Doğanın uyanışı ve bahar bayramı: Nevruz

Doğanın uyanışı ve bahar bayramı: Nevruz

Yeni yılın başlangıcı ve baharın müjdecisi olarak kabul gören Nevruz Bayramı, asırlardır süren gelenekleriyle Anadolu'da coşkuyla kutlanıyor- Ateşten atlama, renkli yumurta tokuşturma, 7 çeşit yemekten oluşan nevruz sofrası, demir dövme, evlerin temizlenmesi ve onarılması gibi adetlerin uygunlandığı nevruz, Türk kültür havzasında nesilden nesle geçiyor- EÜ Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alimcan İnayet:- "Bugün bu bayramı çağımızın değerleriyle zenginleştirmek, renklendirmek ve

İZMİR (AA) - HALİL FİDAN - Türk dünyasında "yeni yılın başlangıcı", "baharın müjdecisi", "doğa bayramı" olarak kabul gören ve bilinen tarihi 18 asırdan fazla olan Nevruz Bayramı, asırlardır devam eden gelenekleriyle Anadolu'da coşkuyla kutlanıyor.

Dünyanın en geniş kültürüne sahip Nevruz Bayramı, "kötü söz orucu", "çevre temizliği ve alav alav", "ölü bayramı", "yaşlı ve hastaları ziyaret", "çocuk günü", "gençlik günü" ve "yeddi levin" olmak üzere 7 aşamada icra ediliyor.

Bayramdan 2 hafta önce, inananlar tarafından kötü söz orucu tutuluyor. Bu çerçevede kötü söz konuşmanın günah sayıldığı nevruz boyunca, herkes geçen yılın sıkıntılarını, acılarını unutmaya çalışırken, küs olanlar ise barıştırılıyor.

Uzun ve sert kış aylarından sonra tabiatın baharla yeniden canlanmasını sembolize eden nevruz, Orta Asya'dan Anadolu'ya birçok coğrafyada toplumsal birliği, dayanışmayı, yardımlaşmayı sağlayan içeriğiyle varlığını koruyor.

Çin kaynaklarında, milattan önce 3. yüzyılda Hunların bahar aylarında şenlik düzenlediğinin yer alması dolayısıyla geçmişi o yıllara kadar dayandırılan nevruz, Türklerin Ergenekon'dan çıkış günü olarak da kabul ediliyor.

Kelime olarak "yeni gün" anlamına gelen bu özel günde, tabiatın canlamasıyla yeni bir yılın başladığına ve ne kadar bolluk, bereket, yardımlaşma ve dayanışmayla geçirilirse tüm senenin o şekilde geçeceğine inanılıyor.

- Nevruzda ritüeller

Başta Anadolu, Orta Asya ve çeşitli coğrafyalarda kutlanan Nevruz Bayramı'nın ritüelleri de kuşaktan kuşağa aktarılıyor.

Kimi inanışlarda yeni senenin başladığı o güne günahlarından arınmış girmek isteyenler ateşten atlıyor. Yıkanmak ve sudan atlamak da arınmak için yapılan adetler arasında bulunuyor. Ateş ve sudan atlamak tüm nevruz kutlamalarındaki ortak unsurlardan biri olarak dikkati çekiyor.

Bugüne özel kurulan ve 7 çeşit yemeğin bulunduğu "nevruz sofrası"na toplu halde oturuluyor. Yılın bolluk ve bereketle geçmesi için kurulan zengin sofrada, herkes her yemekten yiyerek, senenin o rahatlıkta geçmesini diliyor.

"Semeni" geleneği de uzun yıllardır yaşatılıyor. Bu gelenekte, tarımda bereketli bir yıl dileğiyle, nevruzdan önce kaplarda arpa, buğday çimlendiriliyor ve bunlar sofralara konuluyor.

Yeni yılı yeni kıyafetler giyerek karşılayan insanlar, öncesinde evlerini temizliyor, varsa yıkılan yerleri onarıyor, badanalarını yapıyor. İnsanlar böylece yeni yılda her şeyin yeni olmasına özen gösteriyor.

Nevruzda mezarlık ziyareti de sık görülen ritüellerden. Bu ritüel, ecdatla evladın buluşması olarak görülüyor. Kabir ziyaretlerinde atalara saygı gösteriliyor.

Nevruz Bayramı kutlamalarında yumurtaların tokuşturulması da yaygın görülüyor. Üremeyi ifade eden yumurtalar, bolluk için boyanıyor ve tokuşturuluyor. Ayrıca spor müsabakaları düzenleniyor, şarkılar söylenip dans ediliyor, şairler şiir okuyor.

Nevruzun tarihi Ergenekon'a dayandırıldığından o gün demir dövülerek Ergenekon'dan çıkış da kutlanıyor.

- Türk dünyasında nevruz

Ege Üniversitesi (EÜ) Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Türk Folklorü Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alimcan İnayet, AA muhabirine yaptığı açıklamada, nevruzun Türk dünyasının ortak değerlerinden olduğunu ve bu bayramın "nevruz", "navruz", "navrız", "novrız", "mevris", "saban toy", “ulusun ulu günü”, "cılgayak" gibi isimlerle anıldığını söyledi.

Bu bayramın Anadolu'da da "mart dokuzu", "yıl sırtı", "gün dönümü", "sultan nevruz" gibi isimlerle kutlandığını anlatan İnayet, şöyle konuştu:

"Nevruzun kökeniyle ilgili birkaç görüş ileri sürülmüştür. Bunlardan birisi nevruzun Türk bayramı olduğu, Türkler vasıtasıyla bütün Asya ve Avrupa'ya yayılmış olduğudur. Bu görüşü ileri sürenlere göre, nevruz geleneğinin temeli Ergenekon Destanı'dır. Ergenekon Türklerin var olma düşüncesinin sembolüdür. Nevruz, Türklerin Ergenekon'dan çıkışının anısına kutlanmıştır. Ayrıca Çin tarih kaynakları nevruzun Hunlar döneminden itibaren kutlanmakta olduğunu kaydeder."

İnayet, nevruzun geçmişten bugüne değişik Türk boylarını birleştiren bir kültür bağı ve Türk milli bilincini, milli kimliği ve kültürünü besleyen bir kaynak olduğunu ifade etti.

- "Daha fonksiyonel hale getirmek durumundayız"

Nevruzun Türk dünyasındaki önemine işaret eden İnayet, şunları kaydetti:

"Bugün bu bayramı çağımızın değerleriyle zenginleştirmek, renklendirmek ve daha fonksiyonel hale getirmek durumundayız. Nevruzu Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı, yeni yıl kutlaması gibi bir evrensel değer olarak görmek mitostratejik açıdan da çok önemlidir. Çünkü bu bayram birçok ülkede pek çok toplum ve halk arasında kutlanmaktadır. Bu bayramın toplumdaki çeşitli grupları bir araya getirmede, değişik ülkeler, milletler ve halklar arasındaki kültürel bağları güçlendirip kardeşlik ile dostluğu pekiştirmede, bölge ve dünya barışının tesis edilmesinde son derece etkili bir güç olduğu ortadadır."

Türk dünyasında nevruzla ilgili olarak öncesinde temizlik yapıldığını dile getiren İnayet, yine bu dönemde arınma törenleri düzenlediğini, yoksullara yardım edildiğini vurguladı.

Nevruz öncesinde küskünlerin de barıştırıldığını anlatan İnayet, "Mezarlıklar ziyaret edilir, ateşler yakılıp üzerinden atlanır, yumurtalar boyanıp tokuşturulur, semeni hazırlanır, nevruz sofrası kurulur, 'köje', 'köjö', 'köcö' olarak bilinen özel çorbalar hazırlanır, kökpar oyunu oynanır, güreş ve at yarışı düzenlenir, destan, kıssa ve hikayeler anlatılır, nevruznameler söylenir." dedi.

Kaynak:Haber Kaynağı