Başika kampı DAEŞ'e karşı mücadelenin önemli unsuru

Başika kampı DAEŞ'e karşı mücadelenin önemli unsuru

Musul'un DAEŞ'ten temizlenmesinde yerel unsurların önemine dikkat çeken uzmanlar, Başika kampının bu yönüyle önemli bir fonksiyonu icra ettiğini belirtiyor- Mart 2015'te eğitime başlanılan kamp, teröre karşı yerel aktörle yürütülen işbirliğinin simgesi o

ANKARA (AA) - Kuzey Irak'taki Başika kampı, Türkiye'nin DAEŞ karşıtı operasyonlarının önemli unsurlardan biri olmaya devam ediyor. Kampta, DAEŞ'le mücadele edecek Türkmen, Arap ve Kürt unsurlar eğitilirken, bazı birlikler de eğitim alanını korumayı sürdürüyor.

Musul'un yaklaşık 30 kilometre kuzeydoğusunda yer alan Başika kampı ilk defa Aralık 2015'te yapılan asker sevkiyat sırasında gündeme geldi.

Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'nin daha önce Türkiye ziyaretinde destek talep etmesi üzerine Peşmerge ve yerel grupların eğitimi için bölgeye gönderilen Türk birliği, Aralık 2015'te nöbet değişimi gerçekleştirmiş ve 150 askerle birlikte yaklaşık 25 tank da bölgeye intikal etmişti. Irak hükümeti, egemenlik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle birliklerin geri çekilmesinde ısrarcı olmuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, kamptaki eğitim faaliyetinin Musul Valiliğinin talebi ve Irak Savunma Bakanlığının koordinasyonu ile başlatıldığını vurgulayarak, "Irak Ulusal Ordusunun ve Irak Polis Teşkilatının talebi istikametindeki her türlü desteği vermeye de hazırız." ifadesini kullanmıştı.

Kampın kuruluş gayesine ilişkin olarak "Orada bulunmamızın yegane sebebi, Musul'un DEAŞ'ten teslim alınması, Irak'ın toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır." diyen Davutoğlu, Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğünü korumak, huzur ve istikrarına katkıda bulunmak için her türlü yardıma hazır olduğunu bildirmişti.

Gelişmeler üzerine Türkiye, askeri birliklerini yeniden tanzim etmişti.

Başika kampı, Türkiye'nin DAEŞ terör örgütüne karşı Irak'ta yürüttüğü mücadelenin önemli bir ayağını oluşturmaya devam ediyor.

Yetkililerin açıklamalarına göre Türkiye, Mart 2015'ten itibaren kampta eğitim veriyor. Kampta şu ana kadar 2 binden fazla Iraklı eğitim gördü.

Konuyla ilgili AA muhabirinin sorularını cevaplayan Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Müdürü Prof. Kemal İnat, kampın, hem Türkiye'nin Irak politikası hem de güvenlik ve bölgede terörizme karşı yürütülen mücadele açısından önemli olduğuna dikkat çekti.

İnat, kampın kurulmasında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (İKBY) talebinin etkili olduğunu hatırlatarak, kampın bu yönüyle de Barzani yönetimi ile Türkiye arasındaki güvenlik ortaklığının yanı sıra Türkiye'nin teröre karşı bölgedeki yerel aktörle işbirliğinin de bir simgesi olduğunu söyledi.

"Bugünkü konjonktüre baktığımızda güvenlik açısından Barzani yönetiminin daha rahat olduğunu söyleyebiliriz ama Musul ele geçirildikten sonra orada ciddi bir güvenlik endişesi ortaya çıktı." diyen İnat, kampın Türkiye'nin hem DAEŞ hem de PKK'ya karşı kurduğu güvenlik yapısının önemli bir parçasını oluşturduğunu belirtti.

İnat, güvenlik tehdidi devam ettiği sürece Türkiye'nin Başika'daki varlığının da süreceğine işaret etti.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş da kampın, Türkiye'nin Irak'taki DAEŞ'le mücadeleye verdiği "en bariz desteklerden biri" olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin kuzey Irak'taki varlığının Başika kampı ile başlamadığını, PKK ile mücadele için kurulmuş geçmişi çok eskiye giden başka kampların bulunduğunu hatırlatan Ulutaş, Irak'la yaşanan küçük çaplı krizi ise İran ve Rusya'nın Başika kampı üzerinden "Türkiye'ye diş gösterme çabası" olarak yorumladı.

Ulutaş, Türkiye'nin, Musul'un DAEŞ'ten temizlenmesinde yerel unsurların kilit rol oynaması gerektiğini aksi takdirde Musul'da yeni sıkıntıların ortaya çıkabileceğini ifade etti.

DAEŞ'in Musul'da "sosyolojik ve askeri anlamda" oldukça güçlü olduğuna dikkati çeken Ulutaş, "DAEŞ, İranlılar burayı ele geçirecek diyerek sosyolojik desteğini artırmaya çalışıyor, tam da bu sebepten Türkiye Musul'un ele geçirilmesini yerel unsurlar yaparsa bunun daha sağlıklı olacağına inanıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Dr. Hicran Kazancı da kampın Irak yönetiminin isteği ve Musul İl Meclisi'nin onayı ile kurulduğunu hatırlattı ve aleyhte yürütülen kampanyaları "kara propaganda" olarak niteledi.

Musul'da ABD öncülüğündeki DAEŞ karşıtı koalisyonunun da destek vereceği operasyonun hazırlıklarının sürdüğünü hatırlatan Kazancı, bunun 3-4 ayda neticelenecek bir operasyondan ziyade, uzun soluklu bir operasyon olacağını ifade etti.

Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı ise DAEŞ tehditinin devam etmesinin önemli nedenlerinden birinin de Irak hükümetinin kapsayıcı politika geliştirememesi ve bölge halkının Şii milislere duyduğu güvensizlik olduğunu kaydetti.

DAEŞ'ten etkilenen grupların Türkmen, Arap ve Kürt gruplar olduğunu, DAEŞ'in kontrolündeki bölgede yaşayan bu grupların, giriştikleri katliamlar sebebiyle Şii milislere güvenmediğine işaret eden Arı, kabilelere güven verilebilmesi için kapsayıcı bir siyasi projeye ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.

Arı, DAEŞ'e karşı verilecek mücadelenin bu projelerle birlikte yürütülmesiyle ancak başarıya ulaşabileceğini vurguladı.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :