CEDAW "Türkiye" raporunu görüşecek

CEDAW "Türkiye" raporunu görüşecek

BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) Komitesi, yarın Türkiye'nin dönemsel raporunu görüşecek - CEDAW Komitesi Üyesi ve GREVIO Başkanı Prof. Dr. Acar:"Türkiye'nin 13 Temmuz'da CEDAW Komitesince yapılacak değerlendirmesi, d

ANKARA (AA) - BURCU ÇALIK - Birleşmiş Milletler (BM) Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) Komitesi Üyesi ve Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Uzman Eylem Grubu (GREVIO) Başkanı Prof. Dr. Feride Acar, BM CEDAW Komitesi'nin yarın Türkiye'nin 7'nci dönemsel raporunu ele alacağını bildirdi.

Prof. Dr. Acar, AA muhabirine, CEDAW Komitesi'nin yarın açıklayacağı rapor ve Türkiye'nin 2012'de ilk imzasını attığı "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi"nin (İstanbul Sözleşmesi) denetim organı GREVIO'nun yürüttüğü faaliyetlerle ilgili açıklama yaptı.

Türkiye'nin 1986'dan bu yana taraf olduğu CEDAW Sözleşmesi'nin dünyadaki en önemli ve kapsamlı kadın hakları sözleşmesi olduğuna dikkati çeken Feride Acar, BM CEDAW Komitesi'nin Türkiye'nin 7'nci Dönemsel Raporu'nu gözden geçireceğini, bunun son 4 yılda Türkiye'nin kadınların insan hakları alanındaki durumunun değerlendirilmesi anlamına geldiğini aktardı.

İstanbul Sözleşmesi'nin Avrupa devletlerinin kadınlara yönelik şiddetle mücadele amacı ile üzerinde anlaştıkları ilkeleri dile getirdiğini, buna karşın kadınların eğitiminden istihdamına, sağlık, aile ve evlilik ilişkilerine kadar birçok alandaki haklarını "kadın-erkek eşitliği" temelinde belirleyen CEDAW'ın çok daha geniş bir alanı kapsadığını aktaran Acar, İstanbul Sözleşmesi'nin de temel ilkeleri itibarıyla CEDAW'a dayandığına dikkati çekti.

Prof. Dr. Acar, "İşte bu nedenle Türkiye'nin 13 Temmuz 2016'da Cenevre'de CEDAW Komitesi'nce yapılacak değerlendirmesi, devletimizin son yıllardaki kadın hakları politikalarının uluslararası taahhütlerimize ne ölçüde uygun olduğu yönünde ip uçları verecek, İstanbul Sözleşmesi'nin iyi uygulanması için de çok önemli bir yol gösterici olacaktır." dedi.

- Şiddetle mücadelede denetim süreci başladı

Türkiye'nin de içerisinde olduğu İstanbul Sözleşmesi'ne taraf olan 21 devlete yönelik denetim sürecinin resmen başladığını dile getiren Feride Acar, bu ülkelere Mart 2016'da şiddetle mücadeleye yönelik durumun tespiti için soru formlarının gönderildiğini belirtti.

Acar, "Gönderilen formlarda kadınlara yönelik fiziki, psikolojik, cinsel gibi her türlü şiddete ilişkin sorular var. Devlet kurumları ve sivil toplum örgütlerince bütün bu şiddet türlerini önleme, mağdurları koruma, şiddet uygulayanları soruşturmaya ilişkin olarak var olan uygulamalar hakkında ayrıntılı sorular yer alıyor. Yasalardan uygulamaya, personel eğitiminden sığınak ve acil yardım telefon hatlarının varlığı ve işlevselliğine, devletçe bu hizmetlere ayrılan maddi kaynaklara kadar, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli olduğu düşünülen her konuda bilgi isteniyor." diye konuştu.

İlk aşamada öncelikli amacın "durum tespiti" olması nedeniyle bütün devletlere aynı soruların yollandığını, fakat ilerleyen süreçte devletlere özel ve farklılaşan soruların da yöneltileceğini söyleyen Prof. Dr. Acar, bu formların bir anlamda ülkelerin "kadına yönelik şiddetle mücadele raporu" olma özelliğini taşıdığını kaydetti.

GREVIO'nun, ileriki aşamalarda ülkelerde "yerinde denetimler" de gerçekleştireceğini ifade eden Acar, ziyaretlerde, devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları ve hatta şiddet mağduru kadınlarla birebir görüşmeler yapılacağını, bu incelemeler sonucu oluşturulacak görüş ve tavsiyelerin taraf devletlerce dikkate alınması gerekeceğini bildirdi.

- Şiddet mağduru kadınlara başka ülkelere "sığınma" hakkı

İstanbul Sözleşmesi'nin şiddet mağduru kadınlara, sözleşmeyi onaylayan ülkelere sığınma hakkı verdiğini de hatırlatan Feride Acar, "Önceden siyasi, dini nedenlerle ayrımcılığa uğrayan vatandaşlar sığınma hakkından faydalanırken, kadınlara yönelik şiddet mağduru olmak 'özel geçerli' bir sebep değildi. İstanbul Sözleşmesi'ni onaylayan ülkeler artık bu talebi dikkate almak zorunda.

Örneğin, Ezidiler gibi Suriye savaşında sistematik şiddete maruz kaldığı için kaçan kadınların durumunda olduğu gibi, kadın oldukları için şiddete uğrama riski olanların da sığınma hakkı taleplerinin değerlendirilmesi gerekiyor. Uygulamanın nasıl işleyeceği süreç içerisinde belli olacak." şeklinde konuştu.

- Türkiye'nin "şiddetle mücadele denetimi" 2017'de

İstanbul Sözleşmesi'ni ilk onaylayan ülke olmasına karşın Türkiye'nin bu yıl denetlenmeyeceğini aktaran Acar, GREVIO denetiminin BM CEDAW Komitesi'ne rapor verilmesi nedeniyle ertelendiğini vurguladı.

Prof. Dr. Acar, bu yıl Avusturya ve Monaco'nun İstanbul Sözleşmesi açısından denetime alınacağını belirterek, "Türkiye 2017'de gözden geçirilecek. Bu gözden geçirme sürecinde devlet yetkilileri ile görüşmeler ve sivil toplum kuruluşlarınını Komite'ye ileteceği 'gölge raporlar'ın incelenmesinin yanı sıra yerinde tespit için ülke ziyareti de gerçekleştirilecek." ifadelerini kullandı.

- "Devletlerin kararlılıklarını açıkça göstermeleri gerekiyor"

Tüm bu gelişmelerin sözleşmeye taraf ülkelerin kadınlara yönelik şiddetle mücadele ile ilgili denetim sürecinin resmen başladığı anlamına geldiğinin altını çizen Feride Acar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu aşamaya gelinmiş olması, İstanbul Sözleşmesi'nin hukuken bağlayıcı niteliğinin tek tek devletler açısından gerçeklik kazanması demektir. Yani artık verilen sözlerin, yapılan taahhütlerin kağıt üzerinde kalmayıp, uygulamanın beklendiği aşamaya gelinmiştir. Taraf devletlerin kadınlara karşı şiddetle mücadele konusundaki kararlılıklarını açıkça göstermeleri gerekmektedir.

Örneğin, sözleşme ile tam uyumlu olmayan bütün yasa ve düzenlemelerin saptanıp, mevzuatın bunlardan temizlenmesi lazımdır. Başta siyasi ve idari kadrolardaki karar vericilerden başlayarak, adalet sistemi ve kolluk güçleri içinde yer alanlar, eğitim ve sağlık hizmetleri ve medya çalışanları gibi bütün toplum kesimlerinin İstanbul Sözleşmesi hakkında ciddi biçimde bilgilendirilmesi gerekir.

Herkesin devletimizin uygulamayı taahhüt ettiği bu belgenin ruhuna ve içeriğine ters düşecek beyan ve hareketlerden kaçınması sağlanmalı, toplumda bu konuda bir 'kültürel dönüşüm' olması icin adeta 'seferberlik' ilan edilmelidir. Kısacası, kadınlara yönelik her türlü şiddetle mücadele bir siyasal öncelik olmalı, devlet bunu gerçekleştirmek için ciddi kaynak aktarımı sağlamalıdır."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :