Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Hacı Veyiszade Mustafa Sabri Kurucu ve Ali Ulvi Kurucu

Âlim ve velilerimizin büyüklerinden olan Hacı Veyiszade Mustafa Sabri Efendi, 1303 Rumî, 1887 Miladi yılında Konya’da Sedirler Mahallesi’nde dünyaya geldi. Babası büyük âlim ve veli olan Hacı Veyis Efendi, annesi ise Fatma Hanım’dır. Hem anne hem de baba tarafından asil bir aileye mensuptur.

İlk bilgi ve terbiyeyi babasından alan Mustafa Sabri Efendi, çok küçük yaşlarda hafızlığını ikmal etmiş ve dönemin ünlü medreselerinde yetişmiştir. 18-19 yaşlarında, zamanın ilim adamlarının önünde, imtihan vererek icazet almıştır. Medrese ilimleriyle yetinmeyip zamanının büyük ilim adamlarından olan Zeynelabidin, Rifat ve Ahmet Ziya Efendilerden, hesap, hendese, kozmoğrafya gibi müspet ilimler de tahsil etmiş, ayrıca Hacı Fettah Kabristanı’nda metfun, Memiş Efendi’nin oğlu Muhammed Bahaeddin Efendi’den manevî feyz almıştır.

Mustafa Sabri Efendi, 22-23 yaşlarında Ziya Efendi ve kardeşleri tarafından kurulan ve zamanın en modern medresesi olan Islah-ı Medaris’te tedris hayatına atılmış, burada pek çok talebe yetiştirmiştir.

Medreselerin kapatılmasından sonra, uzun yıllar Pîri Mehmet Paşa Camii İmam ve Hatipliği, Merkez Vaizliği görevlerinde bulunur. Kur’ân-ı Kerim ve dini bilgilerin okutulmasının, öğretilmesinin yasak olduğu dönemlerde, Piri Paşa Camii’nde ve cami civarında yaşlı bir hacı hanımın evinde gizli gizli talebe okutmuştur. Yağcızade Mustafa Efendi’nin vefatı üzerine, Aziziye Camii İmam ve Hatipliği’ne getirilmiş vefatına kadar bu camide halka vaaz ve nasihatlarına devam etmiştir.

İmam-Hatip okullarının açılmasından sonra, bütün mesaisini bu okula vermiş, kuruluşunda büyük hizmetleri geçtiği gibi, vefatına kadar da bu okulda hocalık yapmıştır. Hocalığını yaptığı Islah-ı Medâris ve Dârü’l-Hilâfe Medresesi’nden, İmam-Hatip okuluna kadar binlerce talebe yetiştirmiştir.

İlme ve dinî sohbetlere büyük önem verir, ilim ve sohbet meclislerinin cennet bahçelerinden bir bahçe olduğunu söyler, “Meclisimiz meclis-i nurdur!” buyururlardı.

Hoca Efendi; kelimenin tam manasıyla Muhammedî bir ahlâka sahipti. O herkese, her yönüyle örnek olabilecek ahlâk timsâli ve kâmil bir insandı. Nur topu gibi güler yüzüyle, büyük küçük demeden, sağa sola selam vere vere giderdi. Bu selam şekli ona, babasından miras kalmıştı. Konyalılar da onun selamını almak için yollara dizilirlerdi.

“Efendim! Siz mi büyüksünüz, yoksa kardeşiniz İbrahim Efendi mi?” sorusuna verdiği cevap onun ne kadar tevazu sahibi olduğunu gösteriyordu.“O benden büyük ama ben ondan önce doğmuşum!”

Yaz kış, gece gündüz herkesin yardımına koşardı. Gayretullah’a dokunur diye kimsenin talebini reddetmezdi. Dünya malına hiç kıymet vermez ve kul hakkına son derece riayetkâr davranırdı. Fakir fukaranın, yardıma muhtaç öğrencilerin hâmisi idi. Geleni asla boş çevirmezdi. Hastası olan, çaresiz kalan insanlar da O’na koşarlardı. O’nun okuması ile şifa bulan nice hastalar oldu.  

Hoca Efendi, pek çok hayır derneğinin ya başkanı, ya yönetim kurulunda görevli veya fahrî üyesi idi. Her hayırlı işte O’nun hizmeti ve himmeti vardı. İmam-Hatip Okulu’nun, yurtların, Kur’ân kurslarının, cami ve mescitlerin, hastahanelerin inşasında ilk yardımı kendisi yapar, ondan sonra cemaatın yardımını isterdi. Bazen cüzdanını tamamen boşalttığı olurdu. Hoca Efendi, gerçek bir velî, olgun ve muttaki bir insandı. O ne büyük bir insan sevgisidir ki, vefatından bunca yıl geçmesine rağmen, hâlâ unutulmadı ve sevgisi hiç eksilmedi. Vefatından beri her an, kabri başında dualar ediliyor.

Hoca efendi 5 Şubat 1960 Cuma günü vefat etti. Cumartesi günü Kapu Camiinde öğle namazını müteakip mahşerî bir kalabalıkla cenaze namazı kılındı. Tabutu eller üzerinde ağır ağır giderken minarelerden salât-ü selamlar başlayınca ayrılıktan gönülleri yanan mü’minler, sel gibi gözyaşı döküyorlardı. Merhumun naaşı, ikindi saatlerinde ancak ebedi isitarahatgâhına tevdi edilebildi. O gün cenazesine, 40 bin kişinin katıldığı tahmin edilmişti. Konya, Konya olalı böyle bir cenaze topluluğu görülmemişti. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Rabbim şefaatlarına nail eylesin.

***   ***   ***

Hacı Veyiszade Mustafa Sabri Kurucu hoca efendinin yeğeni bir diğer deyişle kardeşi İbrahim efendinin oğlu üstad Ali Ulvi Kurucu, Türkiye’de ve Müslüman ülkelerde milyonların tanıdığı bir zat… Sevimli çehresi, Muhammedî güzel ahlâkı, ruhlara hitap eden millî, dinî şiirleri ve insanı mânevî âlemlere alıp götüren gönül sohbetleri ile bir ilim ve irfan önderi… Tam manasıyla Peygamber aşığı…

İslâm dünyasının mânevî ve siyâsî hâdiseler ile sarsıldığı yakın tarihi bizzat yaşamış; önemli olay ve şahsiyetlerle tanışmış; bir Müslüman aydının bakışı ile bunları kitaplaştırmış bir fikir ve mânâ büyüğü… Onun hatıraları, bizler için, bir ilim irfan ve mâneviyat kaynağı olduğu kadar, geleceğimizi tâyinde de yol göstericidir.

Ali Ulvi Kurucu, 3 Mart 1922’de Konya’nın Sakyatan köyünde doğmuş, ilk feyzini dedesi Hacı Veyis Efendi, babası Hacı Veyiszade İbrahim Efendi ve amcası Hacı Veyiszade Mustafa Efendi’lerden  aldıktan sonra tahsil için 6 yıl Kahire’de bulunmuş ve ömrünün kalan elli altı senesini Medine-i Münevvere’de yaşayarak 3 Şubat 2002 de orada vefat etmiş ve sahâbîlerin yanına defnedilme bahtiyarlığına ermiştir.

Kahire’de El-Ezher Üniversitesi’nde tahsilini tamamlayan Ali Ulvi Bey, daha sonra Medine’de Ravza-i Nebevî’nin  duvarına bitişik “Mahmûdiye” ve hemen karşısında bulunan “Şeyhülislam Ârif Hikmet Bey” kütüphanelerine müdür olmuş ve 1985 yılında buradan emekliye ayrılmıştır.

Üstad, Kahire’deki talebelik yıllarında Osmanlı’nın son Şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi, O’nun oğlu İbrahim Sabri Efendi,  yardımcısı Zâhid Kevserî ile Yozgatlı İhsan Efendi,  Ali Yakup, Mustafa Runyun ve Miralay Sadık Beylerle ayrıca Filistin Müftüsü Şerif el-Hüseynî ve Mısır’da İhvânül Müslimîn hareketini başlatmış olan Hasan-ül Bennâ gibi birçok mühim zevatla birlikte yaşamış, çevrelerine katılmış ve onlarla yakın münasebetler kurmuştur.

Kur’ân hâfızı olan Ali Ulvi Kurucu, geniş bir hadis kültürüne de sahipti. Tarih, mûsikî ve hat konularına özel ilgi duyardı. Aruz ölçüsüyle yazdığı şiirleri bestelendi. Ayrıca nesir sahasında da çeşitli eserler verdi. Şiirleri Gümüş Tül ve Alevler olarak, makale ve röportajları da Gecelerin Gündüzü adıyla yayınlandı.

Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Rabbimden Hacı Veyis Efendi, oğulları Hacı Veyiszade Mustafa ve İbrahim Eendiler, torunu Ali Ulvi Kurucu ve diğer torunları ile Cennette beraber olmayı niyaz ediyorum. Yazımı Konya için bir nimet olan Kurucu ailesi için yazdığım şiirimle tamamlıyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.

KURUCU AİLESİ

Kurucu ailesi Konyanın manevi önderiydi,
Hacı Veyis efendi bu ailenin piriydi,
Yetiştirdiği evlatlar şehrin gerçek lideriydi,
Konya'nın manevi kurucusudur, Kurucu ailesi.

Kurucu ailesi Konya için büyük nimetti,
Bu aile kötülüklere karşı en büyük setti,
Mânâ iklimini hâkim kılmak için her yere yetti,
Konya'nın manevi kurucusudur, Kurucu ailesi.

Gerçek bir Allah dostudur hacı Veyis efendi,
O ilmiyle, irfanıyla, irşadıyla cehaleti yendi,
Ahlâķını, aşkını, ilmini evlatlarına devretti,
Konyanın manevi kurucusudur, Kurucu ailesi.

Oğlu Mustafa hoca devraldı irşad bayrağını,
Hacıveyiszade olarak nam saldı, açtı sancağını,
İnançlı gençlik yetişmesi için yaktı iman ocağını,
Konyanın manevi kurucusudur, Kurucu ailesi.

Küçük büyük demeden herkesin gönlünü aldı,
Onun selamını almak dahi en büyük bahtiyarlıktı,
Camiler, okullar, hastahaneler için çalıştı çabaladı,
Konyanın manevi kurucusudur, Kurucu ailesi.

Ali Ulvi Kurucu Peygamber yurduna gitti,
Yıllarca Ravza kütüphanesine hizmetler etti,
Efendimizin yanı başında vuslata erdi,
Konyanın manevi kurucusudur, Kurucu ailesi.

Odur Rasulullah için zirve şiirler yazan,
Odur naat-ı şeriflerini gönlümüze kazıyan,
Odur Peygamber sevdasıyla tutuşup yanan,
Konyanın manevi kurucusudur, Kurucu ailesi.

Babası İbrahim efendiyi de anmak gerekir,
O da Hacıveyiszadedir, onu da tanımak gerekir,
Ona da bulaşmamıştır asla zerre dahi kir,
Konyanın manevi kurucusudur, Kurucu ailesi.

Her biri Allah davasının sarsılmaz erleri,
Peygamber aşıkları, Muhammed (sas) neferleri,
Hizmeti devam ettiriyor, soyundan gelenleri,
Konyanın manevi kurucusudur, Kurucu ailesi.

Veyis efendi ile evlatları veli, mürşid ve âlimdir,
Ahlakları Peygamber ahlakı, selim ve halimdir,
Kim bu aileye dil uzatmaya kalkarsa zalimdir,
Konya'nın manevi kurucusudur, Kurucu ailesi

Salih Sedat aileyi azıcık tanıtmak istedi,
Rabbimden onların şefaatlarını talep etti,
Manevi büyüklerle beraber olmaktır niyeti,
Konyanın manevi kurucusudur, Kurucu ailesi.
Salih Sedat Ersöz

Önceki ve Sonraki Yazılar