Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (2)

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (2)

“Bir kere daha bir asır evvel yarım kalmış olan hesabı birileri görmeye çalışıyor, tamamlamaya çalışıyor, daha fazla derinleştirip çatışmaları, buradan halklar arasında kalıcı husumetler oluşturmaya çalışıyor. Biz de bunun tam tersini yapacağız"- “Bu terö

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Bir kere daha bir asır evvel yarım kalmış olan hesabı birileri görmeye çalışıyor, tamamlamaya çalışıyor, daha fazla derinleştirip çatışmaları, buradan halklar arasında kalıcı husumetler oluşturmaya çalışıyor. Biz de bunun tam tersini yapacağız." dedi.

Kurtulmuş, TGRT Haberde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları cevapladı.

Terörle mücadele konusunda yürütülen operasyonlara ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, Türkiye’nin 40 yıldır silahlı terör örgütleriyle mücadele ettiğini, bu süreçte de 40 bine yakın insanın öldüğünü, 7 bini aşkın da şehidin bulunduğunu aktardı.

Bu süre içerisinde 1,5 trilyon dolar minimum hesaplamalarla bir maddi kaybın meydana geldiğine dikkati çeken Kurtulmuş, “22 Temmuz’dan sonra yeni bir tablo karşımıza çıktı. Çok açık söylüyorum, bu tablonun bu kadar ağır bir şekilde karşımıza çıkmasının altındaki en temel neden, terör örgütlerinin cesaretlendirilmesidir.” değerlendirmesinde bulundu.

DAEŞ, PKK gibi terör örgütlerinin birtakım uluslararası güçler tarafından 22 Temmuz’dan sonra cesaretlendirildiğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Bu terör örgütlerinin arkasındaki lojistik destekler, istihbarat destekleri, silah, ekonomik destekler, siyasi destekler bir an için kessin, uluslararası güçler, hiçbir terör örgütü ayakta kalamaz. Şimdi DAEŞ’e karşı operasyonlar falan yapılıyor değil mi? Kessinler arkalarındaki desteği, bir hafta on günde DAEŞ’i bitirirler. Aynı şekilde PKK’yla biz bu kadar yıldır mücadele ediyoruz, bu mücadelenin içerisinde görüyorsunuz, bu kadar farklı ülkelerden silahları bu adamlar nasıl verdi? Biz, terörle bu kadar mücadele verirken çok net, açık siyasi destekler, yani kollarında YPG armasıyla askerlerin, koalisyon güçlerine bağlı askerlerin, orada olması ya da 64. Hükümet'in Başbakanı, Brüksel’de ziyaret ederken toplantı yapılan salonun 50 metre ötesinde PKK çadırının açılması, bunlar az siyasi destekler midir? Böyle baktığınız zaman Türkiye 22 Temmuz’dan sonra başka bir şeyle mücadele ediyor, boğuşuyor. Yani çok cesaretlendirilmiş, silahları artırılmış, siyasi desteği, ekonomik destekleri artırılmış bir terör örgütüyle mücadele ediyor. Daha doğrusu birkaç terör örgütüyle mücadele ediyor. Dolayısıyla bu ciddiyeti görmemiz lazım, bu bir anlamda Türkiye’nin beka meselesidir.”

- “Söylediklerimizin çok somut delillendirilmesi bunlar maalesef”

Kurtulmuş, Nusaybin’de ele geçirilen ABD yapımı antitank mühimmatı ve PKK’nın kullandığı Rus füzesinin hatırlatılması üzerine, şöyle dedi:

"Söylediklerimizin çok somut delillendirilmesi bunlar maalesef. Bu kadar farklı silahlar nereden geliyor? Bu silahlar çarşıda, pazarda, süpermarketlerde satılmıyor. Bu silahları herhalde bazı devletlerin istihbarat birimleri birtakım imkanları kullanarak, belki kendi imkanlarını da kullanarak ya da aracılar kullanarak bu örgütlere veriyorlar. PKK için de böyle, diğerleri için de böyle. Suriye’de uluslararası camianın kararsızlığı ve uluslararası camianın ne yapacağını bilememesi belki kararsızlıktan öte öyle bir noktaya getirdi ki Suriye, örgütlerin her birinin, her renginin, her tonunun cirit attığı bir örgütler pazarı haline geldi. Gerçekten örgütler konsorsiyumu haline geldi."

Suriye’deki durumun, “terör örgütlerinin cehennemi ya da cenneti” denilebilecek bir hale geldiğine işaret eden Kurtulmuş, şunları ifade etti:

"Suriye’nin bugünden yarına çözümünü niye istemiyorlar, onu da çok açık söyleyeyim. Suriye’de şu anda devam eden çok bir vekalet savaşı var. Bu vekalet savaşları bittiği zaman bu güçler birbirleriyle direkt bir mücadelenin, direkt bir kavganın, direkt bir çatışmanın içerisine de girebilirler. Şimdi bu anlamda kendilerini direkt olarak çatışmanın içerisine sokmamak için maşalarını kullanıyorlar, maşalarına destek oluyorlar. Herkes kullanabileceği, kendisi için kullanışlı, elverişli gördüğü örgüt üzerinden Suriye siyasetini dizayn ederek bölgede bir güç elde etmeye çalışıyor. Bu çok kötü bir şey. Hele hele dünya dengesinin henüz yerine oturmadığı, ta 90'lardan, soğuk savaştan sonra dünya dengesinin yerine oturmadığı bir dönemde bu son derece tehlikeli bir durum demek. Bu sadece Suriye ile ya da sadece bildiğimiz terör örgütleri ile sınırlı kalmaz. Allah muhafaza, bütün dünyanın küresel bir terör saldırısı altında olmasını, dünyanın birçok yerinde beklenmedik çok büyük saldırıların ortaya çıkmasını da hazırlayan bir zemin haline geldi."

- "Bölgedeki vicdan sahibi bütün insanların, bu realitenin farkına varması lazım"

"Ne Irak ne de Suriye kaldı. Bu açıdan bakılacak olursa ne öngörülüyor? Siz MGK'da konuşuyorsunuz ama biz ne bekliyoruz, ne yapacağız?" şeklindeki soru üzerine Kurtulmuş, şöyle dedi:

“Büyük resim, bu bölgede mezhebi ve etnik farklılıklar üzerinden var olan siyasi gerilimleri artırmak, var olan fay hatlarını daha da derinleştirmektir. Böyle olması, bu coğrafya, dışarıdan müdahale eden herkesin işine gelir. Amerika'nın da işine gelir, Rusya'nın da işine gelir, diğer güçlerin de işine gelir ama sadece bölge halkının işine gelmez. İşte görüyorsunuz her gün bir yerde bombalar patlıyor, ölen ya Sünni’dir ya Şii’dir, ölen ya Arap'tır ya Türk'tür ya Kürt'tür ya da İranlıdır yani bu bölge halklarıdır. Bir kere bölgedeki bütün halkların siyasete kafası çalışan, vicdan sahibi bütün insanların, siyasetteki bütün güç merkezlerinin bu realitenin farkına varması lazım. Yani bu dışarıdan gelen terör örgütleri dahil olarak söylüyorum, dışarıdan gelen bütün bu unsurların hepsi gün gelir geldikleri yere geri giderler. Ama biz halklar olarak burada kıyamete kadar yaşayacağız. Dolayısıyla bizim ana resmi bu şekilde görmek mecburiyetimiz var. Biz böyle görüyoruz. İkinci Sykes Picot diyerek altını çizerek anlattığımız şey budur."

-"Kalıcı husumetler oluşturulmaya çalışılıyor"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bir kere daha bir asır evvel yarım kalmış olan hesabı birilerinin görmeye ve tamamlamaya çalıştığını belirtti. Çatışmaları daha fazla derinleştirip, buradan halklar arasında kalıcı husumetler oluşturmaya çalışıldığına işaret eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Biz de bunun tam tersini yapacağız. Sorunlarımız var, devasa anlaşmazlıklarımız var. Gerçekten devasa bir şekilde, belki çatışma ortamında olacak olan farklılıklarımız var ama bütün bölgedeki siyaset yapan unsurları, müzakereye ve rızaya dayalı bir müzakere sürecine, bütün sorunları konuşabileceğimiz, bütün sorunları tartışabileceğimiz, ilgili bütün tarafların işin içerisinde olduğu rızaya dayalı bir müzakere sürecinin kapısını açmak zorundayız. Bu anlamda Türkiye de dış politikasını güncellemek mecburiyetinde. Örnek olarak söylüyorum, yani Suriye'deki bu çatışma ortamında, Türkiye artık başından beri bunu söylüyor, gücü tek başına yetmiyor ama bunu daha yüksek sesle söyleyerek ilgili bütün tarafların işin içerisinde olduğu, Suriye halkının istediği ve bütün grupların temsil edildiği bir geçiş süreci ile birlikte Suriye'de bir demokrasinin kurulması, aynı şekilde Kuzey Irak merkezi hükümeti arasındaki bazı çözümsüzlüklerin, bazı çatışmaların müzakere üzerinden yeniden gözden geçirilmesi, bu coğrafyadaki bütün bu tartışmaların bu perspektifle ortadan kaldırılması... En doğru yol budur.

Şu ana kadar çatışmacı olanlar, kavgacı olanlar, savaştan yana olanlar ne yazık ki kazanıyor. Siyaset olarak söylüyorum, militanları kastetmiyorum burada. Açıkça söyleyeyim, örgütleri bu anlamda belki daha az suçlamak lazım. Esas burada bu siyaseti üretenler daha büyük suçludur. İnsanlık suçlarını esas onlar işliyor. Dolayısıyla bu kapının açılması, bölgede karşılıklı olarak Suriye'de ilgili taraflar, kimler, 8-10 farklı taraf gelir, oturur, bir uluslararası gözlemci heyetinin gözetiminde bu süreç aşılır ve inşallah Suriye'de bir barış süreci olur."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :