Doğu ve Güneydoğu İlleri Mülki ve İdari Amirleri Toplantısı
Başbakan Davutoğlu: (4)- "Kim kamu düzenini tehdit ediyorsa, etnik kökeni, dini gerekçesi ne olursa olsun, DEAŞ'ın yaptığı gibi yüce dinimizin değerlerini kullanmaya kalkabilir, mezhebi argümanı ne olursa olsun, üzerine en kararlı şekilde gideceksiniz. Hi
ANKARA (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kim kamu düzenini tehdit ediyorsa, etnik kökeni, dini gerekçesi ne olursa olsun, DEAŞ'ın yaptığı gibi yüce dinimizin değerlerini kullanmaya kalkabilir, mezhebi argümanı ne olursa olsun, üzerine en kararlı şekilde gideceksiniz. Hiçbir tereddüt göstermeyeceksiniz. Halk ile teröristi ayırt edeceksiniz. Halka şefkat, teröriste kudret elinizi göstereceksiniz. Askerimiz, polisimiz, bütün mülki yetkililerimiz halka şefkat gösterirken yüreğiyle, teröriste karşı kudret gösterirken bileğiyle gösterecek. Yürek ve bilek bir araya gelecek" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Vilayetler Evi'nde düzenlenen Doğu ile Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerin mülki ve idari amirleriyle bir araya geldi.
Davutoğlu, "Acaba devleti eleştirirsem başıma ne gelir" denilen geçmiş dönemlerden bugün, devletin huzurunda fikrini açıkça ifade edebilen ama terör örgütünün baskısı sebebiyle birçok şeyi imalı konuşabilen bir döneme geçildiğini belirtti.
Terör örgütüne karşı herkesin kudretini gösterip, terör örgütlerinin halk üzerinde baskı oluşturmasını engellemesi gerektiğine vurgu yapan Davutoğlu, şunları söyledi:
"Akademisyenlerin veya bazılarının tahayyül ettiği ülkeden başka bir ülke Türkiye. Kendilerine de ifade ettim, 'Bundan sonra ben sizi nasıl dinliyorsam, valilerimiz de kaymakamlarımız da öyle dinleyecek. Ama siz burada nasıl rahat konuşuyorsanız, bilin ki ülkenin her yerinden konuşacaksınız. Sizi tehdit edene de devlet, kudret elini gösterecek.' Devlet, sadece şefkat yüzünü değil, kudret elini de gösterdiği zaman kudretlidir. İşte biz ona kamu düzeni diyoruz."
- "Halk ile teröristi ayırt edeceksiniz"
Kamu düzeni içerisinde herkesin insan, hak ve özgürlüklerini hak ettiği şekilde yaşamasını sağlayacak şartları temin etmenin, bunu tehdit eden varsa ona da kudret elini göstermenin devletin görevi olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Kim kamu düzenini tehdit ediyorsa, etnik kökeni, dini gerekçesi ne olursa olsun, DEAŞ'ın yaptığı gibi yüce dinimizin değerlerini kullanmaya kalkabilir, mezhebi argümanı ne olursa olsun, üzerine en kararlı şekilde gideceksiniz. Hiçbir tereddüt göstermeyeceksiniz. Halk ile teröristi ayırt edeceksiniz. Halka şefkat, teröriste kudret elinizi göstereceksiniz. Askerimiz, polisimiz, bütün mülki yetkililerimiz halka şefkat gösterirken yüreğiyle, teröriste karşı kudret gösterirken bileğiyle gösterecek. Yürek ve bilek bir araya gelecek. Tereddüt eden bir sonraki aşamada kaybeder. 'Bize şu mülahaza olur mu, bu mülahaza olur mu?' Hayır. Demokratik hukuk devleti kuralları içerisinde her şey sorulur ama kimse vazifesini yaptığı için sorgulanmaz. Bizim vazifemiz budur. Bunu yapma tereddüdü gösteren o vazifeyi bırakacak, başka birisi gelip o vazifeyi yapacak. Kişiler gider, makamlar ve vazifeler baki kalır."
Başbakan Davutoğlu, kamu hizmetlerinin aksamasına izin verilmemesini isteyerek, kamu düzenin olmazsa olmaz parçasının, kamu hizmetleri olduğuna işaret etti.
"Bir ülkede hastane çalışmıyorsa ya da eksik çalışıyorsa, eğitim faaliyetleri yapılmıyorsa, istediği kadar düzen, güvenlik olsun halk, bir devletin ona sunması gereken hizmetlerden istifade edemiyor demektir" ifadesini kullanan Davutoğlu, onun için eğitim hizmetlerinin hiç aksamadan sürmesine özen gösterileceğini bildirdi.
- "Milli Eğitim Bakan Yardımcımız bölgeye gidecek"
Cizre, Silopi, Sur'da eğitim imkanlarını kaybeden insanlar için seferberlik ilan edildiğini belirten Davutoğlu, öğretmenlerden gelen notlar üzerine de çeşitli eksikliklerin giderilmesi konusunda talimat verdiğini aktardı.
Davutoğlu, bu eksikliklerin giderileceğini vurgulayarak, "Milli Eğitim Bakan Yardımcımız, Ankara'da görev yapmayacak, bölgeye gidip orada bu işlerin başında duracak. Hiçbir eğitim aksaması yapmayacağız. Yoksa bu terör örgütü, barikatların arkasındaki 15-16 yaşındaki gencecik çocukları kandırıp erken çağda ölüme gönderir. Biz o çocukları okullarda istiyoruz. Biz o çocukları amfilerde, müzelerde, kütüphanelerde, spor salonlarında istiyoruz. Barikatların arkasında bu çocuklar çürümesin istiyoruz. Eğitim hizmetleri aksamayacak. Bazı öğretmenlerin propaganda faaliyetleri içinde olduğuna dair bilgiler geliyor. Öğretmenler, bilgi ve bilim aktarmak için oradalar" diye konuştu.
- "Yahu sen önce yaralının olduğunu belgele bize"
Başbakan Davutoğlu, sağlık hizmetlerinin de aksamaması gerektiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cizre Devlet Hastanesinden görevli Kamu Hastaneleri Genel Sekreteri ile burada görüştüm. Kendisini dinlediğimde gözüm doldu ve devletin merhamet eli bağlamında da gurur duydum. Roketler altında Cizre Devlet Hastanesinde verilen sağlık hizmetleri... Birileri algı operasyonlarıyla bu sağlık hizmetlerini veren kahraman doktorları, onlara hastaları yetiştirmek için canını ortaya koyan polislerimizi, askerimizi itham altında, töhmet altında bırakmaya çalışıyorlar. Onlar ne yaparsa yapsın, biz öfkelenmeyeceğiz, kızmayacağız. Sağlık hizmetlerinin hepsini anında yerine getireceğiz. Hiçbir hamile kadınımız yolda kalmayacak, hiçbir hastamız bakımsız veya ilaçsız bir şekilde hastane köşelerinde bırakılmayacak. Devletimizin artık gücü var, kudreti var."
Cizre'de dün iddia edilen bölge için Sağlık Bakanlığıyla 10 ambulans, 30 sağlık memuru, bir ambulans helikopter ve bir ambulans uçağı hazır tuttuklarını belirten Davutoğlu, şöyle dedi:
"Ama devleti itham eden bu adamlar, hala Mecliste konuşuyorlar, hiçbirisi de burada böyle bir hastanın varlığını bize ispat edemediler. İçeriye kadar bütün imkanlarla ekipler gönderildi ama ortaya hasta falan çıkmadı, yaralı çıkmadı. Vardıysa niye çıkmadılar, yoktuysa niye bu kampanya yürütüldü? Şimdi diyorlar, 'Bu yaralıların durumlarını belgelesinler.' Yahu sen önce yaralının olduğunu belgele bize, olmayan şeyi bizim nasıl belgelememiz beklenir ki. Hani vardıysa oraya kadar güvenlik riskini alıp giden sağlık çalışanlarımıza niye teslim edilmediler, niye getirilmediler?"
- "Hayat en kısa zamanda normal şartlarına dönecek"
Ulaştırma hizmetlerinde de hiçbir aksaklık olmaması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, yol emniyetlerinin sağlanacağını, kazılan çukurların kapatılması, barikatların kaldırılması sırasında ortaya çıkacak hafriyatın hemen kaldırılacağını belirtti.
Davutoğlu, "Oradaki belediyelerin personel istihdam edip teröre hizmet etmek dışında, bazılarının başka yaptıkları bir iş yok, ulaştırma bakanlığımız gelecek ve yapacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız devreye girecek, orada hayat en kısa zamanda normal şartlarına dönecek. Bunları sizlerin sağlaması büyük önem taşıyor" diye konuştu.
- "Algı peşinde koşmaktansa olgu peşinde koşuyoruz"
Dünyada hem demokratik hukuk devleti kurallarını işleten hem de terörle mücadele eden tek ülke Türkiye olduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bir yılda hem iki seçim hem de aynı anda üç terör örgütüyle mücadele edebilen başka bir devlet de yok. Demokratik hukuk devletlerine bakın, terör tehdidinden uzaktalar ya da noktasal terör tehdidiyle muhataplar. Paris'te olduğu gibi... Biz ise eklemlenmiş bir coğrafyadan terör tehdidi alıyoruz. Ya da terörle mücadele eden ülkeler var, demokratik ülkeler değil. Biz ikisini bir arada yapmaya çalışıyoruz. Buna rağmen her türlü algı operasyonu aleyhimize yapılıyor. Dışımızdaki, Türkiye'nin gücünden rahatsız olan devletlerle, içimizde bu gücün demokratik kurallar içerisinde kullanılıyor olmasından rahatsız olan unsurlar, bazen terör örgütleri, bazen paralel yapılar, bazen onların uzantıları hepsi, Türkiye'yi, sizleri ve ve bizleri suçlamak için seferberlik halindeler. Halbuki biz gece ve gündüz algı peşinde koşmaktansa olgu peşinde koşuyoruz. Benim algı oluşturacak dahi vaktim yok. Çünkü var olan olguyla uğraşıyorum. Ama onların işi, olguyu saptırıp algıyı şekillendirmeye çalışmak.
Şimdi bunun karşısında her bir valimizin, kaymakamımızın yanına mutlaka, gerekiyorsa merkezden, kamu diplomasisinden bir yetkili görevlendirilecek ya da siz görevlendireceksiniz, herhangi bir olay olduğunda belgeleriyle birlikte bu olayın arka yönü, perde arkası aktarılacak. Kamuoyu olay konusunda önce bizim tarafımızdan bilgilendirilecek. Sonra da iddialar devam ediyorsa her aşamada tekrar tekrar bilgilendireceğiz. Bunun için sürekli ve çeşitlendirilmiş, her kesime ulaşan bir iletişim stratejisi geliştirmenizi istiyorum. Yerel, ulusal ve uluslararası boyutlarıyla tahkim edilmiş bir iletişim stratejisi yürütmezsek, yürüttüğümüz teröre karşı mücadele ne kadar başarılı olursa olsun dünyadaki algısı istediğimiz ölçekte olmaz."
- "Hepimiz nihayet bu millete hizmet için varız"
Başbakan Davutoğlu, her mülki amirin bölgesinde operasyon süresince gerekli hususlara dikkat edeceğini, sonrasında da süratle hayatı normalleştirileceğini söyledi.
Bunu yaparken de bütün devlet kurumlarından entegre bir stratejinin koordineli bir ekibi olarak çalışmalarını beklediğini vurgulayan Davutoğlu, "Valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri, istihbarat birimleri, askeri yetkililerimiz, hepiniz tek bir devletin hizmetinde, tek bir milletin geleceği için çalıştığınız bilinciyle her bilgiyi paylaşacaksınız. Şahsi ya da kurumsal hiçbir rekabete girilmeyecek, şahsi veya kurumsal herhangi bir gelecek kaygısı taşınmayacak. Hepimiz nihayet bu millete hizmet için varız" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, bunun için de gerek planlama gerek uygulama esnasında çatlak tek bir sesin çıkmadığı, herhangi bir aşamada planlanan dışında herhangi bir gelişmenin yaşanmadığı uyumlu bir ekip çalışması beklediğini bildirdi.
Davutoğlu, "Bu bağlamda sizlere bir kez daha teşekkür ediyorum. Son aylarda tepeden en detay birime kadar bütün devlet organlarında gördüğüm uyumdan çok büyük memnuniyet duyuyorum. Güvenlik zirvelerinde bir araya geliyoruz ilgili bürokratlarla. Tek bir perspektif, tek bir planlama, tek bir koordinasyon var. Bunun alana yansımasını da görüyoruz" diye konuştu.
30 yıllık terörle mücadele geçmişini akademisyen olarak iyi bildiğini belirten Davutoğlu, devlet görevi esnasında başdanışman, dışişleri bakanı olarak da bir çok krizi yönettiğini ancak bugün ulaşılan koordinasyon düzeyinin gerçekten her türlü takdirin ötesinde olduğunu aktardı.
Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bilin ki bu entegre stratejinin uygulanması için başta ben olmak üzere Ankara'dan ta Cizre'nin mahallesindeki bir özel harekatçımıza kadar hepimiz bir zincirin halkalarıyız. Kim bu zincirin halkalarında kopuk halkaya sebep verirse hesabını verir.
Çünkü o halkanın kopması belki şehitlerin, sivil zayiatların olmasına ama en önemlisi de bu mücadelenin zaafa uğramasına sebebiyet verir. Onun için bu koordinasyonun entegre strateji anlayışının alanda, her aşamada sürdürülmesi konusunda aşırı özen gösterilmesini rica ediyorum. Milletin vicdanı ile devletin aklını bir araya getireceğiz. Devlette beş tane akıl olmaz. Bir akıl olcak. O akıl hepimizin bugün de ortaya koyacağı harman ile oluşturacağımız akıldır. O aklın meşruiyeti de gücü de milletten desteğini almış siyasi iradedir. Demokrasilerde bu böyledir. Milletin vicdanı ise ta Ahmed-i Hani'ye, Hz. Mevlana'ya, Hacı Bektaş-ı Veli'ye, kimi Türk, kimi Kürt, kimi Sünni, Alevi bütün o geçmiş kadim erenlere, kanaat önderlerimize dayanan köklü bir mirastır. Allah bizi milletin vicdanından koparmasın, devletin aklının bütünlüğünden uzak eylemesin."
Toplantıya, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Başbakan Yardımcıları Numan Kurtulmuş, Mehmet Şimşek, Lütfi Elvan, Tuğrul Türkeş, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ile doğu ve güneydoğu illerinde görev yapan mülki ve idari amirler katıldı.
(Bitti)
AA
Kaynak:
