Ayhan Çetin'in sanat serüveni

Ayhan Çetin'in sanat serüveni

Konya Şehitlik Müzesi’nin çizimlerini yapan Ayhan Çetin’in doktor kızı Figen Çetin Selimoğlu Akören doğumlu babasının sanat serüvenini, çocukluk anılarıyla bezeyerek gazetemiz için yazdı.

Konya Şehitlik Müzesi’nin çizimlerini yapan Konyalı Ayhan Çetin’in doktor kızı Figen Çetin Selimoğlu Akören doğumlu babasının sanat serüvenini, çocukluk anılarıyla bezeyerek gazetemiz için yazdı.

Yoğun bir çalışmanın ardından kahve molası için bahçeye doğru ilerliyorum. Uzun süren yağmurun ardından yüzünü gösteren güneşe, yüzümü çevirip gözlerimi kapatıyorum. Hafif bir rüzgâr yüzümü yalarken, zaman ve mekân değişiyor. Kırk yıl öncesine, çocukluğumun geçtiği Doğanhisar’a uzanıyorum. Babam ve kız kardeşimle, mor çiçekler toplamaya kırlara gidiyoruz. Saçlarımız, rüzgârda ışıldayarak, uçuşuyor. O günlerde tek telaşımız babamı anlattığı macera öykülerine ikna etmek. Birlikte oyuncaklar yapmak. En sevdiğim oyuncağım elimde, tahta bir robot kalemlik. Saçları kalemler, dili silgiden, göbeğinde bir kalemtıraş var.

Babam genç bir öğretmen. Annem genç, becerikli ve güzel bir kadın.
Sonra atmış yıl öncesine uzanıyorum, babamın çocukluk düşlerinin başladığı yere, Konya’nın Akören köyüne.Babamın koşup oynadığı harman alanları, koyun sürüleri, köy düğünleri,çocuk oyunları gözümün önünde canlanıyor. Annemin düşleriyle birleşiyor Çetin Maket Köye, Miniatürk Zafer Müzesi’ne, Konya Şehitlik Müzesi’ne uzanan bir serüvene dönüyor.

1988 Yılı Babam matematik ve fen bilgisi öğretmenliğinden İzmir’de emekli oluyor. Üç kardeş okuyoruz. Babam emeklilikte yapabileceği işler araştırıyor. Beş dakikasını bile asla boş geçirmeyen biri. Önce küçük sabun parçalarıyla işe başlıyor. Yüzler yontuyor. Sonra bebekler, evler, hayvanlar. Akören’de geçen çocukluk yılları maketlerde şekilleniyor. Hafızası mükemmel her detayı anımsıyor. El becerisi tartışılmaz, hayalleri çok geniş. Hayalindekileri üç boyutlu canlandırıyor. Giysileri annem hazırlıyor. Bende çocukluğumda olduğu gibi hayranlıkla onları izliyorum. Evler insanlar, çocuklar, koyun sürüleri birbirine ekleniyor.Ortaya Anadolu geleneksel yaşamını tüm yönleriyle anlatan bir köy çıkıyor. İlk sergimizi İzmir Resim Heykel Müzesinde açıyoruz. Sonra köyümüzü, hayallerimizi, karavanımıza yükleyip Antalya müzesi, Ankara Etnoğrafya müzesi, Selçuk müzesi gibi yurt içi ve yurt dışında on yedi sergide gezdiriyoruz.

Sonunda 2000 yılının mayıs ayında beş dönüm arazi üzerinde Çetin Maket Köy’ü kurup yerleşik hayata geçiyoruz. Bundan sonra okullar, turist grupları müzemizi ziyaret ediyor. Babam öğretmenliğinden vazgeçmeden sabırla her gruba Anadolu’yu anlatıyor. Maket köy dokuz yıllık süreçte gelişiyor. Kapalı alanda 17 ölçekli köy maketi, Nasrettin hoca fıkraları, folklor ekipleri, taş devri maketleri sergileniyor. Açık alanda bire bir ölçekli, seslendirmeli, hareketli maketler var.

29 Ekim 2003 yılında Miniatürk Zafer müzesini,17 Aralık 2008’de açılan Memleketi Konya’da Şehitlik müzesini kuruyorlar. Bu müzede Çanakkale savaşı, Kurtuluş Savaşı, Seferberlik yıllarının Anadolu’sunu izlemek mümkün. Antalya Müzesi’nde kaybolmaya yüz tutmuş zanaatlar, Alanya Müzesinde Alanya köy düğünü ABD’de bir müzede köy sofrası kompozisyonu bulunmakta.

Ayhan Çetin ve Nazmiye Çetin’in düşleri yeni projeleri ile devam etmekte. Konya için yeni güzellikler hayal ediyorlar. Şehitlik müzesiyle memleketleri Konya’ya ulaşmanın mutluluğunu yaşıyorlar.

Gözlerimi açtığımda günümüzün İstanbul’una geri dönüyorum. Soğuk kahvemi yudumlarken odama yürüyorum. Hayallerimi yeni bir kahve molasına erteliyorum.