Başbakan Yardımcısı Canikli:

Başbakan Yardımcısı Canikli:

"(28 belediyeye yapılan görevlendirmeler) Bu belediyelere kayyum atanması tamamen yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde kullanılmaktadır. Öncelikle belirtilmesi gerekiyorki bu atamalar bu yetkiler çerçevesinde gerçekleşmektedir. Yani yapılan işlem anaya

ORDU (AA) - HAYATİ AKÇAY - Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, İçişleri Bakanlığınca Kanun Hükmünde Kararname (KHK) gereği 28 belediyeye görevlendirme yapılması hakkında, "Bu belediyelere kayyum atanması tamamen yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde kullanılmaktadır. Öncelikle belirtilmesi gerekiyorki bu atamalar bu yetkiler çerçevesinde gerçekleşmektedir. Yani yapılan işlem anayasaldır, yasaldır ve hukukidir." dedi.

Giresun'da Kurban Bayramı'na ilişkin programlara katılmak üzere Ordu-Giresun Havalimanına gelen Canikli, AA muhabirinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Canikli, 28 belediyeye yapılan görevlendirmelerle ilgili sanki yasalara aykırı, hukuka uygun olmayan bir işlem tesis edilmiş gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığını belirtti.

Bunun kesinlikle doğru olmadığını vurgulayan Canikli, "Bu belediyelere kayyum atanması tamamen yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde kullanılmaktadır. Öncelikle belirtilmesi gerekiyorki bu atamalar bu yetkiler çerçevesinde gerçekleşmektedir. Yani yapılan işlem anayasaldır, yasaldır ve hukukidir." diye konuştu.

Canikli, KHK ile verilen yetki çerçevesinde İçişleri Bakanlığının bu yetkiyi kullandığına işaret ederek, şunları söyledi:

"Olağanüstü KHK da anayasamızın öngördüğü bir anayasal sistem. Yani hukuk sistemimizin içerisinde tamamen kalınarak hayata geçirilmiş olan mekanizma ve bu çerçevede alınmış karardır. Peki doğru mudur? Evet, doğrudur. Hep birlikte izlediğimiz gibi bazı belediyeler tarafından özellikle vatandaşa hizmet için verilen kaynaklar ve yetkiler, vatandaşa ve o şehre veya o bölgeye hizmet etmesi için aktarılan kaynaklar, maalesef Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü, egemenliğini ortadan kaldırmayı hedefleyen terör örgütüne aktarılmakta. Bu, sonuçta bomba olarak ve yıkım olarak tekrar dönmektedir. Yani yapılması için verilen kaynaklar, imar için verilen kaynaklar, orayı yıkmak için kullanılıyor, orayı bombalamak için kullanılıyor ve terör örgütüne destek amacıyla kullanılıyor."

Bunun ağır suçlardan biri olduğuna dikkati çeken Canikli, "Yani düşünün herhangi bir ülkede, o ülkenin birliği, bütünlüğüne kasteden bir terör örgütüne bir belediyenin kaynakları ve imkanları aktarılıyor ve seferber ediliyor. Bu hangi ülke olursa olsun, hangi hukuk sistemi olursa olsun, böyle bir şeye müsaade etmez. Bu Almanya için de Amerika için de geçerli." ifadesini kullandı.

- "Belediyelerin bütün imkanlarını terörün önüne serme fiili bir suçtur"

Nurettin Canikli, bir demokratik ülkede, hukukun üstünlüğünün gerçek anlamda uygulandığı bir ülkede nasıl olması gerekiyorsa, nasıl yapılması gerekiyorsa onu yaptıklarının altını çizerek, şöyle devam etti:

"Çok ciddi suistimal vardır. Ortada bir suç vardır. Hem de suçların en büyüğü vardır. Ülkenin huzurunu ortadan kaldırmayı hedefleyen bombanın, silahların, ahlaksız saldırıların finansmanı bu belediyelere gönderilen paralarla sağlanmaktadır. Dolayısıyla bu işlem hem hukukidir hem ahlakidir hem de doğrudur. Aynı zamanda bir suçun da bertaraf edilmesine yöneliktir çünkü belediyelerin bütün imkanlarını terörün önüne serme fiili bir suçtur. Oraya finansman sağlamak suçtur. Hendeklerin belediyelerin araçları ile kazıldığı hatta bomba yapımında kullanılan birtakım malzemelerin, silahların ve bombaların taşındığını sayısız kere gördük. Bunlar ortaya çıktı. Dolayısıyla yapılacak başka işlem yoktur."

Bazı kesimlerce yapılan eleştirileri değerlendiren Canikli, "Gerçekten onları samimiyete davet ediyoruz. Böyle bir işleme itiraz etmek terörün ekmeğine yağ sürmektedir. Teröre örtülü destektir. Yani hukuk ilkeleri ya da onun maskesi altında hukukun katledilmesine göz yummak kesinlikle teröre, terörizme ve onun arkasındaki güçlere destektir. Bunun başka bir izahı yoktur. Herkes aklını başına alsın." dedi.

- OHAL uygulaması

Canikli, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilmesinin nedenini herkesin bildiğini ifade ederek, "Sadece FETÖ değil, bütün terör örgütleriyle ilgili olarak çıkmıştır. Dolayısıyla burada hedefimiz sadece Fetullahçı Terör Örgütünün tasfiyesi değildir, elbette onu tasfiye edeceğiz ama onun yanında diğer bütün terör örgütlerini de artık bu millet için bu ülke için tehdit olmaktan çıkarana kadar bu çalışmalar, bu mücadele devam edecek. Dolayısıyla şu anda olağanüstü halin ne kadar süreceğini tahmin etmek ve kestirmek çok zor. Mücadele büyük bir mücadele çünkü 40 yıldan beri toplumun kılcal damarlarına kadar işlemiş bir yapıdan bahsediyoruz." diye konuştu.

Bu yapının bir özelliğinin manipülasyonu da çok iyi kullanması olduğunu dile getiren Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gizlenmeyi, kandırmayı ve yalanı çok iyi becerebilmesi. Dolayısıyla şimdi görünürde olanları temizliyoruz, kazıyoruz adeta. Hem kamudan hem de özel sektörden finans kaynaklarını kesme anlamında çalışmaları yürütüyoruz fakat bu tür yapıların gizli kalabildiğini, kendilerini gizleyebildiklerini, yine ortaya çıkan delil ve bulgulardan söyleyebiliyoruz. Onun için tamamen tehlike olmaktan çıkana kadar, ondan emin olana kadar bu mücadeleyi sürdürmemiz gerekir. Aynı şey bölücü terör örgütü için, DAEŞ ve bunların uzantıları için de geçerli. Bundan dolayı şu an itibarıyla OHAL'in uzaması ya da uzamaması noktasında verdiğimiz bir karar yok. İnşallah OHAL'in süresinin dolmasına yakın bunu konuşacağız ancak bu mücadelenin etkili bir şekilde sürdürülmesinden taviz veremeyiz. Zamanı geldiğinde kararımızı vereceğiz. Bu mücadelenin neresindeyiz, daha ne kadar atılacak adım, işimiz var? Bütün bunları masaya yatıracağız. Sonuçta OHAL'in devam edip etmeyeceğinin kararını vereceğiz."

- Fırat Kalkanı Harekatı

Canikli, Fırat Kalkanı Harekatı'na da değinerek, şunları söyledi:

"Gerçekten zamanlaması mükemmel olan bir operasyon başlatıldı. Tabii bu operasyonun temel amacının sınır güvenliğimizi sağlamak olduğunu herkes biliyor, bunu da ilan ettik. Esas temel hedefimiz Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlamak çünkü uzun süreden beri Suriye'den Türkiye'ye birtakım roketler ve füzeler fırlatılıyordu. Bu noktada çok ciddi can kayıpları da yaşandı. Bunun seyredilmesi mümkün değildi. Bununla ilgili adım atılması gerekiyordu. DAEŞ olmak üzere terör örgütlerinin bu tehdit olma özelliklerinin bertaraf edilmesine yönelik operasyonlar başlatıldı. Sonuç itibarıyla Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden bütün terör örgütlerine yönelik olarak bu operasyonu başlattık. Önemli bir adım atıldı. Şu an itibarıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin desteğinde Özgür Suriye Ordusu'nun kontrolüne giren alan sayısı 800 kilometrekareyi aştı. Tam anlamıyla güvenliğin tesisi için derinlik kazandırılması gerekiyor."

Bundan sonraki aşamada bu tehdit tamamen bertaraf edilene kadar bu operasyonların süreceğini vurgulayan Başbakan Yardımcısı Canikli, "Emin olmamız lazım. Emin olana kadar bu operasyon sürecek. Türkiye bu sınır güvenliğini sağlamak amacıyla bu çalışmaları yürütecek. Hiç kimse de bizim sınır güvenliğimizi tesis etmeden bizim oralardan çıkmamızı beklemesin. Elbette kalıcı değiliz oralarda. Esas olarak ülkemizin güvenliğini sağlamak için bunu yapıyoruz." diye konuştu.

Canikli, Fırat Kalkanı Harekatıyla olumlu gelişmelerin olduğunu ifade ederek, "Bunlardan bir tanesi Suriye'nin toprak bütünlüğünün tesis edilmesi. Bölgede huzur ve istikrarın sağlanabilmesi için mutlaka Suriye'nin tek parça olarak kalması ve muhafaza edilmesi gerekiyor. Eğer Suriye'nin bölünmesinin önünü açan projeler hayata geçirilirse bu gerçekten bu bölgede sonu nereye varacağı belli olmayan yeni bir çatışma ortamının ve huzursuzluk ortamının kaynağını oluşturur. Bundan da sadece Ortadoğu etkilenmez, Avrupa başta olmak üzere bütün dünya etkilenir." dedi.

- "Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanması ve korunması gerekiyor"

Ortadoğu'da hesapların denklemlere sığmayacağını belirten Canikli, Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanması ve korunması gerektiğini dile getirdi. "Bu, hem Türkiye'nin güvenliği açısından hem de bölgenin ve bütün Avrupa'nın güvenliği açısından son derece önemli." diyen Canikli, yaklaşık 3 yıldır Türkiye'de misafir olan Suriyelilerin kendi ülkelerine gönderilmeleri noktasında uygun bir ortamın oluşturulması için çalışıldığı bildirdi. Canikli, bu operasyonun öyle bir imkanın da önünü açtığına dikkati çekti.

Nitekim şu anda binlerce insanın ülkelerine dönmeye başladığına işaret eden Nurettin Canikli, şunları kaydetti:

"Bu sürenin hızlandırılması için oralarda daha kalıcı yerleşim yerleri inşa etme noktasında Türkiye olarak düşüncelerimiz ve projelerimiz var. Bunu da ayrıca müttefiklerimizle paylaşıyoruz. Eğer bu fırsat sağlanırsa bu bölgede yani 90-90 kilometre uzunluğunda, 40-45 kilometre derinliğinde bir alanda yeni şehirler kurarak, korumalı bir alanda, uçuşa yasak bölge olmak üzere Türkiye'deki bütün Suriyelilerin ikamet edebilecekleri şehirleri Türkiye olarak biz oluşturabiliriz. Biz Türkiye olarak kendimize güveniyoruz."



AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :