GRAFİKLİ - Pakistan'daki protesto krizinin perde arkası

GRAFİKLİ - Pakistan'daki protesto krizinin perde arkası

Temsilciler Meclisi 2 Ekim'de aralarında milletvekili aday beyan metnindeki "Yemin ederim ki Hz. Muhammed son peygamberdir" ibaresini "İnanıyorum ki Hz. Muhammed son peygamberdir" şeklinde değiştiren düzenlemenin de olduğu, Seçim Kanunu’ndaki 44 maddelik

ANKARA (AA) - EMRE AYTEKİN - Pakistan'da aralarında "Tahrik-i Hatm-i Nübüvvet" (Son Peygamber Hareketi), "Tahrik Lebbeyk Ya Rasulullah" (Emrindeyiz Ya Rasulullah Hareketi) , Sünni Tahrik Pakistan (Pakistan Sünni Hareketi) bulunduğu siyasi partilerin, 8 Kasım'dan bu yana başkent İslamabad'ı Ravalpindi şehrine bağlayan Feyzabad Köprüsü ve çevresindeki yolları birbirine bağlayan kavşakta başlattıkları oturma eylemi bugün geniş katılımlı protestolara dönüştü.

Olayların fitilini, Başbakan Şahid Hakan Abbasi hükümetinin çıkardığı yeni Seçim Kanunu'nda milletvekili adaylarının imzaladığı metinde "Yemin ederim ki Hz. Muhammed son peygamberdir" ibaresinin "İnanıyorum ki Hz. Muhammed son peygamberdir" olarak değiştirilmesi ateşledi.

Hükümet değişikliği, "ifade hatası yapıldığı" gerekçesiyle iptal etse ve cümle, metindeki ilk haliyle kabul edilse de protestocular, dine hakaret edildiği gerekçesiyle eylemlerini sürdürdü.

Değişikliğin İslam inancının temel akidelerinden olan Hatm-i Nübüvvet (Hz. Muhammed'in son peygamber olduğu, ondan sonra başka bir peygamber gelmeyeceği) anlayışına bilinçli bir saldırı olduğunu savunan protestocular, değişikliğin sorumlusu olarak gördükleri Adalet Bakanı Zahid Hamid'in istifasını istedi.

Hamid'in değişiklikte rolü olduğuna dair henüz ortada bir kanıt yok. Pakistan Müslüman Birliği Partisinden Pencap eyaleti Senatörü Raja Zaferül Hak başkanlığındaki komisyon, olay hakkındaki soruşturmasını sürdürüyor.

Protestonun sonlandırılması için İslamabad Yüksek Mahkemesi ve Federal Yüksek Mahkemenin uyarılarının yanı sıra dini liderler çağrılar yaptı.

İslamabad Yüksek Mahkemesi, protestoyu yasa dışı ilan etti ve protestoyu sürdürmekte ısrar edenlerin "terör suçu" işlediğini belirtti. Mahkeme ayrıca eyleme müdahale etmeyen içişleri bakanını mahkemeye karşı gelmekle suçlayacağı uyarısında bulundu.

Hükümet, protestocularla birkaç tur müzakere etmeyi denediyse de sonuç alamadı.

- Müdahaleye giden süreç

Temsilciler Meclisi 2 Ekim'de aralarında milletvekili aday beyan metnindeki "Yemin ederim ki Hz. Muhammed son peygamberdir" ibaresini "İnanıyorum ki Hz. Muhammed son peygamberdir" değiştiren düzenlemenin de olduğu, Seçim Kanunu’ndaki değişiklikleri kabul etti.

İlk olarak 5 Kasım'da İslamabad Başkent Yönetimi, Emrindeyiz Ya Rasulullah Hareketi (TLY) ve Pakistan Sünni Hareketini (ST) başkentte herhangi bir toplantı ve gösteri yürüyüşü organize etmemeleri konusunda uyardı.

Partilere İslamabad'daki Tören Meydanı'nı bu tür gösteri ve yürüyüşler için belirlenmiş bölge olduğu, burası dışında düzenlenecek her gösterinin yasa dışı olacağı bildirildi.

Partiler buna rağmen 8 Kasım'da İslamabad'ı Ravalpindi şehrine bağlayan karayolunu ulaşıma kapattılar. Ayrıca iki şehir arasında günde 100 bin kişinin kullandığı metro hattı da hizmet veremedi.

İçişleri Bakanı Ahsam İkbal, 12 Kasım'da hükümetin protestocu grupları, eylemi Feyzabad'dan Tören Meydanı'na taşımaya ikna etmeye çalışacaklarını açıkladı.

Artan tepkiler ve protestolar nedeniyle İslamabad Yüksek Mahkemesi, tartışmalı seçim kanundaki değişikliği askıya alarak hükümet ve diğer ilgili kurumlardan 14 gün içerisinde açıklama talep etti.

Protesto liderleri, 15 Kasım'da taleplerini içeren bir dilekçeyi İslamabad Yüksek Mahkemesine sundu. Dilekçede Senatör Raja Zaferül Hak başkanlığındaki komisyonun hazırladığı soruşturma raporunun kamuoyuna açıklanması ve sorumlular hakkında adli işlem başlatılması talep edildi.

Temsilciler Meclisi 16 Kasım’da milletvekili beyanındaki Hatm-i Nübüvvet (Hz. Muhammed'in son peygamber olduğu, ondan sonra başka bir peygamber gelmeyeceği) yeminini orijinal haline dönüştüren değişikliği kabul etti. Aynı gün İslamabad Yüksek Mahkemesi, protestocuların dilekçesine verdiği yanıtta eylemin derhal sonlandırmasını, hukuki sürece saygı gösterilmesini istedi.

Hükümet 17 Kasım'da protestoculara bölgeyi boşaltmaları için "son uyarısını" yaptı fakat herhangi bir operasyon düzenlenmedi.

Hükümet 20 Kasım'da ülkedeki siyasi yelpazenin farklı noktalarındaki dini liderleri ve din alimlerinin desteğini alarak oturma eyleminin barışçı şekilde sonlandırmak üzere protestocularla müzakere talebinde bulundu fakat protesto liderleri ile hükümet temsilcileri arasında yapılan görüşmeden sonuç alınamadı.

Pakistan ordu sözcüsü Tümgeneral Asıf Gaffur, 22 Kasım'da yaptığı açıklamada, soruna barışçıl çözüm bulunmasını umduklarını ancak hükümetin bu konuda alacağı kararlara uyacaklarını açıkladı. Gaffur, ordunun hükümetin verdiği emirleri yerine getirmekle yükümlü olduğunu vurguladı.

Hükümetin soruna çözüm bulmak üzere görevlendirdiği komite, eyleminin sonlandırılması için yapılması gerekenlere ilişkin önerilerini 23 Kasım'da yetkililere sundu. Komitenin önerileri arasında istifası istenen Adalet Bakanı Hamid'in kabine portföyünün değiştirilmesi veya uzun süreli izne çıkarılması önerisi yer aldı. Protesto liderleri öneriyi reddetti.

İslamabad Yüksek Mahkemesi, 24 Kasım'da İçişleri Bakanı İkbal'i, mahkemenin kararına rağmen oturma eyleminin neden sonlandırılmadığının izahı için çağırdı.

Bu çağrının ardından İslamabad Başkent Yönetimi protestoculara "son uyarısını" yaptı. Emniyet güçleri protestoculara ait iaşeye el koyarken, bölgedeki cadde aydınlatılması kapatıldı.

Protestoculara eylemi sonlandırmaları için tanınan nihai süre 25 Kasım Cumartesi saat 07.00'de doldu. Emniyet güçleri Feyzabad Köprüsü etrafında toplanan kalabalığa göz yaşartıcı gazla müdahale etti. 8 saat süren çatışmalarda en az 160 kişi yaralandı. 150'den fazla gösterici polis tarafından gözaltına alındı.

Polisin şiddetli müdahalesi kalabalığın öfkesinin büyümesine yol açarken, olaylar İslamabad dışında Karaçi, Lahore, Faysalabad ile Pencap, Sibdh ve Hayber Paktunkva eyaletlerindeki diğer şehirlere yayıldı.

Öyle ki Genelkurmay Başkanı Cavit Bajva, Başbakan Şahid Hakan Abbasi'yi telefonla arayarak protestoların her iki tarafın da şiddetten kaçınacağı şekilde çözüme kavuşturulması çağrısında bulundu.

İçişleri Bakanlığı, ikinci bir emre kadar müdahaleyi askıya alırken anayasanın ilgili maddesi uyarınca ordunun, asayişin sağlanması için sivil hükümet güçlerine destek olarak başkent İslamabad'da görevlendirilmesini talep etti.

Ülkede protestolar halen devam ediyor.




AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :