Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (3)

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (3)

"Sayın İbadi'nin oynanan büyük oyunu, büyük resmi görmesini tavsiye ederiz. Büyük resim bu bölgede Sünni-Şii güçleri birbirine çatıştırmak, etnik güçleri birbirleriyle savaştırmak, İran’da, Irak'ta, Suriye’de, Lübnan’da, Ürdün’de, Türkiye’de yapabilirlers

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Sayın İbadi'nin oynanan büyük oyunu, büyük resmi görmesini tavsiye ederiz. Büyük resim bu bölgede Sünni-Şii güçleri birbirine çatıştırmak, etnik güçleri birbirleriyle savaştırmak, İran’da, Irak'ta, Suriye’de, Lübnan’da, Ürdün’de, Türkiye’de yapabilirlerse bütün buralarda etnik ve mezhebi fitnenin ateşini körüklemektir. Dolayısıyla Sayın İbadi Irak merkezi hükümetinin Başbakanı olarak tansiyonu düşürecek sözler söylemesi gerekir bu Irak'ın menfaatinedir, Türkiye’nin de menfaatinedir, bölgenin de menfaatinedir." dedi.

Kurtulmuş, NTV'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları cevapladı.

İdam cezasının yasalaşması halinde geriye doğru işleyip işlemeyeceğine ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, "Kamuoyu talepleriyle ortadaki mevcut hukuki, siyasi durum, bunlar hesap edilir, 'Bu adımın atılması Türkiye'nin milli menfaatleri bakımından doğrudur, kamuoyu beklentilerine uygundur' denirse gerisi hukuki düzenleme meselesidir." diye konuştu.

Kurtulmuş, "Şu da söyleniyor, eğer 15 Temmuz bu işin içine dahil edilirse peki Abdullah Öcalan'ın durumu ne olacak? Abdullah Öcalan'a kadar bu iş kapsar mı?" sorusu üzerine, "Bu önemli ve zor bir karar. Burada ben herhalde yeterince açık söyledim, bir mevcut hukuki şartlar, siyasi şartlar, bir halkın beklentileri, bunların arasındaki uyum ve denge eğer ortaya çıkar, net bir kanaat oluşursa tabii nihayetinde aynı şekilde bu da bir anayasa değişikliği gerektirdiği için bizim tek başımıza yapacağımız bir şey değil. Eğer parlamentoda bunun önünü açabilecek bir durum ortaya çıkarsa gereği yapılır." dedi.

- "Herhangi bir erken seçim gündemimizde değildir"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başkanlık sistemi ve idama ilişkin açıklamalarının baskın erken seçimi önleme amacı taşıdığının konuşulduğu hatırlatılarak, AK Parti'nin baskın seçim düşünüp düşünmediğine ilişkin bir başka soru üzerine Kurtulmuş, "Herhangi bir erken seçim gündemimizde değildir." karşılığını verdi.

Parlamentonun yeni olduğunu ve önünde yapacak çok işleri bulunduğunu, Hükümetin büyük çoğunlukla güvenoyu almış bir hükümet olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "Türkiye bu icraatını sürdürecektir ve inşallah 2019'da vakti geldiği zaman seçim yapılacaktır." diye konuştu.

- "Musul Musullularındır, Halep Haleplilerindir"

Türkiye’nin güney sınırındaki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine ise Kurtulmuş, Türkiye’nin sınırlarının güneyindeki gelişmeleri yakından takip ettiğini aktardı.

Irak ve Suriye'deki gelişmelerin, binlerce kilometre öteden gelen ülkeler için "Kendi çıkarlarını bir türlü maksimize edebilecekleri operasyonların yapıldığı alan" olduğunu söyleyen Kurtulmuş, bu gelişmelerin Türkiye için kapı komşusundaki yangın olduğunu ve bu yangının her an Türkiye'ye de sirayet edebileceğini dile getirdi.

Türkiye’nin başından itibaren meydanda söylediklerini diplomatik alanda da söylediğine işaret eden Kurtulmuş, “Söylediğimiz şey nedir? Musul Musullularındır, Halep Haleplilerindir, bu ülkelerin daha fazla bölünmesini önlememiz, eğer burada DEAŞ gibi birtakım terör örgütlerine karşı operasyonlar yapacaksak bu operasyonları yaparken başka terör örgütlerinin o şehir halklarının başına bela olmasını da önlememiz lazım." dedi.

Kurtulmuş, "Şii milisler, Türkmen milisler, Sünni milisler, Kürt milisler, Arap milisler laflarını kullanmayalım. Bunlar zaten 20-25 yıllık süreç içerisinde bölgeyi bölmek isteyen güçlerin algı operasyonlarının bir parçası. Evet yani Haşdi Şabi ismini söyleyelim, PYD-YPG ismini söyleyelim, DEAŞ ismini söyleyelim, şimdi DEAŞ bütün Sünnileri mi temsil ediyor? Haşdi Şabi bütün Şiileri mi temsil ediyor ya da PYD-YPG güçleri bütün Kürtleri mi temsil ediyor? Haşa, hiçbir şekilde temsil etmiyor. Bunlar eli silahlı gruplardır, terör gruplarıdır ya da oradaki birtakım milis güçlerdir. Dolayısıyla bunları etnik ve mezhebi kimlikleriyle tanımlamanın Ortadoğu’daki bölünmeye hizmet edeceği kanaatindeyim." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin özel hassasiyetinin Telafer ve Sincar'a kayıp kaymadığına ilişkin soruyu ise Kurtulmuş, şöyle yanıtladı:

"Musul, Telafer, Sincar hepsiyle ilgili hassasiyetimiz var ve orada diyoruz ki Allah muhafaza bir etnik temizlik ihtimali ortaya çıkarsa, bir mezhebi temizlik ihtimali ortaya çıkarsa ve oradan doğrudan doğruya Türkiye'ye birtakım terör gruplarının hareketlenmesi, yani DEAŞ diyelim oradan kovuldu, Türkiye’ye doğru gelirse ya da PYD-YPG güçleri PKK güçleri Türkiye'ye sınır ötesinden bir tehdit oluşturmaya başlarsa ya da açık söyleyelim bizim oradaki Başika’daki varlığımıza karşı bir zarar ortaya çıkarsa ya da Telafer ve Musul’daki sivil halka karşı birtakım operasyonlar ihtimali ortaya çıkarsa Türkiye bunlara seyirci kalmaz."

Türkiye’nin bu gelişmeleri önlemek amacıyla ABD, Rusya, Irak yönetimi ve ilgili tüm taraflarla diplomatik temaslarda bulunduğunu anımsatan Kurtulmuş, "Şu ana kadar Musul operasyonu özellikle Türkiye'nin hassasiyetleri karşılanmış bir şekilde devam ediyor ama biz tedbir almak mecburiyetindeyiz. Türkiye'nin sınır ötesinden gelecek tehditlere karşı korunması, oradaki statünün muhafaza edilmesi ve özellikle Türkiye'ye karşı gelebilecek silahlı tehditlerin önlenmesi bakımından bu tedbirleri almak durumundayız." diye konuştu.

Sınıra gerçekleştirilen askeri sevkiyatın bir gözdağı olup olmadığına ilişkin soru üzerine ise Kurtulmuş, "Hayır, gözdağından ziyade bir tedbirdir. Yani Türkiye öyle sıradan, bir laf söyledi de Türkiye bu söylediği lafın arkasında durmayacak bir ülke değildir. Hiçbir şekilde biz orada bir çatışmanın tarafı olmak istemeyiz." dedi.

Kurtulmuş, Türkiye olarak, çatışmaların bir an önce durdurularak yerel unsurların kendilerini yönetebileceği demokratik bir ortamın kurulmasını desteklediklerini dile getirerek, "Ama dediğim gibi oradaki dengeleri, statüyü değiştirecek, etnik ve mezhebi birtakım temizliklerin hazırlıkları olursa da buna karşı da seyirci kalmayız." ifadesini kullandı.

- "Başika'daki varlığımızın devam etmesinin kararını verecek olan şu anda Türkiye'dir"

Başika’daki kampın taşınıp, taşınmayacağı konusunda, Türkiye’nin bölgedeki varlığının ihtiyaçlar çerçevesinde ortaya çıkan bir durum olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Başika'da ne zaman varlığımızı sona erdireceğimizin kararını da biz veririz. Bunu en başından itibaren, belki 6 ay evvel söyledik bu sözü. Dolayısıyla orada, Başika'daki varlığımızın devam etmesinin kararını verecek olan şu anda Türkiye'dir, eğer herhangi bir şekilde Başika kampıyla ilgili bir karar verilecekse kimsenin tavsiyesi, talebi üzerine bunu yapmayız." değerlendirmesinde bulundu.

- "Haddini aşan, maksadını aşan sözler"

Irak Başbakanı Haydar El İbadi’nin Türkiye ile savaşmak istemedikleri ancak Türkiye'nin Irak'a girmesi halinde savaşın kaçınılmaz olacağına ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, "Bunları haddini aşan, maksadını aşan sözler olarak görüyorum.” karşılığını verdi.

"Bu bölgede Irak-İran Savaşı oldu, Iraklı dostlarımız önce kendilerine baksınlar. Irak ne kaybetti o İran savaşında." şeklinde konuşan Kurtulmuş, ilk etapta Irak’ın kazanmış gibi göründüğünü anlattı ancak milyonlarca Iraklı ve İranlının öldüğünü anımsattı.

- "İbadi'nin oynanan büyük oyunu, büyük resmi görmesini tavsiye ederiz"

İran-Irak savaşının Irak’a hiçbir faydası olmadığını, savaşın Irak’ın 50 yılını çalıp götürdüğünü belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Sayın İbadi'nin oynanan büyük oyunu, büyük resmi görmesini tavsiye ederiz. Büyük resim bu bölgede Sünni-Şii güçleri birbirine çatıştırmak, etnik güçleri birbirleriyle savaştırmak, İran’da, Irak'ta, Suriye’de, Lübnan’da, Ürdün’de, Türkiye’de yapabilirlerse bütün buralarda etnik ve mezhebi fitnenin ateşini körüklemektir. Dolayısıyla Sayın İbadi Irak merkezi hükümetinin Başbakanı olarak tansiyonu düşürecek sözler söylemesi gerekir. Bu Irak'ın menfaatinedir, Türkiye’nin de menfaatinedir, bölgenin de menfaatinedir. Bir delikten iki kere ısırılmanın gereği yok ama kusura bakmayın mezhepçi politikalar izlenerek Irak’ın yapısını bozmaya kalkarlarsa bu zaten tek başına Irak’ta daha fazla dengesizlik demektir."

Kurtulmuş, tüm bunların Irak’ın merkezi hükümetine bir faydası olmayacağına vurgu yaparak, "Ta Amerikan işgaliyle birlikte keşke 'Biz bu topraklarda başka ülkelerin güçlerini istemiyoruz' diye Iraklı yöneticiler o zaman söyleyebilselerdi. Keşke o zaman direnebilselerdi ve Irak'ın işgaliyle birlikte gündeme gelen Irak’ın üçe bölünmesi ne yazık ki bugün gerçekleşti. Bizim çabamız bu bölünmenin daha fazla sürmemesi, mevcut bölünmenin de mümkün olduğunca azaltılması ve bütünleşmenin sağlanmasıdır ama kusura bakmasınlar Türkiye’nin ulusal menfaatlerini de koruyabilecek hem güce sahibiz hem böyle bir niyetimizin de ortada olduğunu herkesin bilmesi lazım." diye konuştu.

(Bitti)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler