Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, canlı yayında

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, canlı yayında

Numan Kurtulmuş: (2)- "Avrupalı siyasetçilerin önemli bir kısmı maalesef faşist, Neonazi dalganın altında kaldılar. Biz hep şu uyarıda bulunduk. Biz ne faşist, ne nazi derken hakaret etmek için söylemiyoruz. Bir tehlikeye dikkat çekmek için söylüyoruz. Eğ

İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Avrupalı siyasetçilerin önemli bir kısmı maalesef faşist, Neonazi dalganın altında kaldılar. Biz hep şu uyarıda bulunduk. Biz ne faşist, ne Nazi derken hakaret etmek için söylemiyoruz. Bir tehlikeye dikkat çekmek için söylüyoruz. Eğer artan ırkçılık, faşist eğilimler Avrupa siyasetini esir almaya devam ederse, korkarım ki birkaç sene sonra Avrupalı siyasetçiler kendi kampanyalarını yapamayacak duruma gelecekler. Çünkü ırkçılar onların üzerinde de baskı yapacaklar." dedi.

Kurtulmuş, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında gazeteci Ahmet Hakan'ın sorularını cevapladı.

Hakan'ın, "ABD'nin Suriye'yi vurmasından sonra Türkiye'nin yönü biraz ABD'ye döndü mü?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Hayır. Bunlar yanlış tespitler olur. Türkiye'nin bir tane yönü vardır. O da kendi yönüdür. Türkiye kendi milli menfaatlerini korur. Suriye konusunda da Türkiye'nin tavrı ve tarzı açıktır. Suriye meselesinde biz ne Rusya ile ilişkilerimize, ne Amerika'nın politikaları üzerinden, ne sadece DEAŞ'ın yok edilmesi üzerinden, ne PYD'nin varlığı üzerinden, ne de başka silahlı grupların varlığı üzerinden sadece konuşamayız. Bizim önceliğimiz Suriye halkıdır. Biz diyoruz ki; 'Suriye Suriyelilerindir." diye konuştu.

Suriye'deki savaşta Suriyelilerin zarar görmesini istemediklerini aktaran Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Suriye'de savaşa dahil olan bu ülkelerin, bunların bir kısmı da büyük ülkelerdir. Bu ülkelerin ne yaptığından daha önemlisi, uluslararası camianın bir araya gelerek nasıl bir barış tesis edeceğidir. Bu barışın muhatabı da bizzat Suriye halkının kendisidir. Yani halka empoze edilmiş bir barış değil, milletin kabul edeceği, farklı kesimlerden herkesin işin içinde olacağı ve inşallah demokratik bir sürecin başlatılabileceği bir Suriye'dir."

Suriye konusunda Türkiye'nin tavrının çok açık ve net olduğunu anlatan Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız. Suriye'de bir terör örgütünü bertaraf ederken, diğer terör örgütlerinin önünün açılmasına karşıyız. Suriye'de halkın kabul etmeyeceği dayatma bir barışa asla taraf olmayacağımızı söylüyoruz. Tarzımız açıktır. Bu tarz içerisinde Rusya'ya da aynı şeyi söylüyoruz, İran'a da aynı şeyi söylüyoruz, Amerika'ya da aynı şeyi söylüyoruz. Amerika'nın Suriye'yi vurmasını tabii ki olumlu karşılıyoruz. Bu, bütün dünyanın seyirci kalmaması gereken bir durum. Tam bir insanlık suçu, tam bir savaş suçu. Yani o babayı gördük. Adam bütün ailesini kaybetmiş, çocuklarını, eşini. Bütün dünya seyirci kalıyor. Yani bu barbarlığa, bu insanlık suçuna bir şekilde dur denilmesi lazım."

Kurtulmuş, maalesef Birleşmiş Milletler'in yapısı dolayısıyla uluslararası sistemin Suriye'ye müdahale edemediğini belirterek, "Hani diyoruz ya, 'dünya 5'ten büyüktür.' Beş tane ülkenin dudağı arasında kimin dayısı varsa Birleşmiş Milletler'de istediği zulmü yapıyor, istediği işkenceyi yapıyor. Bütün bunların hepsine rağmen Türkiye, Suriye halkının yanındadır. Suriye halkının geleceğinden yanadır. Bütün gücümüz yettiği kadar dünyayla da bunu paylaşıyoruz." diye konuştu.

- Avrupalı siyasetçilerin olumsuz tavrı

Hakan'ın "Yurt dışındaki Türk vatandaşlarının seçime katılım oranları ortaya çıktı" cümlesi üzerine Kurtulmuş, "1 milyon 620 bin oy kullanılmış. Aşağı yukarı yüzde 44, gümrüklerde kullanılacak oylarla birlikte yüzde 48 civarında olacağı düşünülüyor. Şimdiye kadarki diğer oylamayla kıyasladığınızda, yaklaşık 8-10 puanlık bir artış oluyor. Çok iyi bu rakam. Dünyadaki diğer diasporalar bakımından çok iyi. Bildiğim kadarıyla yüzde 20-25'ler civarında diğerleri. Bu iyi bir şey, çok güzel bir şey." ifadelerini kullandı.

"Bu tabii sadece oy vermek, oy artışı meselesi de değil. Belki Avrupa'daki bazı siyasetçiler onun için zıvanadan çıktılar." diyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türk vatandaşları Türkiye için oy verirlerse, Türkiye'ye olan aidiyetleri artıyor. Yani 'orası benim memleketim' diyor. 'Her ne kadar Hollandalı da olsam, Belçikalı da olsam, Almanyalı da olsam ben aslında Türk'üm, Türkiye'nin vatandaşıyım, gideceğim oradaki seçimlerde de oy kullanacağım' diyor. Bu, çok iyi bir şey. İnşallah önümüzdeki seçimlerde daha da çok artacak. Bu, bizim oradaki diasporamızın, Türk vatandaşlarının bilincinin de arttığını gösteriyor. Her bir oyun bu seçimde önemi var. Yurt dışı oyları, toplam oyların aşağı yukarı yüzde 3'üne tekabül ediyor."

Avrupa'nın, Türk siyasetçilere olumsuz tavrından da bahseden Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bizim kabul etmediğimiz taraf şu. Bakın, biz 2014'te cumhurbaşkanlığı seçimi yaptık, 3 tane aday vardı, millet sonunda Recep Tayyip Erdoğan'ı cumhurbaşkanı olarak seçti. Avrupa'ya gittik, toplantılar yapıldı, salon toplantıları, mitingler yapıldı. Diğer adaylar da gittiler, onlar da toplantılar yaptılar. Çok şükür koskoca Avrupa'da bir tek arkadaşımızın burnu kanamadı. Son derece olumlu geçti. Son derece nezih bir propaganda yapıldı. Yani şimdi ne oldu da birden bire. Bu tam bir tarafgirlik. Açıkçası, Avrupa'da bazı siyasetçilerin 'hayır' cephesine verdiği açık bir destektir. Şimdi Türkçe'de güzel bir laf var 'Şirazeden çıkmak' diye. Avrupalı siyasetçilerin önemli bir kısmı maalesef faşist, Neonazi dalganın altında kaldılar. Biz hep şu uyarıda bulunduk. Biz ne faşist, ne Nazi derken hakaret etmek için söylemiyoruz. Bir tehlikeye dikkat çekmek için söylüyoruz. Eğer artan ırkçılık, faşist eğilimler Avrupa siyasetini esir almaya devam ederse, korkarım ki birkaç sene sonra Avrupalı siyasetçiler kendi kampanyalarını yapamayacak duruma gelecekler. Çünkü ırkçılar onların üzerinde de baskı yapacaklar. Mesela 'göçmenler Avrupa'da bulunsun' diyen bir siyasetçi çıkarsa, adamı boğacaklar. Büyük bir girdap oluştu. Bizim endişemiz, korkumuz, hem oradaki yabancılar bakımından, hem Avrupa'nın geleceği bakımından. Endişemiz budur. Çok açık bir şekilde söyleyeyim. Şirazeden çıktılar. 'Seçimlerde 3-5 tane fazla oy alırız' diye kolay yol, göçmen karşıtlığı, İslam düşmanlığı, Türk düşmanlığı ve bunun sembolize olmuş şekli. Ve Tayyip Erdoğan düşmanlığı. Onun için o silahlı poster. İsviçre burası ya. Demokrasinin beşiği olduğu iddia edilen bir yer. Tarumar etmeleri lazım. O mitinge katılanların hepsini gözaltına almaları lazım. Siz bir ülkenin yüzde 52 ile cumhurbaşkanının alnına silahı dayayacaksınız. İngilizce de 'Erdoğan'ı öldürün' yazacak pankartta. Ve o pankartın hemen yanında İngilizce, Almanca 'hayır' yazan kocaman siyah bir pankart. E siz buna seyirci kalacaksınız. Böyle baktığınız zaman Avrupa siyaseti tamamen şirazeden çıktı. Tamamen taraf oldu."

Kurtulmuş, "Türkçe'de güzel bir laf var. 'Korku dağları bekler' diye. Bunların güçlü Türkiye, büyük Türkiye korkusu, oradaki Türk diasporasından olan çekinme, korku demeyelim de çekinme. Maalesef Avrupa siyasetini hapsetti, esir aldı. Ve bu tavır kesinlikle 'evet' cephesine karşı bir tavır olduğu aşikardır. Ama sonuçta bunlar neye hizmet etti bilmiyorum? Ama adamların niyetine baktığınızda zaman çok açıktır. Bizim milletvekillerimize, bakanlarımıza müsaade etmeyeceksiniz. 'Hayır' toplantısı yapanlara müsaade edeceksiniz. Bu kabul edilebilir bir durum değil." diye konuştu.

Avrupa yeniden kendini yenileyip ayağa kalkacaksa, göçmenlere karşı, farklı dinlerden, farklı kültürlerden olan göçmenleri kabul edip etmemesine göre ayağa kalkabileceğini aktaran Kurtulmuş, "Avrupa göçmenleri atar, ötekileştirirse, aslında Avrupa sadece yaşlılar kulübüne döner. Avrupa böyle bir sınavla karşı karşıya. Maalesef bir de açık ırkçılık ve faşizm tehlikesiyle de karşı karşıya. Bu faşist dalgaya karşı Avrupa'nın da dünyanın da kendini koruması lazım." dedi.

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :