GÖRÜŞ - Çin'in Bangladeş'teki yatırımları ve Güney Asya'da değişen dinamikler

GÖRÜŞ - Çin'in Bangladeş'teki yatırımları ve Güney Asya'da değişen dinamikler

Çin'in Bangladeş'e yapacağı 38 milyar dolarlık yatırım, Güney Asya'da jeopolitik dinamikleri değiştirebilecek bir hamle özelliği taşıyor- Anlaşma, Çin'in, 'Kuşak ve Yol' olarak adlandırılan iddialı girişimi çerçevesinde İpek Yolu ekonomik kuşağını gelişti

KUALA LUMPUR (AA) - MUHAMMED HÜSEYİN - Bangladeş ile Çin, çok ciddi bir atılım gerçekleştirerek yatırım ve üretim kapasitesini genişletme konusunda işbirliği yapmak üzere ekim ortasında bir Mutabakat Zaptı imzaladılar. Mutabakat çerçevesinde Bangladeş, toplam 34 proje ve program için Çin'den, karşılıklılık esasında 24,45 milyar dolarlık yardım alacak. 13 ortak girişim şeklinde yapılacak ek 13,6 milyar dolarlık Çin yatırımı da eklendiğinde 38,05 milyar doları bulan meblağ, Bangladeş'e tek bir ülke tarafından yapılmış tarihindeki en büyük yardım olacak.

Anlaşma, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in, Çin'in, 'Belt and Road' (Kuşak ve Yol) olarak adlandırılan iddialı girişimi çerçevesinde İpek Yolu ekonomik kuşağını geliştirme ve uygulama inisiyatifinin bir parçası. Bu girişim, en az 60 Asya ülkesini, kadim İpek Yolu güzergahlarını kullanarak Avrupa ve Afrika'ya bağlayan bir ticaret ve altyapı ağı.

Anlaşma, hem Bangladeş'e hem de Çin'e sağlayacağı düşünülen ekonomik yararlar açısından değil, işaret ettiği çok önemli jeopolitik etkiler açısından da son derece önemli. Bu durum, Güney Asya bölgesinde değişmekte olan ve Çin, ABD gibi mevcut ağır toplarınkilere ek olarak, Hindistan gibi yükselişte olan süper güçlerin çıkarlarıyla da şekillenen siyasi ve ekonomik dinamiklerin ışığında daha bir önem kazanıyor.

Mart ayında, Bangladeş'te sosyo-ekonomik kalkınma projeleri uygulamak ve karşılıklı ilişkileri güçlendirmek için Bangladeş ve Hindistan 2 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladılar. Bu anlaşma ‘Hindistan'ın şimdiye dek herhangi bir ülkeye verdiği en büyük kredi’ olarak sunulup göklere çıkarıldı. İmzalanmasının akabinde, anlaşma "zeki ve beklenmedik” ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin, Çin'in 'çek defteri diplomasisi'ne nazire olarak, Bangladeşlilerin ayaklarını yerden kesecek bir "çek defteri darbesi" olarak nitelenmişti. Dahası, Modi'nin, mal ve hizmetlerin en az yüzde 75'inin Hindistan menşeli olmasını öngören kredi hattı çerçevesinde ortaya koyduğu "Hindistan'da İmal Et" politikasına uygun olarak anlaşmanın Hindistan'da da 50 bin kişilik istihdam yaratması bekleniyor.

Fakat Hindistan'la imzalanan anlaşmanın Bangladeş-Çin arasındaki anlaşmaya göre cüce gibi kalmasının yanında bu durumun aslında Hindistan ve Çin tarafından Bangladeş'e oynanan ve Bangladeş açısından 'sıfır toplamlı' bir oyun olduğu spekülasyonları yapılıyor.

'The Hindu' isimli Hindistan gazetesine verdiği mülakatta, Çin'le yapılan anlaşmanın Hindistan'la ilişkilerini tehlikeye atıp atmayacağının sorulması üzerine Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina bu iddiayı reddederek Bangladeş'in "herkesle iyi ilişkileri" sürdüreceğini ifade etti. Hasina, "Halkımızın alım gücü artacak, ama bundan [anlaşmadan] bölgede daha büyük fayda sağlayan kim olacak? Hindistan. Hindistan, Bangladeş piyasasından istifade edebilecek en iyi konumda bulunuyor" şeklinde konuştu.

