iki şerefeden birini tahrip etmiştir.

İnce Minareli Medrese XIX. yüzyılın sonuna kadar faaliyetini sürdürmüştür. 1876-1899 yıllarında tamir edildiği bilinmektedir. Cumhuriyet Devrinde 1936 yılında başlayan çeşitli onarım çalışmalarından sonra, 1956 yılında Taş ve Ahşap Eserler Müzesi olarak hizmete açılmıştır.

 

Müzede Selçuklu ve Karamanoğlu Devrine ait taş ve mermer üzerine oyma tekniği ile yazılmış inşa ve tamir kitabeleri, Konya Kalesi'ne ait yüksek kabartma rölyefler, çeşitli ahşap malzemeye oyma tekniği ile yapılmış geometrik ve bitkisel motiflerle bezenmiş kapı ve pencere kanatları, ahşap tavan göbeği örnekleri ve mermer üzerine işlenmiş mezar şahidesi ve sandukalar teşhir edilmektedir. Başkenti Konya olan Selçukluların sembolü çift başlı kartal ve kanatlı melek figürlerinin en güzel örnekleri de bu müzede sergilenmektedir.

Murat Güzel-Memleket