Giritli Hüsnü

Giritli Hüsnü

Tam 11 çocuk sahibiydi Hüsnü amca. 1909’da Girit’in Yunanistan’a ilhakı ile o zamanlar henüz ilk hanımından olan 6 çocuğunu ve orada kalmak istemeyen arkadaşı Yusuf’un dul hanımını da yanına alarak İzmir’e göç etmişler.

Yunan Harbi’nde Giritli Hüsnü


 


İsmail DETSELİ


 


Tam 11 çocuk sahibiydi Hüsnü amca. 1909’da Girit’in Yunanistan’a ilhakı ile o zamanlar henüz ilk hanımından olan 6 çocuğunu ve orada kalmak istemeyen arkadaşı Yusuf’un dul hanımını da yanına alarak İzmir’e göç etmişler. Hüsnü amcayı tanıdığım yıllar 1960’ın yaz aylarıydı. Tamamen kırlaşmış gür ve ucu sivri pos bıyıkları, en az iki günlük sakal tıraşlı yüzü, kır ve siyah kılların bir kartal tüyü gibi gölgelediği kaşları, insana sevecen ve dikkatli bakışları ile ilerlemiş yaşına rağmen otoriter bir siması vardı. Arada bir oğlunun dükkânına gelir, dükkânın önünde bir nargile içer, yavaş yavaş evine giderdi.


Sırtında mevsime göre eğer yaz ise belinden aşağıda poposu geniş, bacakları daralan, ancak diz kapağına kadar inen bir pantolon, üst tarafında kollu bir atlet, onun üstünde ta bağrına kadar inen yakalı bir yün örmesi fanila veya kazak diyelim onu hiç sırtından çıkarmaz, başkalarına da tavsiye ederdi giymeleri için. Bu giysi adamın sırtındaki teri alır ve vücudunda ter kalmayınca insana hastalık yapmaz derdi.


Dile kolay tam on bir çocuk sahibi idi. Yedi oğlan dört kız, kızlar büyüklerdi. Oğlanlar ise en büyüğü istiklal harbine katılmış, Cezmi idi. Dört kızı, iki oğlu, eşi ve ölen arkadaşı Yusuf’un dul eşi Hesna hanımı da getirmiş Türkiye’ye. Buraya geldikten sonra Hesna Hanım kendisini bir boşlukta ve yalnız hissedince Hüsnü amcadan eşi olmasını ve kendisini de ailenin içerisine katmasını rica etmiş. Hüsnü amca eski hanımına bunu izah edince o gariban da bu işe rıza göstermiş. Onu da nikâhına almış, eski eşi Fahriye den yedi çocuk, yeni eşinden de dört çocuk olunca etmiş tam on bir çocuk.


Hayatları pek de zorlukla geçmemiş. Hüsnü amca ticaret erbabı imiş. Oğullarını da balıkçılık ve kendi çevrelerinde içki müptelası insanlar çok olduğu için bazılarına içkili aş evi bazılarına içkili büfe gibi yerler açmış, birkaç tanesi de okumuşlar ve devlet memuru olmuşlar.


Osmanlı’da harpler hep devam etmiş, yenilgiler, toprak kayıpları, balkan savaşları, Çanakkale derken son çöküntü ile bütün toprakları işgal altına girince Hüsnü amcanın büyük oğullarından Cezmi önce Çanakkale, ardından diğer çocukları da Muzaffer ve Aykut da Osmanlı askerlerine dâhil olmuşlar harplere ve üçü de çeşitli cephelerde savaşa katılmışlar. Aykut ile Muzaffer yaralanıp İzmir e tedavi için gelmişler ve tebdilihava ile İzmir’de geri hizmette kalmışlar ama Cezmi Afyon cephesinde kurtuluş savaşını tamamen yaşamış onun Çanakkale’de edindiği tecrübesi orduda daha çok hizmet vermesine ve kahramanlıklar göstermesine vesile olmuş.


Girit ten gelmeleri de Cezmi’nin bu askerlik ve sivil hayattaki halka yaptığı fedakârlığında büyük rol oynamış çünkü iyi Rumca bildiği için askerde Yunan askerlerinin karargâhına tebdili kıyafetle vararak onlar bir casus edası ile yanlış bilgilerle yönlendirerek Türk ordusuna büyük katkılarda bulunmuş.


Yunan askerleri bozguna uğrayıp kaçarlarken Afyondan Dumlupınar dan egenin diğer bütün şehirlerinde yaptıkları talan yakma yıkma ve sivil halka eziyet etme onca ihtiyar çoluk çocuk kadın kızlarımızı katletmelerini bildiği için komutanı Cezmi yi önceden İzmir e göndermiş ve kardeşlerinin babasının ve tanıdığı bütün Rumca bilen Türk vatandaşlarını çevredeki evlere dağıtılarak sanki yunan askerlerinin çaldıkları kapılar birer Rum evi imiş gibi göstermek suretiyle bu tür kirli katliam işlerine engel olabilmek için bütün kardeşlerini ve tanıdıklarını ve bunlar gibi Hanya’dan, Girit’ten ve daha önceden öbür yunan adalarından İzmir e gelmiş yerleşmiş yunanca bilenleri babası Hüsnünün de yardımı ile yetişebildikleri kadar bütün evelere dağıtmışlar.Ve gelen yunan askerleri kapıya süngü ile dayandı da şiddet uygulamaya yeltendiler mi Rumcayı bilen kadın veya çocuk  onlarla kapı arkasından burası bir Rum evidir diye konuşarak onların yön değiştirmelerini sağlamış onlar gittikten sonra bir başka  sokaktan diğer evlere de giderek bir çok azgınlığı ve katliamı önlemişlerdir. Bu arada kendileri de bu Rum zulmünden çok eziyet çekmişler. Ve iki tane yavru durumu fark eden yunan askerleri tarafından hunharca öldürülmüşler. Bunu Hüsnü amca çok anar ve Orhan’ımın eve gelmesi gecikince onu sokaklarda evlerde aramaya başladım. Bulduğumda ev halkı tamamen katledilmiş Orhan’ım da aralarında idi diyerek o yavrusu Orhan ve diğer komşunun kızı Fatma için gözyaşı dökerdi.