Ancak kocaman kesesine rağmen Çin'in Bangladeş'e yönelik ilgisi, Hindistan'dan farklı olarak, daha az strateji ve daha çok ekonomik ve ticari eksenli; halbuki Hindistan'ın Bangladeş'le ilişkisi hem stratejik hem de askeri olduğu kadar Hindistan'ın Güney Asya ve Hint Okyanusu bölgesindeki üstünlüğü ve emellerinin de bir işareti olarak görülüyor.

Hindistan ve Çin arasında Bangladeş üstünden sürdürülen bu görünürdeki rekabet, iki ülke arasında uluslararası arenada bulunan çok daha geniş bir sürtüşmenin de parçası. Ancak 'yükselen iki süpergücün siyasi ve ekonomik çıkarlarının çatışması' olarak tabir edilebilecek olan bu durumda, Hindistan'ın, Batı ve Doğu ile ilişkilerini dengeleme maksadı güden 'Doğu'ya Bak' siyaseti, Çin'in 'Kuşak ve Yol' girişimiyle bir tezat içinde. Üstelik, Hindistan, Pekin'in, 'Kuşak ve Yol' girişimi çerçevesinde yaptığı, Bangladeş, Myanmar, Çin ve Kuzey Hindistan'ı birbirine bağlayacak 'ekonomik koridor' teklifine katılma konusunda da istekli değil.

İki ülke arasındaki gerilimler geçtiğimiz günlerde Hindistan'ın Goa kentinde düzenlenen ve Pakistan meselesinin Çin-Hindistan ilişkilerinin tanımlanmasında çok büyük rol oynadığı BRICS konferasında da ortaya çıktı. Çin'in, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) kanalıyla Pakistan'la olan kuvvetli bağları, Hindistan'ın 'Nükleer Tedarikçiler Grubu'na üyeliğini bloke etme hamlesi ve yine Hindistan'ın, Mesud Ezher'in Birleşmiş Milletler (BM) nezdindeki terörist listesine eklenmesi girişimini engellemesi, kendi açısından ilişkilerin gidişatını açık bir şekilde belirliyor. Diğer yandan Hindistan'ın, en son Keşmir meselesi ve Pakistan'da yapılan SAARC Zirvesi'ne katılmayı reddetmesi ve Çin yerine ABD ve Rusya ile stratejik ilişkilerini güçlendirmeye yönelik yaptığı vurgular dolayısıyla Pakistan'la ilişkileri son zamanlarda kötüye gidiyor.

Ayrıca 16 Ekim'deki BRICS zirvesinden sonra düzenlenen BRICS-BIMSTEC Sosyal Yardım zirvesi, Hindistan'ın BIMSTEC'in 'lider'i olarak yükselişini duyurmak ve aynı zamanda, Hindistan-Pakistan ilişkilerinde giderek artan gerginliklerin ışığında Güney Asya Bölgesel İşbirliği Teşkilatı'nın (SAARC) kuruluşundan beri taşıdığı anlamı önemsiz göstermek maksadı taşımasıyla, iki çerçeve arasında potansiyel bir sinerji yakalayabilme hamlesinden daha ötede bir hali temsil ediyordu. Çin'in, devasa yatırımlar vesilesiyle alt kıtada geleneksel olarak Hindistan'ın güçlü bir müttefiki olarak görülen Bangladeş'e 'kur yapma' hamlesi işte böyle bir bağlamda geldiği için Hindistan için endişe kaynağı olacaktır.

Hindistan'ın, tarihsel olarak Pakistan ile daha yakın müttefik olan ABD ile büyümekte olan stratejik ilişkileri, Hindistan'ın Çin'le ilişkilerine dair de çok ciddi bir fikir veriyor. Ne tesadüf ki, ABD'nin gözünde Çin'e kıyasla Hindistan'ın sahip olduğu stratejik ağırlığa bakılacak olursa, son zamanlardaki ABD-Pakistan ilişkileri, ABD-Hindistan ilişkilerine nispeten daha zayıf. Geçtiğimiz günlerde yapılan 'Çin, Hindistan ve Pakistan'ın Yeni Jeopolitiği' isimli bir Dış İlişkiler Konseyi (CFR) toplantısında konuşma yapan ABD'nin eski Hindistan büyükelçisi Frank Wisner'e göre Hindistan, ABD için Asya Pasifik'te belli bir güç dengesini korumada "son derece önemli" ve bu ilişki, çift yönlü bir cadde niteliğinde: "Hindistan ABD'yi ve ABD'yle olan ilişkisini, kendisini uzun vadede güvenceye alma ve yükselişte olan bir Çin gücüyle ilişkilerini yönlendirebilme kabiliyetinin bir parçası olarak görüyor."

Bu arada Bangladeş'in oynadığı rol, yabancı birer kaynak olarak Hindistan veya Çin'den aldığı kalkınma desteğinin pasif alıcısı olmaktan ibaret kalmadı. Hasina hükümeti, Modi'nin "Doğu'ya Bak" politikasına aktif bir şekilde mukabelede bulunageldi ve bunun son tezahürleri, halihazırda ertelenmiş olan Pakistan'daki SAARC zirvesinin boykot edilmesinde gösterdiği koordineli gayret ve Keşmir'de yaşanan huzursuzluklar konusunda Hindistan yanlısı bir tutum takınması oldu. Bangladeş aynı zamanda Çin'e yönelik hamlelerini karşılıklı ticaret yoluyla dengeledi; Çin, Bangladeş'in en büyük ticaret ortağı, halbuki Bangladeş, Çin'in Güney Asya'daki üçüncü büyük ticaret ortağı. Bu bilginin ışığında, yakın bir Bangladeş-Çin ortaklığı, ister genişlemiş olan BRICS-BIMSTEC ekonomik işbirliğinin parçası olarak, ister planlandığı gibi son gelen Çin fonlarının en doğru şekilde kullanılmasının parçası olarak olsun, ilişkilerde muhakkak bir derinleşme anlamına gelmese de, yakın gelecekte de Bangladeş-Çin işbirliğinin devamını garanti edecektir.

İktidardaki kesintisiz yedinci yılını geçiren Bangladeş Başbakanı Hasina'nın, sosyo-ekonomik faaliyetleri, siyasi muhalefeti ve medyayı sıkı kontrol altında tutmak yoluyla Dakka'da istikrarlı bir rejim kurduğu teslim edilebilir. İstikrarlı, uzun ömürlü otokratik hükümetler, Asya bölgesinde ticaret ve kalkınma hamlelerine optimum zemin sağlayagelmiştir ve son yatırım faaliyeti de tam da yine bu algının gerçekleştiğine işaret ediyor.

Bölgesel diplomasi açısından diğer bir beklenmedik durum ise terörle mücadelenin, ülkeleri birbirine yaklaştırmada oynayabileceği rol. Bangladeş'in son dönemde ortaya koyduğu terörle mücadele çabaları, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Uluslararası Af Örgütü gibi uluslararası insan hakları kuruluşlarınca, muhalefetin kitlesel olarak hedef alındığı şeklinde eleştirilmesine rağmen bölgesel ve küresel güçler olan Hindistan, Çin ve ABD'de karşılık buldu.

Bangladeş'teki siyasi muhalefet, yani Bangladeş Milliyetçi Partisi (BNP) ve Bangladeş Cemaat-i İslâmi'sinin liderliğindeki kesim, hükümetin sıkı ve zaman zaman zulme dönüşen tedbirlerine etkin bir şekilde karşı çıkmak yahut bu tedbirleri savuşturmak konusunda başarılı olamadılar. Bu kesimin güçlü bir alternatif liderlik ve öngörülü planlama konusundaki eksikliğine bir de siyasi muhalefete yönelik yoğun hükümet baskısının eklenmesi, onları zayıflattı, ülkede ve bölgede hızla değişmekte olan dinamiklere uygun düşecek bir duruş ortaya koymaktan uzak bıraktı.

Mütercim: Ömer Çolakoğlu

Muhammed Hüseyin, Uluslararası Malezya İslam Üniversitesi, Tarih ve Medeniyet Bölümü'nde siyasi analist ve araştırmacıdır.

* “Görüş” başlığıyla yayımlanan makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansı’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.


AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler