Durali Göğüş

Durali Göğüş

DUYGULANDIRAN VEFA

Masmavi rengin ile coğrafyanın nazlı küçük iç denizi Marmara. Ah Marmara ah!. Ana gibiydin onlarca adacığa. Sularınla kucaklayıp sarıp sarmalamıştın onları. O güne kadar binlerce yıl güzelliklerin zümrüdü, denizin inci adasıydın. O gece Yassı Ada'da bir huzursuzluk, bir daralma vardı sanki. Gecenin şafakla buluştuğu serinlikte bile içindeki sıkıntı kâbusundan kurtaramamıştın kendini. Üzerinde bir hareketlilik bir koşturmaca vardı. Kıyılarına gemilerin biri gelip biri gidiyor. Yüzlerce binlerce postallı, silahlılar arasına aldıkları mahzun ve mazlumları attılar senin zindanlarına. Sen şoktaydın, şaşkındın bu hayra alamet değil dedin yüreğinin sesiyle.

Tarihte nice deniz savaşlar yaşadın, nice kahramanlıklara şahit oldun. Ecdat emperyalist haçlıları Marmara da, Ege de denize döktü, karada toprağa gömdü. Toprakların da genç cumhuriyeti kurdu. Halk kendi iradesi ile yönetilecekti. Ama bu bir mübadele değil, ülkenin kendi evlatlarına karşı ihanetti. Gel gör ki, zorla dipçikle getirilen öz evlatlarımızdı bu kez misafirlerin. Çok partili sistemdi ve milli şef vardı idarede. Halk yokluk ve ağır vergilerle bezdirilmişti. Ezan Türkçeleştirilmiş, Kuran-ı kerim okunması yasak, ibadetler baskı altındaydı. Halk 1950'de sandıkta milli şefe Osmanlı tokadını indirmiş, DP tek başına iktidar ve Adnan Menderes’i başbakan yapmıştı.

Bismillah diyerek ülke hızlı atılımlar ve projelerle yükselişe geçmişti. Büyüme ivmesi, hak ve özgürlükte halkın sosyal refahı artıya geçmişti. Gönül insanı Menderesle Ezan, tanrı uludur’dan tekrar Allahüekbere geçmişti. İçerideki milli şef kafalı işgalci odakların kalbine saplanmış bir ok gibiydi sanki bu karar.

Demokrasi sadece seçim ve sayı çoğunluğu değildi, bu gezi zekâlılarda. Başka illegal yolları vardı iktidar olmak için. Hemen sömürgeci ağa babalarına ispiyonladılar. Büyük şeytanın önünde el pençe durup yalvardılar. ‘Darbe darbe’. Biz içeriden siz dışarıdan haydi vakit kaybetmeyelim. Menderesi ve onu iktidara getiren halka hadlerini bildirelim. Dedik ya o gün Marmara denizinin incisi yassı adada bir sıkıntı ve daralma vardı. İlkbahar en canlı güzelliğini yaşandığı Mayıs ayının 26'sını 27'sine bağlayan geceydi. Postallılar halk iradesine, efendilerinin emri ve iç işgalci çetelerin desteğiyle darbe yaptılar. Halkı canı ile tehdit ettiler. Ülke yöneticilerini, üst düzey bürokratları ve önemli şahsiyetleri tutukladılar. Ev sahibi olarak seni seçmişlerdi bahtı kara yassı ada. Gecen, gündüzün şahitti işkencelere ve mazlumların acısına. Ağzı bozukların, onurlu insanlara yaptığı aşağılama, hakaret ve küfürlere. Kurgulanmıştı düzmece mahkeme heyetleri satılmışlardan. Asılsız, sahte ve içi boş isnatlar var, bağnaz çağ dışı kafalarda. Köpek, bebek ve mama davaları vs. Şeytani niyet kurt kuzu hikâyesi. Suyumu neden bulandırdın. Dertleri bu ülke de İslam silinecek. Ecdattan iz kalmayacaktı, sen şeytani düzenimize çomak soktun Menderes. Seni ve senin gibi Anadolu ruhu bu ülkede yönetici olamaz. Sizin yeriniz marabalık ve kölelik. Bizim ki ise efendilerimize, batıya kul köle, mandacılık da hizmet dediler.

Nihayetinde karar Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan için karar idam. O gece ağlıyordu Marmara denizi, denizler âlemi canlılarının ağıdı dalgaların sesinde yükseliyor. Gökyüzünde yıldızların gözyaşının oluşturduğu bulutlar buğulaştırmıştı semayı. Yassı ada acısını içine gömmüş sessizce ağlıyordu çaresizlikten. İnfazlar gerçekleşmişti. Tarihinin en karanlık ve utanç kararında insanlık yastaydı. Şehitler kavuşmuştu Rablerine. Yassı ada kara talihi için yıllarca yas tutmuştu hüzünlüydü mahzundu, mahcuptu.

‘’Vefa çok ağır bir SIFATTIR, herkes TAŞIYAMAZ.’’

Yeni nesiller, görmese de aynı çağda yaşamasalar da, onları sever ve saygı ile anarlar. Cuntacı zalimlerin esamelerini okumazlar, lakin yaptıkları alçaklığı da asla unutmazlar. Ülkesine hizmet eden adam gibi adamları, günahlarıyla sevaplarıyla kabul eder bağrına basarlar. İyilikle anar, dualarında asla unutulmazlar. Geleceklerine iyi bir örnek olarak hep gönüllerde yaşatırlar. Geçmişe ilgisi, sevgisi ve saygısı olanlar onları yaşatmaya söz verir ahde vefa gösterirler. Nitekim çağın Menderesleri çıkar. Yassı adanın kara lekesini siler ve onurunu kurtarırlar. Cumhurbaşkanı ERDOĞAN ve Sayın BAHÇELİ tarihin karanlık sayfasını kapatıp, adanın imajına yepyeni beyaz bir sayfa açmışlardır. Demokrasi ve Özgürlükler adası ismiyle şeref madalyası ile ödüllendirdiler. Yepyeni mimari ile şaheser bir, ada inşa edilmiştir. Minarelerinde ezan sesi dinleyecek, deniz âleminde yaşayan tüm mahlûkatlar. Rablerine zikirle şükür secdesine kapanacaklar. Yassı ada artık tutsaklıktan kurtulmuş. Özgürlüğüne kavuşmuş. Milletiyle bütünleşmiş ve kucaklaşmıştır.

Milli irade geçmişine sahip çıkmıştır. Birlik ruhuyla güçlü ve lider bir ülke sevdasıyla durmak yok yola diyen halkımız var artık.

Sonuç olarak cunta heveslilerine, yerli işbirlikçi hainlere;

Bu kutlu milletin inancına, iradesine, aklına, ferasetine ve cesaretine güvenmeyenlere bizden hatırlatması, uğraşmayın.

27 Mayısla başlattığınız, devam ettirdiğiniz 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz da ki gibi bir kalkışma beyhude hevestir.

Dönüp geçmişe bir bakın, halk kararının dışında bir yola tevessül edeni bu aziz millet, asla affetmemiştir. Kalbindeki iman ile yüreğindeki Fetih ruhunu ömrü boyunca yaşatır.

Ümmetin, insanlığın umudu, hamisi ve Ensar ruhuyla yola…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.