İlim Yayma Vakfı Genel Kurulu

İlim Yayma Vakfı Genel Kurulu

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (3)- "Son günlerde Avrupa'da yaşananlar, ülkemizde ve davamıza karşı yürütülen mücadelenin yeni bir safhaya geçtiğini gösteriyor. Şimdiye kadar maşalarıyla silah verdikleri, sırtını sıvazladıkları terör örgütleriyle, bir dolara satı

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Son günlerde Avrupa'da yaşananlar, ülkemizde ve davamıza karşı yürütülen mücadelenin yeni bir safhaya geçtiğini gösteriyor. Şimdiye kadar maşalarıyla silah verdikleri, sırtını sıvazladıkları terör örgütleriyle, bir dolara satın aldıkları ajanlarıyla bizi sıkıştırmaya çalışanlar artık bizzat sahaya indiler. Kardeşlerim, maskeli balo sona erdi." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde İlim Yayma Vakfının genel kurulunda yaptığı konuşmada, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ilişkin olarak birilerinin, "Bu sistem parlamentoyu fesheden bir sistemdir", "Cumhurbaşkanına parlamentoyu fesih yetkisi veren bir sistemdir" dediğini kaydetti.

Erdoğan, "Bakıyorsun, sıfatı 'avukat'. Bunları anlamak mümkün değil. Dürüst ol. Böyle, internet sitelerinde dolaşmak suretiyle bu yalanları söylemeyin. Ana muhalefetin başındaki zatın, zaten yalancılığına alıştık da yani o 'Cumhurbaşkanı fesih yetkisi alıyor' gibi laflar ediyor da siz de aynı lafları etmeyin. Güya okumuşsunuz. Cumhurbaşkanının fesih yetkisi yok. Cumhurbaşkanının böyle bir süreç içinde eğer bir seçim yenilemesine veya bir erken seçime gitme talebi, arzusu olursa; bu ne demektir? Hem kendisinin seçimi yenilenecektir, aynı zamanda da parlamentonun seçimi yenilenecektir. Bu beraber olacak bir işlemdir." ifadelerini kullandı.

Yalan üstüne yalan söylendiğini ve bu yalanlardan bıktıklarını aktaran Erdoğan, "Çift dikiş gidiyorlar. Son günlerde Avrupa'da yaşananlar, ülkemizde ve davamıza karşı yürütülen mücadelenin yeni bir safhaya geçtiğini gösteriyor. Şimdiye kadar maşalarıyla silah verdikleri, sırtını sıvazladıkları terör örgütleriyle, bir dolara satın aldıkları ajanlarıyla bizi sıkıştırmaya çalışanlar artık bizzat sahaya indiler. Kardeşlerim, maskeli balo sona erdi. Öyle ki diplomasiyi bile bir kenara bıraktılar. Niyetlerini gizlemeye gerek duymuyor, güçlenen Türkiye'den duydukları rahatsızlığı artık saklamıyorlar. Ülkemizle milletimizle hatta tüm Müslümanlarla ilgili yıllardır içlerinde biriktirdikleri kini, nefreti, hıncı her gün televizyon ekranlarından, gazete manşetlerinden adeta kusuyorlar. Çünkü bunlar, 16 Nisan'ın içerideki taşeronlara havale edilmeyecek kadar önemli ve kritik bir gün olduğunun farkındalar. 16 Nisan'da sadece Türkiye'nin yönetim sisteminin değil, yıllardır istismar ettikleri, istedikleri gibi kullandıkları bir düzenin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu çok iyi biliyorlar." diye konuştu.

- "Gazi Mustafa Kemal'e hakaret ediyorsun"

İkide bir "tek adam" eleştirilerinin dillendirildiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"İkide bir, 'tek adam, tek adam'... O zaman Gazi Mustafa Kemal'e hakaret ediyorsun. Gazi Mustafa Kemal, İnönü ile anlaşabildi mi? Anlaşamadı. İstifasını istedi mi? İstedi. Daha sonra İnönü, cumhurbaşkanı oldu, o da bir başka tek adamdı. Aksini söyleyebilir misin? Çık bunu açıkla. O da yine başbakanıyla anlaşamadı. Arkadan Celal Bayar, aynı şekilde... Celal Bayar'dan sonra dönem bitti ve çok başlı diyelim veyahutta başbakanıyla, cumhurbaşkanıyla yeni bir süreç başladı. O süreç de işte bize kadar geldik ama dertli olanlara baktığımız zaman bakıyorsunuz merhum Demirel, bu konudan rahatsız, merhum Özal, bu konudan rahatsız, merhum Erbakan bu konudan rahatsız, Türkeş, bu konudan rahatsız, Muhsin Yazıcıoğlu bu konudan rahatsız... Hepsi rahatsız. Elimizde belgeleri, bilgileri her şey var. Niye? Bunu damdan düşen bilir, damdan düşmeyen bilmez. Kimse bize 'Amerika şöyle, Latin Amerika böyle' demesin. Biz Türk tipi bir cumhurbaşkanlığı sistemiyle geliyoruz. İlla biz onların aynısını yapmak zorunda değiliz. Bizim geleneklerimiz var, göreneklerimiz var. Biz bu geleneklerimizden de istifade etmek suretiyle üzerinde çalıştık, yerli ve milli bir sistem oluşturduk. Bizim başkanlık sistemimiz, ey ana muhalefet; tercüme bir sistem değildir, tamamen yerlidir, millidir."

- "Senin vatandaşın, 3 de yapar 5 de yapar"

Avrupa'ya yönelik eleştirilerine devam eden Erdoğan, "Demokrasi, toplantı özgürlüğü, fikir hürriyeti, kadın hakları, insan onuru gibi sözüm ona kutsallaştırdıkları ne kadar değer varsa hepsini de ayaklar altına almaktan çekinmiyorlar. Türkçe manşetlerle doğrudan açıkça Batı, 'hayır' kampanyası yapıyor. Elhamdülillah, Türkçe öğrenmeye başladılar. En büyük salonlarını, en merkezi medyalarını 'hayır' diyen teröristlere sonuna kadar açarken 'evet' sözcüğüne tahammül dahi edemiyorlar. Tıpkı 22 yıl önce Bosna'da, senelerce Afrika'da, Endonezya'da yaptıkları gibi şimdi de Hollanda'da bizi, sayımızı azaltmakla tehdit ediyorlar. Ben de Hollanda'daki kardeşlerime diyorum ki 'Bak ben Türkiye'de en az 3 çocuk diyordum, siz en az 5 yapın'... Tabii bundan da çok ciddi manada rahatsız olmuşlar. Senin vatandaşın, 3 de yapar 5 de yapar. Bütün mesele bunlara gerçekten şuurlu bir yaklaşım gösterildiği zaman bunlar hopluyorlar. Bunun için utanmasalar inanın yeniden gaz odalarını, toplama kamplarını gündeme getirecekler ama şimdilik ona cesaret edemiyorlar."

Erdoğan, Srebrenitsa'daki katliamı unutmayacaklarını vurgulayarak, "İşte bu zihniyet, bu Hollanda zihniyeti budur. Daha bunların başka gerisi de var." dedi.

- "Faşist deyince rahatsız oluyorlar"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eleştirilerini sürdürerek, şunları kaydetti:

"Onun için 'faşist' deyince rahatsız oluyorlar. 'Bu Nazi anlayışı' deyince rahatsız oluyorlar ve hemen Avrupa'da ortakları onlara sahip çıkıyor. Başta Merkel. O da ona sahip çıkıyor. Sen de şu anda Nazi uygulamasını yapıyorsun. Kime? Almanya'daki benim Türk kardeşlerime veya oraya giden bakan kardeşlerime, milletvekili kardeşlerime. Bize bunlar hep yalan söylediler. PKK terör örgütünün 4 bin 500 dosyasını eline verdik. 'Bu teröristler hakkında sizden neticeyi bekliyoruz' dedik ve bize neticeyi vermediler. Bizzat kendisi teyit etti. '4 bin verdiniz ve bu dosya sayısı 4 bin 500' dedi. Tamam da netice... 'Geciken adalet, adalet değildir sayın Şansölye' dediğimde, 'Üzerinde çalışıyoruz' diye bana cevap verdiler ama hala netice yok. Bu dürüstlük müdür? Bu siyasi ahlaka sığar mı? Bu adalet anlayışına sığar mı? Senin görevin bir siyasetçi olarak oradaki terörist örgütün temsilcilerine destek çıkmak değil, onları bizzat yakalayıp ülkesine teslim etmektir. Ondan sonra bir ay İstanbul Almanya Başkonsolosluğunda saklanan bir terör ajanını, güya gazeteci, onu benden istiyor. 'Bize onu verin' diyor. Dedim ki bizde yargı var. Önce yargılanacak. Yargılanmadan bu olmaz. Bak dedim sen bana diyorsun ki bu teröristler için, 'yargılanacaklar ondan sonra vereceğiz'. 'Bizde yargı bağımsızdır, tarafsız' diyorsun, bendeki yargı bağımlı mı? Bizdeki yargı da bağımsız. Bak şimdi bir de 'tarafsızlık' getiriyoruz, hem bağımsız hem tarafsız. Tabii çıktı mahkemeye tutuklandı. Şu anda içeride."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :