Arif Köse /ey kavmim

Arif Köse /ey kavmim

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ

            İnsanoğlu unutkandır, o yüzden ibret almak, ders çıkarmak gibi halleri zayıftır. Zaten yeterince ders alıp bir kenara not etseydik, çoğu sıkıntıyı tekrar tekrar yaşamak zorunda kalmazdık. Durum bütün dünyayı zora sokan corona olunca, eski yazılarımı okuyayım dedim ve Memleket Gazetesi’ndeki üçüncü yazıma, 27 Ekim 2018 tarihli yazıma gözüm ilişti. Bakın o günlerde ne demişim:

“YAZIN YEDİĞİN HURMALAR

            Rahip ile yattık, rüyamızda Trump’ı gördük, dolar ile kalktık.

Ülke olarak UMUMİ bir sıkıntı yaşadık, etkisi hala sürüyor, daha da sürecek gibi. Dünya hayatını yanlış bir sebep-sonuç zincirine göre yaşıyoruz. Aslı, doğrusu İslam’da. (Geçen yazımızda bahsetmiştik)

Mesela bize göre hastalık tedavisi doktor ve ilaçtayken, İslam hastalık tedavisini sadakaya da bağlamıştır. “Sadaka ile hastalarınızı tedavi edin” (Camiussağir, 3728).

Bize göre kazanç, çalışmamıza bağlıyken, İslam bunu akraba ziyaretine de bağlamıştır. “Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen, sıla-ı Rahim yapsın” (Buhari, Müslim, Ebu Davud)

            İşte bu doğru sebep-sonuç zincirine baktığımızda da yaşadığımız ekonomik krizin sebebi ne ABD’dedir, ne rahipte ne de dolardadır.

Doları yükselten aslında sadece ve sadece biziz. Delil mi istiyorsunuz? Buyrun hadis: “Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, kişinin ayağının sürçmesi, ayağını bir ağaç parçasının yırtması, bir damar seğrimesi MUHAKKAK İŞLENİLEN BİR GÜNAH YÜZÜNDENDİR” (Hennad, Zühd, 1/209; Kenzu’l Ummal, 3/558, 609, 1300)

Şimdi, gözünüzün seğrimesi bile bir günahınız sebebiyle oluyorsa, işyerlerinin kapanmasına, onlarca kişinin işsiz kalmasına, hayatın pahalanmasına sebep olan bir krizin bizim amellerimizden bağımsız olması düşünülebilir mi? Yüzde yüz bağlıdır hem de.

            Allah “Faiz malını mahvederim” (Bakara, 276 Meali) dedi, biz nasıl bir yiğidiz ki şu kriz döneminde bile hala faizli kredilere başvurmaktan korkmuyoruz hatta bu kulaklar birbirine faizi tavsiye edenleri duydu. Peygamber de ”Faizin başında çokluk olsa bile sonunda mutlaka azlık olacaktır” (Hakim, Müstedrek) dedi ama bizim kulaklarımız peygambere de tıkalıydı, çünkü dünya hırsı, çok kazanma aşkı, mal ve para sevgisi gözlerimizi kör etmişti. Sonunda duvara tosladık ama hala aşırı hız yaptık demiyoruz da bu duvarın burada ne işi var, diye soruyoruz. Faiz kullanılarak yapılan ticaretin sonu batmaktır, bu iki kere ikinin dört etmesi kadar doğaldır.

            Uyanın artık, başımıza gelen her şey bizim amellerimize bağlı. Bir de ayetten delil verelim de pekişsin kalplerde: “Başınıza gelen HER MUSİBET, ellerinizle işledikleriniz sebebiyledir” (Şura, 30 Meali). Neymiş efendim? Başımıza gelen HER musibet, kendi ellerimizle yaptıklarımız sebebiyleymiş. Yani boş yere rahibi, doları falan suçlamayın, dönüp aynaya bakın, çok Brunson göreceksiniz.

            Allah rahmeti çok bol olandır.

            Faiz, borç ödememe, israf, lüks yaşantı, Ramazan Ayı’nda açıktan oruç yeme, namaz kılmama, zekâtı tam vermeme, üretimde hile yapma, gençlerde dövme yaptırma, bayanlarda açık ve dar giyinme, yalan-gıybet-dedikodu, zinaya heves etme, hadisleri inkâr etme… gibi bir dünya fıskın fücrun içinde hala ekmek veriyor da yiyoruz.

            Bir de bunlardan daha fecisi, günahlara girmeyenlerimiz de çoğunlukla UYARICILIK kalmamış. Herkes gemisini kurtaran kaptan rolü oynuyor ama gemi öyle kurtarılmıyor işte. Eğer aynı gemide, aynı çatının altında isek –ki öyleyiz- mutlaka ama mutlaka İYİLİĞİ EMREDİP KÖTÜLÜKTEN ALIKOYMA amelini gerçekleştirmeliyiz. Hem de günümüz şartlarında bu ameli YAYGIN ve HIZLI bir şekilde yapmalıyız. Yoksa, ekonomik krizin bir felaketler zincirinin başlangıcı, ilk halkası olduğunu Allah korusun göreceğiz.

“Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder kötülükten nehyedersiniz, ya da Allah kendi katından yakın zamanda üzerinize bir azap gönderir. Sonra da Allah’a yalvarıp dua edersiniz ama duanız kabul edilmez” (Tirmizi, Fiten 9)

            Allah’tan kısa sürede başımıza gelecek olan azabın sebebi günahlara dur demememizmiş gördünüz mü? Dualarımızın kabul edilmemesi de ayrı bir felakettir.

“Şüphesiz ki insanlar zalimi görüp te onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın kendi katından göndereceği bir azabı hepsine umumileştirmesi yakındır”  (Tirmizi)

Allah Resulü UMUMİ AZAPtan bahsediyor ey kavmim. Seni de beni de bulacak bir azaptan ve sebebi zalimin yaptıklarına engel olmamak. Her günah ta bir zulümdür, unutmayın.

Ne olur öncelikle günahlarımızı itiraf ederek tövbe edelim. “Efendim, enflasyon oranında faiz almak caizdir” gibisinden deli saçması kılıfları bir kenara bırakalım ve samimiyetle tövbe edelim. Bununla birlikte dolarla başlangıcını gördüğümüz UMUMİ azabın gelmemesi için gördüğümüz her türlü günaha karşı insanları güzellikle uyaralım.

Yoksa yazın yediğimiz hurmalar bizi çok fena tırmalayacak, haberiniz olsun. “Biz nimetler içinde şımaran nice memleket halkını helak etmişizdir…” (Kasas Suresi 58. Ayet Meali) “

O yazı burada bitiyor. Anlaşılan yazın yediğimiz hurmalar bizi fena halde

tırmalıyor. Ama şu kadarını söyleyeyim: Corona, umumi bir azap ve musibet değil henüz. Dua edelim de gerçek bir musibet gelmesin başımıza, eğer gelirse gülmeyi bile unutursunuz.

            Bir an önce günahlarınızdan vazgeçin, tövbe edin, sadaka verin. İslam’a dönün.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum