Cinuçen Tanrıkorur kimdir?
5 yıl önce kaybettiğimiz Tanrıkorur, klasik üsluba bağlı bir bestekar ve ud sanatçısıydı. Ud icracılığı ile önemli bir şöhret kazanmış olan Tanrıkorur, çalış tarzı ve tekniği ile udda kendine özgüdür; pek çok udi onun tarzını benimsemiştir.
Yorgo Bacanos, Udi Nevres ve Şerif Muhittin Targan gibi Cinuçen Tanrıkorur da udda kendine özgü tarz yaratabilmiş müzisyenlerden biridir.
Şerif Muhittin'in tekniği daha ziyade batı tekniğidir, icrası makamsal olmaktan çok batı müziğindeki majör-minör ilişkisine dayalıdır. Nevres Bey'in icrası daha yumuşaktır, sert mızrap hareketleri yoktur, Yorgo Bacanos ise günümüzdeki ud icracılarının hemen tamamını etkilemiştir, inanılmaz derecede yüksek bir ajilite Bacanos'un en çarpıcı özelliğidir.
Cinuçen Tanrıkorur'un tarzı ise tanbura yakın bir ud icrasıdır. çalışında sağ elinden çok sol eli etkilidir. Kullandığı udlarda tellerin klavyeye ortalama bir uddakinden çok daha yakın olması bunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Sol eliyle klavyede verdiği nüanslar kolay kolay her udinin başaramayacağı türdendir. Gerek doğaçlamalarında, yani taksimlerinde, gerekse de eser icralarında yüksek hız ya da ajilite pek görülmez.
Tanrıkorur aynı zamanda önemli bir besteci idi. Peşrev, saz semaisi, ağır semai, yürük semai, beste, kâr-ı natık, ilahi, şarkı ve daha pek çok formda 500 civarında eseri olan üstadın, bestecisini bilmeseler de büyük kitleler tarafından en çok bilinen bestesi sanırız 'mehtapta yakamozlar'isimli nihavend saz semaisidir. TRT'nin tek televizyon olduğu yıllarda ara müziği olarak sıkça çıkardı karşımıza bu beste.
1983 yılında Fransız Ulusal Radyosu "Radio France`" tarafından bir uzunçaları yayınlanan Tanrıkorur 5 dil bilen, Osmanlıca'ya ve 'divan edebiyatı'na hakim, 3 makam tertip etmiş olan, enstrümanının metodunu yazmış ender rastlanacak bir sanatçıydı. Yaşadığı topluma karşı duyarlı bir sanatçı olan tanrıkorur aynı zamanda önemli bir kalem olma özelliğine de sahipti. gerek müzik üzerine gerekse de toplumsal ve kültürel konular üzerine çok sayıda makale ve tebliğ kaleme aldı. bu yazıları daha sonra iki kitap halinde yayınlandı: "Müzik kimliğimiz üzerine düşünceler" (1998) ve "Biraz da müzik" (2001). Sanatçının bir diğer özelliği de konserlerinde mikrofon kullanmayışıydı.
Cinuçen Tanrıkorur kimdir?
20 Şubat 1938'de FatihMutaflar'da doğdu. Babası Zaferşan Tanrıkorur, oğluna kendi isminin Kazan Türkçesi'ndeki tam karşılığı olan ve galib, muzaffer anlamına gelen Cinuçen ismini koydu. Müzik eğitimine, İstanbul Belediye Konservatuarı Türk Mûsikîsi Bölümünde Münir Nurettin Selçuk'un öğrencisi olan amcası Mecdinevin Tanrıkorur'un, kendisine 2.5-3 yaşlarından itibaren meşk etmesiyle başladı. Daha ilkokul çağlarında, Sultan III. Selim'in Sûzidilârâ makamındaki yürük semâîsini okuyor, Mehmet Akif'in Çanakkale Şehitleri'ne isimli mersiyesi ile birlikte Yahya Kemal, Mehmet Emin Yurdakul ve Nihal Atsız gibi şairlerin şiirlerini baştan aşağı ezbere okuyabiliyordu. Eyüp Mûsikî Cemiyeti Başkanı bestekâr ve kemanî Mustafa Sunar'ın ud öğrencisi olan annesi sayesinde ud ile tanıştı. Kendi kendine ud çalmasını ve daha sonraları beste yapmasını öğrendi. Besteciliğe ise 14 yaşında Ferahnâk makamında oldukça parlak bir saz semâîsi ile güftesi Fuzûlî'ye ait Şevkefzâ makamında bir şarkı besteleyerek başladı.
Cinuçen Tanrıkorur, sırasıyla İtalyan Lisesi ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (MSÜ) Yüksek Mimarlık bölümünü bitirdi. Daha sonra İmar ve İskân Bakanlığı Marmara Bölge Planlama Dairesinde şehirci mimar olarak devlet hizmetine girdi ve Ankara'ya yerleşti. 1973'te TRT Ankara Radyosu TSM Şube Müdürlüğü görevine getirildi ve burada 1982'deki istifasına kadar programcılıktan daire başkanlığına kadar çok çeşitli görevlerde bulundu. Konya'da Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi'ne bağlı Müzik Eğitimi Bölümü'nü kurdu. 1989 yılında, irsî olan böbrek hastalığı dolayısıyla Kültür Bakanlığı tarafından ABD'ye gönderildi ve burada 117 eser besteledi. Ayrıca bu süre içerisinde Maryland ve Princeton Üniversiteleri'nde örnekli iki konferans vermiş, iki büyük makale yazarak Turkish Music Quarterly dergisinde yayınlamış, hocası Garino'nun tavsiyesine uyarak öğrendiği eski yazıyı geliştirmek için dostlarına eski harflerle sürekli mektup yazmış, dahası, ABD'li hattat Muhammed Zekeriya'dan hat dersi almıştır. Bu dönemden sonra hastalığı sürekli artan Tanrıkorur, toplam sekiz ameliyat geçirmiştir ve bunların üçü ise henüz mimarlık öğrencisiyken yakalandığı kanser sebebiyledir. Tanrıkorur, yaklaşık bir aydır yattığı hastanede iyice ilerleyen hastalığı dolayısıyla 28 Haziran 2000'de vefat etmiştir.
Hakkında kim ne dedi?
Hilmi Yavuz: Cinuçen Tanrıkorur, Türk musıkisinin geleneksel konumuna bağlılığı bir dünya görüşü olarak temellük etmiş bir besteci olarak anılacaktır. Bir dünya görüşü, evet, çünkü, klasik musıkimizi, sadece bir melodi dağarının formel anlamda yeniden üretiminden ibaret bir teknik mesele olarak ele alan bestecilerimizden değildir Cinuçen Tanrıkorur. 'İlim ve Sanat'Dergisi'nde Uğur Baran'ın kendisiyle yaptığı bir söyleşide şunları söyler Cinuçen Bey: 'Müzik, her kültürün kendi mantık, estetik ve semantiği içinde konuştuğu bir dildir ve ona özeldir; çünkü onun tarih, inanç ve geleneklerini anlatır, benim dilimse bana güzeldir; çünkü benim inanç ve geleneklerimi anlatır.'
Ahmet Özhan: Cinuçen Tanrıkorur çok nadide bir insandı. Fevkalade titiz, nazik ve kendi kendini yetiştirmiş biriydi. İcracı olarak da, besteci olarak da üst seviyede bir sanatçıydı. Kendine has başarılı bir üslup geliştirmişti.
Beşir Ayvazoğlu: Cinuçen Bey olağanüstü bir insandı... Ud virtüözüydü... Hepsinden önemlisi, inanılmaz ölçüde metin ve mütevekkil bir insandı. Yıllarca büyük hastalıklarla boğuştu ve buna rağmen ortaya büyük eserler koydu. Kahramandı... Titiz ve mükemmeliyetçiydi. Edebi zevk sahibi olduğu için güçlü güftelerle güçlü besteler yaptı.
İskender Pala: Musıkîmiz için yüreğini kanatarak yaptığı çalışmalar var. Klasik musıkîmizde onun geldiği aşama genç meslektaşlarınca devam ettirildiği takdirde medeniyet birikimine olan borcumuz bir nebze ödenecektir. Yaptıkları her zaman kulağımızda hazin bir nağme olarak çınlayıp duracaktır.
