Hz. İbrahim’in imtihanı ve Kurban

     Hz İbrahim (AS) Şam’da zilhicce ayının dokuzuncu gecesi aynı rüyayı ikinci kez gördü. 

     O gece rüyasında oğlumu kurban etmekle memur oldu. 

     Allah’ın kudreti ile yer dürüldü; kuşluk vakti gelip Mekke’ye ulaştı. 

     Hacer validemize, Oğlu İsmail’in başını yıkayıp, taranması ve en güzel giysilerini giydirmesini istedi. Ona, oğlu İsmail’i ziyafete götüreceğini söyledi. 

     Şeytan önce Hacer validemize, sonra İsmail’e, daha sonra Hz. İbrahim (AS) uysalladı. Şeytan hiçbirini yolundan alıkoyamadı. Üçü de Şeytana, Allah’ın yüce emrine muti ve munkad olduklarını söylediler. 

     İsmail (AS) o gün kendisine uysallayan şeytana bir taş attı ve şeytanın gözü çıktı. 

    Hz. İbrahim (AS), Hz. İsmail’i kurban edeceği yer olan MİNA’ya geldiği zaman İsmail (AS)’a şöyle dedi; 

-Ey Oğul, ben rüyamda seni boğazlamakla memur oldum. Bilirsin ki, Peygamberin rüyası haktır. Ey oğul! Düşün, görüşün nedir ? 

Muti ve münkad olur musun ? 

     İsmail (AS) şöyle dedi; 

     -Ey benim şefkatli babam, sen memur olduğun boğazlamayı yapıp beni boğazla. İnşallah, beni Allah’ın emrine muti munkad ve sabredici bulursun. 

     -Ey baba, bunu neden bana evde söylemedin ? Annemle vedalaşırdım. Analık hakkından ve ahirete dair haklarından helallik isterdim. 

     -Ey baba, senden birkaç ricam var; Bu iple ellerimi ve ayaklarımı iyi bağla. Boğazlandığım zaman hareket edip elime ve ayağım size dokunup edebe aykırı hareketle sevabıma noksanlık gelmesin. Çünkü, ölüm acısı şiddetlidir. 

     -Ey baba, benim kabrimi anama gösterme, her zaman mezarımı görürde üzüntüsü tazelenir. 

    -Ey baba gömleğimi arkadan çıkar ki kan bulaşmasın. Bu gömleğimi anama ver. Benden ona selam söyle. Ricam o ki sabreylesin. Allah’ın emrine muti ve münkad olsun. Ne zaman beni görmek isterse gömleğime bakarak teselli bulsun. 

     -Benim gibi çocuk olanlar onun yanına koyma; onları görünce beni hatırlar ve acısı tazelenir. 

     -Ey baba! Bıçağını iyi bile ki tez kessin sana zahmet vermesin. Benim yüzümü yere çevir. Eğer yüzümü görürsen babalık şefkati ağır basar da kesip boğazlayamazsın. O zaman Allah’ın emri de ertelenmiş olur. 

     Bunları dinlerken İbrahim (AS) peygamberin gözlerinden yaşlar indi. 

     -Ey benim Rabbim, sen lütuf ve keremin ile benim ihtiyarlığıma ve günahsız bu masumun haline merhamet eyle. 

     Allahuteala perdeyi kaldırıp olanları meleklerine gösterdi. 

     Meleklerin hepsi birden secdeye vardılar. Yaradan dan İbrahim (AS) ve İsmail (AS) içim merhamet dilediler. 

     İbrahim (AS) bıçağı çektiği zaman bıçak kesmedi. Bıçağı tekrar biledi. Gerdanına koyup kuvvetlice çekti yine kesmedi. Boğazında bir çizik bile olmadı. Öfkelendi bıçağı kayaya vurdu, kaya parçalandı. 

     İbrahim (AS) bıçağa kızdı ve şöyle dedi; 

     -Bu yumuşak eti kesmeyip bu sert taşı kesersin. 

     Allah’ın kudreti ile bıçak dile gelip şöyle dedi; 

     -Ey Allah’ın peygamberi gazap buyurma. Ateş her şeyi yakarken, Nemrud’un yaktıdığı o ateş sizi neden yakmadı ? 

     -Ey Allah’ın Halil’i, kudreti yüce olan Allah mübarek vücudunuzu yakmaması için ‘’yakma’’ diye emir buyurdu. 

     -Siz bıçağı elinize aldığınızdan bu yana yetmiş kere ‘’İsmail’in vücudundan bir kıl dahi kesme’’ diye emir buyurdu. 

     İbrahim (AS) hayret verici bu sırra şaşırıp dururken, İsmail (AS) şöyle dedi; 

     -Ey baba bıçağını tekrar bile; gerdanıma getirdiğin zaman sen ve ben Allah’ın adını tekbir getirerek analım, sende çek. 

     Allahuteala Cebrail’e şöyle hitap etti; 

     -Ya Cebrail, 3370 senedir cennette, kulun İsmail’e feda için terbiye olup cüssesi büyüyen koçu alıp kulum İsmail’i bıçak kesmeden yetiş İbrahim’e şöyle söyle;  

     Bu koçu İsmail’e feda olarak kurban etsin, ikisinin ameline de kabul ettim. 

     Hz. İbrahim (AS), Hz. İsmail (AS), Hz Hacer annemiz bu imtihanı ‘’muti ve münkat’’ olarak hakkıyla verdiler. 

     Hz. Ademden bugüne kadar, bugün bizler, bizden sonra kıyamete kadar gelecek olanlar imtihan oldular, oluyorlar, olacaklar. 

     Her kulun imtihanı farklıdır. 

     Acı ıstırap, açlık-tokluk, aile, eş, evlat, hastalık, sağlık yönetmek-yönetilmek, anne-baba zenginlik-fakirlik, para, mal, mevki ve makamla insanlar imtihan edilmektedir. 

     Bizler geçmişte yaşadıklarımızla, bugün yaşarken ve önümüzdeki günlerde ki imtihanlarımızı iyi verdik mi ?İyi   veriyormuyuz ? İyi verebilecek miyiz ? Hayatımızın öznesi bizler,yüklemi   ise imtihanımızdır. 

     İnanmak, teslim olmak, vermek, sevmek, sevilmek, kırmamak, affetmek, alçak gönüllülük, gülmek, feraset, iyilik, paylaşmak, saygı, sevgi ve sabrın imtihanımızın  olmazsa olmazlarından olduğunu aklınızdan çıkarmamalıyız. 

     Allahuteala hepimizi imtihanını hakkıyla veren kullarından eylesin. 

     Geçmiş Kurban Bayramınızı tebrik ederim. 

                                                                                                               

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.