"Biz zaten gideceğiz de bari körüklü çizme gitmesin"

"Biz zaten gideceğiz de bari körüklü çizme gitmesin"

Aydın'ın Söke ilçesinde yaşayan 83 yaşındaki körüklü çizme ustası Zeki Avcıoğlu, dedesinden öğrendiği ve aşkla yaptığı mesleğini, kendine ait atölyede her gün 10 saat çalışarak sürdürüyor- Avcıoğlu:"Mutlaka sevdiğimiz çocuklardan bir-iki çırak alıp yetişt

AYDIN (AA) - FERDİ UZUN / NECİP UYANIK - Aydın'ın Söke ilçesinde yaşayan 83 yaşındaki Zeki Avcıoğlu, dedesine ait atölyede öğrendiği körüklü çizme yapımını, günde 10 saat çalışarak sürdürüyor.

İlerlemiş yaşına rağmen her gün Yenicami Mahallesi'ndeki kendisine ait atölyeye gelerek aldığı siparişi yetiştirmek amacıyla işe girişen Avcıoğlu, AA muhabirine, büyük bir sevgiyle yaptığı mesleğinin inceliklerini anlattı.

Mesleği öğrenmek amacıyla henüz 7 yaşındaki iken babasının da teşviğiyle dedesine ait atölyeye gittiğini, zamanla işi sevmeye başladığını aktaran Avcıoğlu, ilkokulu bitirdikten sonra kendini tamamen çizme ustası olmaya verdiğini söyledi.

Mesleğinin sabır ve emek istediğini anlatan Avcıoğlu, "Zaten işimi sevmesem buraya kadar gelmezdik. İşime aşık olmasam yapmam. Sevgisiz yaşanmaz zaten. Sevgiyle yaşarsan hayat da güzel olur. Ben bu işten kazandığım parayla 6 çocuk büyüttüm ve hepsini evlendirdim. Allah'tan daha ne isteyeyim." sözleriyle özetledi.

- Günde 10 saat çalışıyor

İlerlemiş yaşına rağmen mesleğini zorlanmadan yaptığını, kuzeniyle beraber günde yaklaşık 10 saat çalıştığını belirten Avcıoğlu, körüklü çizmenin özel ustalık gerektirdiğini kaydetti.

Avcıoğlu, sayanın kalıba monte edilmesinden sonra tabana kösele bırakılıp sabitleşmesi için ağaç çivisinin çakıldığını belirterek, "Yani eski usule devam ederiz. Ağaç çivi, yağmuru gördüğü zaman şişer, kendisini bırakmaz. Daha sağlıklı olur. Bunlar hep dana derisidir. Körüklü çizmenin astarı keçi derisidir. Keçi sert-aksi hayvandır. Onun derisi gevrek oluyor, çıtır çıtır. O deriden bunun içine astar yaparız. Astarı ondan olur, yüzü de dana derisi olur. Tabanın köselesi de dana derisidir." dedi.

Taban işleminden sonra çizmenin üst kısmına geçildiğini, bileğin üzerinden başlayan ve her biri yaklaşık 4 santimetre olan körük kıvrımlarının ölçülerek hazırlandığını, içeride kalan havayı vakumlayarak ayağın yazın serin, kışın sıcak tutulmasının sağlandığını anlatarak, körüklü çizmenin tam anlamıyla şeklini alması için 1 hafta bekletildiğini dile getirdi.

Sipariş üzerine yaptığı çizmeleri Türkiye dışında birçok ülkeye de gönderdiğini aktaran Avcıoğlu, Ege yöresindeki halk oyunları ekipleri ile bazı televizyon dizileri için körüklü çizme yaptığını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Başbakan iken bir milletvekili aracılığıyla kendisine bir çift körüklü çizme hediye ettiklerini kaydetti.

- "Biz gideceğiz ama çizmelerimiz gitmesin istiyorum"

Kendisi gibi körüklü çizme yapan ustaların çok azaldığını bu işi yapmak isteyenlerin beklentilerinin farklı olduğuna işaret ederek Avcıoğlu, aşkla yaptığı mesleğinden edindiği hayat tecrübesini şu sözlerle dile getirdi:

"Babam olsun, amcalarım olsun birer sanatkardı. Bunların hepsi birer dahiydi. Bu iş bana kadar kaldı, 'Bu çömeze kaldı' diyerek hem üzülüyorum hem de 'yazık olacak' diyorum, bu sanat gidiyor diye. Bu sanat bize kadar ancak yetiyor. Ben söylüyorum, daha önce bize çıraklar geldi. Sonra amir-memur olanlar oldu. Camide, yolda gördüklerinde 'usta nasılsın' derler, elimi öperler. Çırak yetiştireyim diyorum. 'Kaç para haftalık vereceksin? Sigorta yapacak mısın?' diyorlar. Ben kendime bakamıyorum. Ben o parayı bulamam, veremem. Ne yazık ki çırak bulmakta çok zorlanıyoruz. Fakat mutlaka sevdiğimiz çocuklardan bir-iki çırak alıp, yetiştireceğiz. Onlar da bunu öğrenecekler. Bunlar da birer sanatkar olur. 'Ustamızın sayesinde ekmek yiyoruz' derler. Böyle olursa iyi olur. Biz zaten gideceğiz de bari çizme gitmesin istiyorum.

Parasını alın teriyle, sanatıyla çıkaran, çoluğuna çocuğuna bu şekilde bakan bir ihtiyarım. Allah'a şükür kimseye de muhtaç olmadım. Yaş oldu 83. Fakat Cenabı Allah'ın bana verdiği bir sağlık var çok şükür. Sağlıklı olmazsam bu iş de biter. Ben buradan kazanarak apartman, saray almak istemiyorum. Ben zaten ulaşacak olduğum yere ulaştım bu fani dünyada. Fani dünyada misafirhanedeyim. Bir gün mutlaka bırakacağız. Yeter ki benim karnım doysun helalinden kazanayım. Şu fani hayatta, alınteri kadar tatlı lokma bulamıyorum. Ankara’ya çizme gönderiyorum, arıyorlar 'helal olsun aldığın para' diyorlar. Ben böyle yaşıyorum. Bana bir topan ekmek yeter. 2000 yılında kuruş kuruş alın terimle kazandığım parayla hacca da gittim."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :