CHP TBMM Grup Toplantısı

CHP TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan Kılıçdaroğlu (2) : -"Bu tür insanlar yargıda olmamalı, bu tür insanlar Yargıtayı, Danıştayı, Sayıştayı temsil edemezler. Cübbelerini çıkarsınlar, AKP'ye kaydını yaptırsınlar"- "Bizi tehdit ederek, 'eleştireni mahkemeye veririm' diyerek... Ne

TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başkanlarını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rize ve Kırşehir programına katıldıkları için eleştirerek, "Bu tür insanlar yargıda olmamalı, bu tür insanlar Yargıtayı, Danıştayı, Sayıştayı temsil edemezler. Cübbelerini çıkarsınlar, AKP'ye kaydını yaptırsınlar. O koltuktan ayrıl kardeşim." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Zonguldak'ta maaşlarını alamadıkları için maden işçilerinin eylem yaptığına işaret eden Kılıçdaroğlu, emeğin, alın terinin en yüce değer olduğunu, bu değere CHP dışında hiçbir partinin sahip çıkmadığını, bütün işçilerin bunu bilmesi gerektiğini savundu.

Kılıçdaroğlu, 17 işçinin parasının ödendiğini, diğerlerine sadaka niyetine para dağıtıldığını ifade ederek, işçilerin ürettiklerinin karşılığını, kıdem tazminatlarını istediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Zonguldak'taki maden işçileri, senin sorununa sahip çıkan parti CHP'dir. Artık dünyanı değiştir, kendin için yeni bir gelecek ara. Türkiye'yi, emeği, alın teri ile çalışan insanların mutlu Türkiyesi haline getirmek boynumuzun borcudur." diye seslendi.

-"Anayasa Mahkemesine götüreceğiz"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulunda bugün görüşülmesi planlanan Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi'ne ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

Vatandaşın 52 liralık elektrik tüketimi için 105 lira fatura ödediğini, bunun içinde kayıp-kaçak, TRT payının da olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Namuslu vatandaş elektriğini tüketiyor, saate bakıyor, zamanında faturayı ödüyor. Bir başkası kaçak elektrik kullanıyor, devlet onun değil namuslu adamın peşinde. 'Onun kaçırdığını namusludan alacağım' diyor. AKP için uygundur, onların zaten felsefesi bu. Kaçaktan besleniyorlar. Tüketici dernekleri itiraz etti, Yargıtaya gitti. Yargıtay, 'Kayıp kaçak bedelini vatandaştan alamazsın' dedi. Şimdi yargıyla alamadıklarını kanunla alacaklar. Alacakları miktar 33 milyar lira. Elektrik kullanan bütün vatandaşlara sesleniyorum; kaçak elektriği kullananın elektrik bedelini, namuslu insanlardan almak doğru mu değil mi? Bu kaçak-kayıp bedelini benden alanda din, iman, Allah, kitap var mı, bunların nesi var? İnsan Allah'tan korkar, böyle birşey yapmaz. TBMM Genel Kurulunda aynı sertlikte muhalefet edeceksiniz. Namuslu vatandaş ne zamandan beri hırsızın cezasını ödüyor? Antik çağlara döndük. Antik çağlarda Spartalılarda hırsızlık övünülecek olaydı. TBMM, bir ahlaksızlığa aracılık yapabilir mi? Bu kanunu Anayasa Mahkemesine kadar götüreceğiz."

-"Davutoğlu'nun gidiş şifreleri"

Kılıçdaroğlu, "saray darbesiyle yeni hükümet kurulduğunu, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun hakkını koruyamadığını, gittiğini" ileri sürdü.

Hükümet programı açıklandıktan sonra Davutoğlu'nun gidiş şifrelerini, hangi gerekçelerle görevden alındığını öğrenmeye çalıştıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, gidiş şifrelerini bulduklarını, 5 temel şifre olduğunu söyledi.

Davutoğlu'nun, şeffaflık, siyasi ahlak kanunu getireceğini, siyasilerin mal beyanında bulunacağını söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ancak sarayda oturan zat, 'Mal bildirimi beyanını il ve ilçe başkanları düzeyine indirirseniz, bu görevi üstlenecek kişiyi bulamazsınız' diyor. Sen misin 'yolsuzluğu kaldıracağım' diyen. Elinden dilekçeyi aldılar, hadi güle güle..." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Davutoğlu'nun 1 Kasım seçim sürecine giderken, "Halk anayasa değişikliği için bize yetki vermedi. Bizim sorumluluğumuz şimdi var olan sistemi işletmek" dediğini, bunun üzerine de kendisine "Hadi güle güle" denildiğini iddia etti. Kılıçdaroğlu, bunun, bir insana yapılan en büyük kötülüklerden biri, demokrasiye ihanet olduğunu öne sürdü.

Üçüncü şifrenin, düşünceyi açıklama özgürlüğü olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, Davutoğlu'nun akademisyenlerin bildirisinden sonra, "Prensip olarak insanların tutuklu yargılanmasına karşıyım.", Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ise "Bu akademisyenlerin tutuklanması lazım. Ne demek düşünceyi açıklama özgürlüğü." dediğini savundu. Kılıçdaroğlu, bunun üzerine de Davutoğlu'nun gönderildiğini ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, dördüncü olarak Davutoğlu'nun, Başbakan olarak gittiği yerde verilen hediyeleri devlet arşivlerine kaydettirdiğini anlatarak, "Ancak Erdoğan, Kaddafi'den 250 bin dolar aldı, bunu kaydettirmedi. Rıza Sarraf, Emine Hanım'ın kurduğu vakfa bağışta bulunuyor. Bu, vakfın kayıtlarında görünmüyor. Nerede?" diye sordu.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu beşinci şifrenin örtülü ödenek olduğunu ifade ederek, Davutoğlu'nun Maksut Serim'in yerine eski öğrencisini örtülü ödeneğin başına getirdiğini, bunun üzerine de görevden alındığını savundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Yeni hükümetin hangi anlayışla kurulduğunu vatandaşın bilmesi lazım. Yolsuzlukla mücadele etmeyecek, vatandaşın hakkını savunmayacak, yargıyı bir tarafa atacak... Bütün bunları dikkate alarak, önümüzde Türkiye'yi bekleyen felaket tablosu olduğunu söylemek için anlatıyorum. Kendisi açısından aynı dünya görüşünü paylaşmakla beraber namuslu olmaya çaba harcayan bir kişi, görevden alındı, alınıp bir köşeye konuldu. Bunu, özellikle AKP'ye oy verenlerin kendi vicdanlarında sorgulamaları lazım." değerlendirmesini yaptı.

-"Kirli çamaşırlarımızı biz niye yıkamıyoruz"

Türkiye'nin itibarının sıfırlandığını öne süren Kılıçdaroğlu, buna ilişkin üç örnek vermek istediğini söyledi.

"ABD askerleri PYD kokartı taktığı için kıyametin kopartıldığına" işaret eden Kılıçdaroğlu, "Bırak kokartı, onun daha ötesine git. PYD'nin terör örgütü olduğunu söylüyorsun. ABD, onunla beraber iş tutuyor, onu savunuyor. PYD'yi savunan uçaklar İncirlik'ten kalkıyor. Buna sen izin veriyorsun. Adama sormazlar mı bu ikiyüzlülük nedir?" dedi.

Kılıçdaroğlu, Almanya'da sözde Ermeni soykırımı tasarısının normalde görüşülmemesi gerektiğini, bu ülkede 3,5 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının yaşadığını anımsattı. Kılıçdaroğlu, Almanya'da bütün partilerin, "Sizin ağırlığınız bile yok. Biz bunu geçireceğiz." dediğini öne sürdü.

Kemal Kılıçdaroğlu, Dünya İnsani Zirvesi'nin Türkiye'de toplandığını, 48 ülkenin bildiri hazırladığını, bu bildiriye tek imza atmayan ülkenin Türkiye olduğunu belirtti.

Rıza Sarraf davasını, New York barosuna kayıtlı bir avukat arkadaşlarının yakından izleyeceğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "17-25 Aralık depremi yaşadıklarını, darbe dönemlerinin temel özelliğinin yolsuzlukları gizlemek, yolsuzluk yapmak ve onu bir şekilde örtmek" olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, 1971 darbesinden sonra ABD'de uçak üreten bir firmanın pek çok ülkede rüşvet dağıttığını, bu ülkelerden birinin de Türkiye olduğunu, Türkiye dışında, bütün ülkelerde rüşvet alanların tamamının yargılandığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, 17-25 Aralık dosyasının Türkiye'de üzerinin kapatıldığını ileri sürerek, "Bizim kirli çamaşırlarımızı biz niye yıkamıyoruz? Nerede bu adalet, mahkemeler, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay, hakimler, savcılar?" diye sordu.

Adaletin olmadığı yerde devletin, ailenin olamayacağına, adaletin ahlaki temeller üzerinde yükseldiğini dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bir ülkede adalet yoksa ülkenin geleceğinin kararacağını anlattı.

-"Birilerinin çömezi olan yargıya güvenmeyiz"

Kılıçdaroğlu, Yargıtay, Sayıştay, Danıştay başkanlarının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daveti üzerine Rize'ye çay içmeye gittiklerini öne sürerek, şöyle devam etti:

"Erdoğan'ın kendi ifadesiyle söyleyeyim, Rize'de çayı tahlil etmek için üçü Erdoğan ile beraber Rize'ye gittiler. Önce doğru değil diye eleştirdim, baktım Kırşehir'e de gittiler. Devlet protokolüymüş. Sizin devlet protokolünden haberiniz yok. Orada siyasi partinin propagandası yapılıyor, sizin ne işiniz var? Üstelik bunlar gazete, haber de mi okumuyorlar? 'Yasama ve yargı benim için ayak bağı' dedi. Senin için ayak bağıysa senin orada ne işin var, sevgili Danıştay, Yargıtay, Sayıştay başkanı? Sonra, 'Anayasa Mahkemesine saygı da duymuyorum, kararına uymayacağım' dedi. Bir cumhurbaşkanı böyle diyorsa sen hangi gerekçeyle gidiyorsun, senin ne işin var orada? Yargıya saygı duymayan bir adama sen hangi gerekçeyle saygı duyuyorsun, önünde el pençe divan duruyorsun? Kaldı ki cumhurun başı da değil, bizim anladığımız anlamda cumhurbaşkanı da değil.

Bizim anladığımız anlamda cumhurbaşkanı olsa, tarafsız olması lazım. Tarafsız olmadığını söylüyor. Tarafsız olmayan birisine siz hangi gerekçeyle gideceksiniz, onun toplantılarına katılacaksınız, ona övgüler düzeceksiniz? Anayasayı ihlal ediyor. Tarafsızlığı üzerine bu kişi kalkıp, namusu ve şerefi üzerine TBMM'de yemin etmedi mi? Namus ve şeref kavramı hadi onun için değerli değil, sizin için de mi değerli değil? Siz de mi namus ve şerefi alıp bir kenara atıyorsunuz?

Genel Sekreteri aracılığıyla yargıya yazılı talimat veriyor, siz de bunları görüyorsunuz. Anayasa açıkça ihlal ediliyor. 'Ben fiili durumu yasal hale getiriyorum. Yasaları, Anayasayı takmıyorum. Anayasa, kanunları değiştirin, benim konumuma uygun hale getirin'. Bunu söyleyen adamın yanında sizin ne işiniz var? Anayasayı açıkça ihlal edecek, yargı bağımsızlığı ayaklar altına alınacak ve bu beyler oraya gidecekler, sıkılmadan 'bizi davet ettiler, gittik'. İyi. Ben de sizi İzmir veya Adana'daki toplantıya davet ediyorum. Siz de gelin bakalım. Bunları yasa dışı bir uygulamanın parçası haline getiriyorlar. Kendi söylemlerine meşruiyet kazandırmak için çanta gibi taşıyor, siz de onun çantası oluyorsunuz. Adalet bu hale getirilir mi?

ABD'de Obama salona girerken hakimlerin hiçbiri ayağa kalkmıyor. Bunlar bırakın ayağa kalkmayı el pençe divan duruyorlar. Kırşehir'deki toplantıda terini siliyor. 'Bizi eleştirenleri mahkemeye vereceğim' diyor. Vermezsen namertsin kardeşim. Biz bağımsız yargıya güveniriz ama birilerinin çömezi olan yargıya güvenmeyiz. Bu eleştiriyi de yargıya duyduğumuz saygıdan dolayı yapıyoruz. Bu tür insanlar yargıda olmamalı, bu tür insanlar Yargıtayı, Danıştayı, Sayıştayı temsil edemezler. Gitsinler kaçak sarayda bir sürü oda var, otursunlar. Her gün gitsinler el pençe divan dursunlar, el etek öpsünler. Ama cübbelerini çıkarsınlar, gelsinler AKP'ye kaydını yaptırsınlar."

Kılıçdaroğlu, hukukun üstünlüğü endeksine göre 2014'ten 2015'e Türkiye'nin 21 sıra gerilediğini ifade ederek, "Sizin sayenizde geriliyor. Siz yargıyı alıp, siyasi otoritenin emrine soktuğunuz için geriliyor. Yargıya güveni sıfırladınız." dedi.

Bütün dünyanın kabul ettiği Bangalor Yargı Etiği ilkelerini, HSYK'nın bütün hakimlere gönderdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, neden çanta gibi taşındığının, özel davet verildiğinin sorgulanması gerektiğini belirtti.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Bizi tehdit ederek, eleştireni mahkemeye veririm diyerek... Ne yaparsan yap kardeşim. Şimdi sana düşen bir görev var; o koltuktan ayrıl kardeşim, o koltuğu bırak." diye konuştu.

(Bitti)


AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :