"Cemaatin Kandil'i Dicle Üniversitesi'dir"

"Cemaatin Kandil'i Dicle Üniversitesi'dir"

Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Azimli, FETÖ'nün Üniversite yapılanmasını Memleket'e anlattı.

Azimli, Keleş Hoca'nın dediği gibi, “PKK’nın Kandil’i varsa Cemaatin Kandil’i de Dicle Üniversitesidir” dedi

-Dicle Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak başladınız, nasıl bitirdiniz?

1998’de araştırma görevlisi olarak başladım, 2013’de Doçent olarak ayrıldım. 2010’da profesör olmam gerekiyordu vermediler, bende istifa ederek ayrıldım.

prof._dr._mehmet_azimli.jpg

-Neden vermediler?

2008 yılında bunlar paralel yapıdan üniversitede 11 akademisyen vardı. Şu anda 600 kişi civarına ulaştılar. Her gün birileri geliyordu. Nereden geliyorsun? diye sorduğumuzda "hizmette görevde bulundum buraya geldim" diyen insanlarla karşılaşıyorduk. Her tarafa böyle yerleştiler. Ben ilk olarak bu yapıyı bu kadar önemsemedim. Orada İlim Yayma Cemiyeti’nde çalıştım. Bu yapı nasıl oluştu ise oraya gelen öğrenciler güvenlik için cemaatin içine yerleşti. Fakat çocuklar uyuşamıyorlardı. Sıkıntılar vardı ve biz de orta yollu bir dernek kurduk 50 kadar ev açtık çocukları yerleştirdik. Kendimin çok hizmetleri oldu ve çok öğrenci onlardan ayrıldı. Bunun sebebini bana yüklediler ve düşmanca tavır almaya başladılar. Ben hiç umursamadan çalışmaya devam ettim. Bana devlet şu anda "Hakkâri’de çalış" derse gider orada da çalışırım, benim için ülkemizin her yeri aynıdır. Bu olaydan sonra benim üzerime daha çok gelmeye başladılar. Ben Türkiye’de sayılı siyer uzmanlarındanım ve bu konudaki kitabım 9. baskıyı yapıyor. Beni siyer dersine vermediler yerine inkılâp tarihçisini siyer dersine verdiler. Ben bunlara direndim ve baktım ki bunlar çok güçlüler YÖK’e kadar uzanıyorlar sonra da ayrılma kararı aldım. Ayrıldıktan sonra gittiğim yerlere haber göndererek "bu adamı almayın" diyorlardı. Sonunda Hitit Üniversitesi istedi oraya başladım.

-Üniversiteyle ilgili şikâyetlerinizi bildirdiniz mi?

Ben BİMER’e  bir çok kez yazdım. Oradan yazıyı direkt rektöre gönderiyorlar, ‘senin adamın böyle bir yazı göndermiş’ diye. Buradan başka yere ulaşmıyordu. Her tarafı kaplamışlar. Bu yazıları görünce baskıları artırıyorlardı. Hatta 'bana selam verenleri kadroya almayacaklar' gibi tehditler yöneltmişler arkadaşlara. Esas hedef bendim çünkü bunlara alternatif oluşturmuştum. 3 tane öğrenci yurdu açtım ve bu yurtlara daha fazla öğrenci yerleşiyordu. Her türlü iftirayı attılar. Ben de onlara siz müslümansınız bunları nasıl diyorsunuz? Sizin de öğrencileriniz var bizimde, bunun için neden iftira ediyorsunuz? diyordum. "Hizmet konusunda bizler her türlü şeyi yaparız" dediler. Bunu diyen bana Dicle’nin imamıdır. Dicle’de bir seçimde karşılarındaki rakibe bir kadınla beraber oldu diye iftira atmışlar. Ben bunları uyardım bu ahlaksızca bir davranış nasıl yaparsınız bunu? dedim. "Biz bunu hizmet için yapıyoruz" dediler. Mağdur olan arkadaş İmam Hatip mezunu, Tıp Fakültesi hocası ve hanımı bu sıkıntılar için hastanelere düştü. Mağdur olan hocaya dediler ki; "bu sekreteriyle birlikte oldu ve ondan bir çocuğu var" Ben bunun müslümanlığa uymadığını ifade ettim. Oranın Dicle imamı bana aynen şu şekilde cevap verdi. “Harp hiledir biz yaparız. Cemaatin önüne kim geçerse ezeriz”

-Şu anda aynı yapı devam ediyor mu?

Yapı hiç değişmedi. Ben geldikten sonra da Ahmet Keleş Hoca da manşet oldu. Keleş Hoca Dicle Üniversitesi cemaatin Kandil’idir dedi. “PKK’nın Kandil’i varsa Cemaatin Kandil’i de Dicle Üniversitesidir” dedi. Bu da kısmen doğrudur 600 kişi var ve hiç kimseye dokunulmuyor. Rektör bile görevden alınmadı. Aslında oraya kayyum atanması lazımdı ama yapılmadı.

-Neden yapılmadı?

Hükümet çok cesur davranmadı. Orası tamamen bunlarla dolmuş durumda. Birçok arkadaşın işine son verdiler. Bir kısmını baskı yaparak uzaklaştırmaya çalıştılar. Hatta yeni gelen cemaatçilere kendileri tez hazırladılar. Alttan gelenler hep cemaatçi oldu. Jüriyi kendileri oluşturdular, cemaatçileri doktora yapmış gösterip doçent, profesör yaptılar. Üretim merkezleri kurdular. Yani bunun gibi çok acı olaylar yaşanıyor ve hala da devam ediyor. Haziran seçiminde idarecileri gider mi? bilmiyorum, ama çok zor olacağa benziyor. Bunlar her alanları doldurmuş. Mücadele etmek için büyük bir savaş verilmesi lazım. Hedefleri için her türlü günahı işleyebiliyorlar. Hiçbir ilkeleri yok. Evlere gizli kameralar yerleştiriyorlar. Parti başkanlarına şantaj yapıyorlar

img-20160129-wa0024.jpg

 -7 Haziran seçimlerinde paralel yapı PKK’yı destekledi mi?

Daha önce çok milliyetçi davranıyorlardı. İşler değişince kapı kapı gezerek PKK’ya oy istediler. Hep beraber çalıştılar. Dediler ki yukardan emir geldi, o bilir, o Allah’la konuşuyor, en iyisini o bilir dediler. Onlara göre cemaat için ne gerekiyorsa her şey yapılabilir.

-Hitit Üniversitesine nasıl geçtiniz?

Bu üniversitede hoca ihtiyacı varmış beni istediler. Bunlara haber vermeden davrandım. Ama duyar duymaz rektörü aradılar. Rektör bey beni dinledi ve oraya gelmeme müsaade etti. Oradan istifa ettim ve Hitit Üniversitesi'ne geçtim.

-Sizinle hala mücadeleleri devam ediyor mu?

Şu anda benle uğraşacak vakitleri yok. Ama eğer eski düzende gitselerdi kendilerine muhalefet olan herkesi içeri atacaklardı. Bunlar herkese suç atabiliyorlar ve suç üretim merkezleri var. Aklınıza gelmeyen bir sürü suç üretiyorlar. Şu an Milli Eğitim Bakanlığı 150 bin öğretmenin diplomasını inceliyor. Bunlar yapıldıktan sonra üniversite akademisyenlerin diplomaları incelenecek.

-Çözüm sürecinde paralel yapının ne gibi etkileri oldu?

Çözüm sürecinde hükümete hiçbir yardımları olmadı. Dicle Üniversitesi bu konuda girişimler yapabilirdi ama hiçbir destek göstermedi.

-Üniversitelerde paralel yapıyla olan mücadele yeterli midir?

YÖK’teki çalışmalar yeterli değil. Abdullah Gül döneminde 40 kadar üniversite ellerindeydi. Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olunca sadece rektörleri atayabiliyor. Alt yapı olarak hala yaygınlar. YÖK'ün de harekete geçmesi lazım. Bir kişinin yapmasıyla olacak bir şey değil, kurumsal çalışmalar yapılması lazım.

-Üst yönetim kadrosuyla alt kadro arasında ayrımı nedir?

Bu konuda Ahmet Keleş 7 katlı bir piramit açıklamıştı. Bunu gerekli kurumlara da anlattı 4. kattan aşağısı samimi insanlardır. Diğer yukarı kattakiler tehlikelidir. 

-Diyarbakır'daaçtığınız yurtlar devam ediyor mu?

Bizim yurtlarımız devam ediyor. Ayda bir kez Urfa veya Diyarbakır’a giderim. Benim orada konferanslarım oluyor. Benim kitaplarım siyer üzerine olduğu için benim konferanslarımı izlemeye geliyorlar.

Röportaj-M.Ali Elmacı