İnançsız ve ezik Galatasaray

İnançsız ve ezik Galatasaray

Sahada "Cim-bomlar" yerine "Cin-conlar takımı vardı.

Fatih Altaylı, dün akşam oynanan ezeli derbiyi 3-1'lik net bir skorla geçen Fenerbahçe'yi tebrik ederken Galatasaray'ı da yerden yere vurdu. Bugünkü köşesinde derbiyi analiz eden ünlü gazeteci, sarı-kırmızılı oyuncuları inançsız ve ezik olarak tanımladı. Altaylı, ''Sahada Sarı-kırmızı giymişlerdi ama asla Galatasaraylı değillerdi'' dedi.

İlk yarım saatte 5, İlk yarıda benim yıllardır umutla beklediğim 7 olabilirdi ama Fenerbahçe lehine.
Fenerbahçeliler bizi kızdırmak için "Cim-bomlar" yerine "Cin-conlar diyorlar ya Galatasaray dün tam bir "Cin-conlar" takımıydı. İnançsız, ezik, kazanmayı tahayyül bile etmeyen bir takım vardı sahada Sarı-kırmızı giymişlerdi ama asla Galatasaraylı değillerdi.

AYIP OLMASIN BARİ
İlk yanm saat boyunca üst üste iki pas dahi yapamadı sarı-kırmızı giymiş olan takım.
Sonra birkaç kez rakip kaleye gitmeye kalkıştılar ama gol atmak için değil yasak savma kabilinden.

Fenerbahçeli oyuncular da "Ayıp olacak. Bırakalım da biraz gelsinler" der gibi izin verdi bu cılız atağımsı hareketlere. Aynen Trabzonspor maçında olduğu gibi sorumluluk almak isteyen San-Kırmızılı oyuncu yoktu. Yine biraz Ayhan topu dağıtmaya çalıştı. Pek az olarak da Arda.

KEİTA'YA ATILAN ŞİŞEYE SARI KART GÖKHAN GÖNÜL'E DEVAM
Galatasaray'da ilk yarının futbol oynamaya çalışan iki adamı Keita ve Elano'ydu. Herhalde onlar da
Fenerbahçe'nin 'şanını' bilmediklerinden olsa gerek. Zaten Keita suratına yediği pet şişeyle Fenerbahçe'yle oynamanın ne demek olduğunu öğrendi ve haklı şikayetinde bir de sarı kart görünce o da diğerleri gibi pustu kaldı. Keita'ya sarı kart göstermekte bir beis görmeyen Bünyamin Gezer, Gökhan Gönül'ün Elano'nun boğazına sarılmasını görmedi. Hele hele itirazlara karşı acımasızlığıyla tanınan aynı hakemin Emre'nin üzerine yürümesine sessiz kalması hayli ilginçti. Herhalde Emre ile saha dışı bir yerlerden yakınlığı olsa gerek diye düşündük.

EN BERBATI MUSTAFA SARP'TI
İkinci yarıya Galatasaray biraz daha "Yahu biz de takımız" düşüncesiyle başladı ama Leo Franco buna pek izin vermedi. Bütün geri pasları pozisyon olacak şekilde rakibe teslim eden Leo Franco sayesinde oluşan penaltıdan ikinci golü yedi Galatasaray. Sonra Galatasaray'ın golü geldi ve oyun biraz dengelendi.

Fakat Galatasaraylı oyuncular sorumluluktan sürekli kaçtı. Kaleye vuran, golü atmak isteyen yoktu.
Fenerbahçe'de bütün oyuncular sorumluluk almak isterken Galatasaray'da herkes bundan kaçındı.

Galatasaray'ın en berbat oyuncusu ise Mustafa Sarp'tı. Hiçbir olumlu iş yapmadı. Pas vermektense hiç beceremediği işi, topla oynamayı seçtikçe, Galatasaray'ın az sayıdaki atağını da öldürdü. Paslarını hep geç verdi, daha doğrusu veremedi. Yine do ikinci yarı Sarı-Kırmızılı takım ilk yanya oranla daha iyiydi.

Ama bu 'iyilik' kazanmaya yetecek düzeyde değildi.

RİJKAARD YANLIŞ TERCİHLER YAPTI
Kulübedeki adam yani Rijkaard ise yine hep yanlış, tercihler yaptı. Elano yerine Arda'yı çn sonra Elano'yu da çıkarıp Aydın'ı aldı. Ne düşündü bilmek mümkün değil ama bir şey düşündüğünü de zannetmiyorum.

Öylesine yaptı işte. Aydın da 87. dakikada şahane bir pozisyonu auta atarak hocasının hakkını verdi.
Birkaç gün önce bin "Bir şeyi çok istersen olur" deyince bir Galatasaraylı "25 milyon Galatasaraylı Fenerbahçe'yi yenmek istiyor, olmuyor" cevabım vermiş ama ağzının payını şöyle almıştı: "Demek ki Fenerbahçeliler daha çok İstiyor.

ODUNLU Bİ ADAM GETİRSEN O DA MAÇ YÖNETİRDİ
Maçın sonucunu da bu istek tayin etti. Galatasaraylılar 'az farklı bir mağlubiyet' istediler.
Fenerbahçe ise hak etti ve kazandı. En kötü oyuncusu bile Galatasaray'ın en iyi oyuncusundan daha iyiydi.

Galatasaray'ın hak ettiği, yenilgiydi. O da onu aldı. Maçta hak etmeyen biri vardı.
Hakem Bünyamin Gezer. Bütün tercihlerini Fenerbahçe lehine kullanırken, sadece kartlarda Galatasaray’ı tercih etti. Sonucu doğrudan etkilememiş olmak iyi hakemlik midir bilmiyorum! Ama Bünyamin Gezer’in iyi hakem olduğunu zannetmiyorum. Sahaya odunla bir adam sokarsan o da maç yönetir.