"Her 3 dakikada bir, bir kişi mülteci oluyor"

"Her 3 dakikada bir, bir kişi mülteci oluyor"

New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şirin: - "BM'nin en son rakamlarına göre dünyadaki mülteci sayısı 60 milyonu buldu"- "Şu an ortalama her üç dakika da bir, bir kişi yurdunu terk etmek zorunda kalıyor. İlk defa bu kadar çok insan yurtsuz. Mülte

İSTANBUL (AA) - ADEM DEMİR- New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selçuk Şirin, dünyada her üç dakikada bir, bir insanın yurdunu terk ederek mülteci durumuna düştüğünü belirterek, "En son rakamlara göre şu anda dünyada 60 milyon mülteci yaşıyor" dedi.

Mültecilik konusunda uzman bilim adamlarından biri olan Doç. Dr. Şirin, dünyadaki mültecilerle Suriyeli sığınmacılar hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Dünyadaki mülteci sayısının 60 milyonu bulduğunu ifade eden Şirin, "Savaşlardan ve doğal afetlerden dolayı yurdunu terk etmiş ve başka bir ülkede kayıtlı olan insan sayısıdır. Bu şu demektir: Avrupa Birliği'nin en güçlü ülkelerinden İngiltere'nin nüfusundan daha fazla bir sayı demektir. Maalesef son yıllarda bu sayı giderek artıyor. Özellikle Ortadoğu'daki çalkantıdan sonra ve Suriye'deki iç savaşla birlikte bu sayı gitgide arttı. Şu an ortalama her üç dakika da bir, bir kişi yurdunu terk etmek zorunda kalıyor. İlk defa bu kadar çok insan yurtsuz" diye konuştu.

Göç hareketlerinin en mağdurlarının bebek, çocuk, kadın ve yaşlılar olduğunu kaydeden Şirin, "Mültecilerin yarıdan fazlası 18 yaşın altındaki çocuklar. 12 yaşın altında olanların oranı ise yüzde 40’ı geçiyor. Ergenlik çağındaki gençler, savaştıkları için çatışma alanlarını yani yurtlarını terk etmiyorlar. Dolayısıyla bizler, mülteci konusunu konuşunca çok genç yaştakileri hatta çocukların durumunu görüşmüş oluyoruz" ifadelerini kullandı.

- "Göçe kültürel gerekçe bulunması doğru değil"

Göçlerin bölgelere göre dönemsel olarak değiştiğini ifade eden Doç. Dr. Şirin, "Latin Amerika'da askeri darbeler ve savaşlar olduğunda orada da evlerini terk eden çok kişi oldu. Afrika'da Gongo'da büyük bir iç savaş yaşandı. O zaman da çok fazla kişi ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Bugün Ortadoğu'da yaşanan iç karışıklıktan dolayı göçler yaşanıyor. Bu Müslüman ülkelere has bir durum değildir. Göçlerin arkasında bir türlü kültürel gerekçeleri bulmaya çalışmayı doğru bulmuyorum. Bu yoksullukla, demokrasinin olmamasıyla ilgili bir durumdur. Latin Amerika, Afrika, Uzak Doğu'da Burma'da ve Çin'de pek çok insan farklı sebeplerden ötürü göç etti. Ortadoğu'da ise Filistin davasından ötürü mültecilikte artış yaşanmıştır. Suriye'daki iç savaş ise meselenin tırmanışa geçmesini beraberinde getirmiştir" diye konuştu.

Nüfusa göre bir değerlendirme yapıldığında Türkiye'de her 100 kişiden 3 kişinin mülteci olduğunu söyleyen Şirin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu oran Ürdün'da yüzde 10'a kadar çıkıyor. Ürdün'deki mültecilerin neredeyse tamamı Suriyeli. Lübnan'da ise bu oran yüzde 30'a yükselmiş durumda. Gayriresmi rakamlara göre Lübnan'ın yarısı mültecilerden oluşacak duruma gelmiş. Nüfusa göre değerlendirdiğimizde maalesef içinde bulunduğumuz bölgede -ki Ortadoğu bataklığı deniliyor - Filistin, Irak ve Suriye'den ötürü ciddi bir bir nüfus hareketlenmesi var. Özellikle karşımızda çöken Irak ve Suriye gibi iki devlet var. Bu ikisi de Türkiye'nin sınır komşuları. Dolayısıyla Türkiye, bu nüfus hareketlenmesinden kaçamadı, kaçamazdı da. Zira burada (kaçma) bir tercih şansımız olduğunu düşünmüyorum."

Suriye'yi terk edenlerin ise "Kuzeye yani Türkiye'ye mi yoksa Ürdün veya Lübnan'a mı gideyim" gibi bir tercihte bulunduklarını ve daha ziyade eğitimli ve varlıklı olanların Türkiye'ye göç etmeyi tercih ettiğine dikkati çeken Doç. Dr. Şirin, Türkiye'nin tercih edilmesindeki en büyük etkenin ise Avrupa'ya geçme fırsatlarının olduğunu düşünmelerinden kaynaklandığını ifade etti.

- "Arapça-Türkçe eğitim veren okullar açılmalı"

Mevcut mültecilerin kısa sürede eğitilip entegre edilmemesi halinde ileriye dönük çok daha ciddi sorunlarla karşılaşılacağını aktaran Doç. Dr. Şirin, "Burada Türkiye'nin çok daha özel bir sorunu var. Ürdün ve Lübnan'nın böyle bir sorunları yoktur. Lübnan ve Ürdün'de Arapça'dan ötürü mültecilerle bir dil birlikleri var. Suriyeliler, çocuklarının Arapça'yı unutmasını istemedikleri gibi hızlıca da Türkçe öğrenmelerini arzu ediyorlar. Dolayısıyla Türkiye'nin hem Arapça hem de Türkçe eğitim veren okullar açması lazım. Hatta bu okulları Türk çocuklarına da açık olması gerekiyor. Onun içinde gelen mülteci çocuklara iki dilli eğitim veren okulları sunacağı fırsatları oluşturmamız lazım. Aksi halde bir kuşağı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya gelebiliriz. Yeni bir kayıp kuşakla karşı karşıya kalabiliriz" değerlendirmesinde bulundu.

Suriyeli eğitim çağındaki sığınmacı çocuklara sahip çıkılmaması durumunda bulunanların, suç şebekelerinin ve uyuşturucu tacirlerinin tuzağına düşme ihtimalinin çok yüksek olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Şirin, şunları kaydetti:

"Bunu Pakistan-Afganistan sınırındaki mülteci kamplarında yaşanan hikayelerden biliyoruz. Afrika'da Boko Haram'ın çıkışından biliyoruz. Nitekim DAİŞ'in beslendiği nokta da budur. Suriye'deki iç savaş bittikten sonra da bu kuşağın sorunları bizi uzun süre uğraştıracaktır. Yine Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre, bir mültecinin gittiği bir başka ülkede kalma süresi ortalama 17 yıldır. Onun için ülkemize gelen Suriyelilerin, uzun süre kalacaklarını kabul etmemiz gerekiyor. Kaldı ki, bugün Suriye'de savaş bitse bile belki de bu 2.7 milyondan bir milyonu hiç geri gitmeyecek. Savaşın üzerinden 5 yıl geçti. İlk gelen Suriyeliler, vatandaş olmak için müracaatta bulunacaklar. Bunlar artık bizim yurttaşlarımız sayılır. Onun için planlamalarımızı ona göre yapmak gerekiyor. Çocuklar için savaşın nasıl çıktığı, kim tarafından başladığının bir önemi yoktur. Türkiye Suriyeli mülteci çocukları eğitime entegre edemezse Pakistan-Afganistan sınırındaki olayların benzeri burada yaşanır.”

İnsanların, tüm zorlukları ve işkenceleri aşabilecek derecede çok dirençli canlılar olduğunu anlatan Şirin, yeni bir hayat ümidini görmeleri halinde güçlüklerin üzerinden gelebildiklerini hatırlattı.

- "Suriyeli mülteciler için topyekun seferberlik gerekiyor"

"Suriyeli mülteci çocuklar çok derin travmalar yaşadılar. Fakat bunu aşacak kapasiteleri var" diyen Şirin, sözlerini şöyle tamamladı:

"Tabi ki onlara ümit vermek şarttır. Eğitim ve sağlık hizmetinin yanı sıra onlara gelecekte daha iyi bir hayatın kendilerini beklediğini vermek lazımdır. Bunu Türkiye'de birtakım kurumlar yapmaya çalışıyor. Ancak hem rakamlar çok devasa hem de ihtiyaçlar çok fazladır. Yeni kayıp nesillerin oluşmasının önüne geçmek için topyekun bir seferberlik başlatmak gerekiyor. Dünya üzerinde hiçbir mülteci kendi iradesiyle ülkesini terk etmez. Suriyeli çocuk mültecilere, kendi çocuklarımızdan daha fazla hizmet vermeliyiz dediğimde özellikle sosyal medyada 'bunlar da gelmeyip savaşsalardı' diyenlere çok kızıyorum. Onlara kendi dedenize sorun diyorum. Çünkü bu toprakların üzerinde yaşayanların büyük kısmı zaten başka yerlerden buraya gelmişlerdir. Bugün Suriyelilerin başına gelenlerin, yarın başkaların başına veya bizlerin başına gelmeyeceğinin garantisi yoktur. O yüzden ülkemize gelen mültecilere yeni bir hayat umudu sunmak için bir seferberliğe ihtiyaç vardır. Onun için bizim bu konuya devletin her kademesinden topyekun bir şekilde ilgilenmemiz gerekiyor."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :