Avukat Kudbedin Kaya'nın öldürülmesi davası

Avukat Kudbedin Kaya'nın öldürülmesi davası

Bakırköy'de bir restoranda oturan avukat Kudbedin Kaya'nın silahlı saldırı sonucu öldürülmesine ilişkin biri firari, 6'sı tutuklu 11 sanığın yargılanmasına başlandı- Mahkeme, tutuklu 6 sanığın tahliye edilmesine karar verdi

İSTANBUL (AA) - Avukat Kudbedin Kaya'nın, bir restoranda otururken silahlı saldırı sonucu öldürülmesine ilişkin biri firari, 6'sı tutuklu 11 sanığın yargılanmasına başlandı.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmaya, biri başka suçtan tutuklu, ikisi tutuksuz 9 sanık ile tarafların avukatları katıldı. Duruşmada, avukat Kudbedin Kaya'nın oğlu Navdar Kaya, eşi Hülya Ceylan ve ablası Saadet Bahçeci de hazır bulundu.

Duruşmada, İstanbul Barosu, Navdar Kaya, Hülya Ceylan ve Saadet Bahçeci, davaya katılma talebinde bulundu.

Hülya Ceylan, Kudbedin Kaya ile Ergenekon davası döneminde resmi nikahlarını kaldırmak zorunda kaldıklarını, birlikte yaşadıklarını söyledi.

Mahkeme, İstanbul Barosu'nu katılma talebini suçtan zarar görmediği gerekçesiyle reddederken, Kaya, Ceylan ve Bahçeci'nin bu yöndeki talebini kabul etti.

Sanıkların kimlik tespitinden sonra savunmalarının alınmasına geçildi.

Savunmasını yapan tutuklu sanık Ali Atman, 20 aydır haksız yere cinayete yardım ettiği gerekçesiyle tutuklu olduğunu savundu.

Otoparkta vale olarak görev yaptığını, otoparka milyonlarca araç geldiğini, olayda kullanılan aracın ise daha önce gelip gelmediğini bilmediğini anlatan Atman, "Suça konu sahte evrakta parmak izimin olduğu iddianamede belirtiliyor. Aracı park ederken dokunmuş olabilirim. Evrakın nasıl hazırlandığını bilmiyorum. Olayı gerçekleştiren kişilerle irtibatım yok. Öldürülen kişiyi hiç görmedim, aramızda husumet yoktur. Naji Sharifi Zindashti'yi tanımam." diye konuştu.

Evrakın bulunduğu araca tespih alması için gönderildiğini dile getiren Atman, tespihi ararken de evraka dokunmuş olabileceğini söyledi.

Tutuklu sanık Aslan Özden, işlemediği bir suçtan 10 aydır tutuklu olduğunu, cinayetle ilgisinin bulunmadığını ifade ederek, "Naji Sharifi Zindashti, arkadaşımdır, iş ilişkim yok. Onun kızı öldürüldü, benim iki kızım var, kızlarımı çok severdi." dedi.

Tutuklu sanık Bilal Kayış, suçlamaları reddederek, ölen avukatın ismini karakolda öğrendiğini öne sürdü. Sanıklardan Ali Atman ile çocukluk arkadaşı olduğunu, sürekli telefonda konuştuklarını, aynı yerde çalıştıklarını anlatan Kayış, aynı evde yakalandıkları için hakkında iddianame düzenlendiğini öne sürdü.

Sanık Kayış, telefon görüşmesinde "Sizin adamlar gazeteye düşmüş, yakalanmış." şeklinde konuşmaları olduğu iddialarına ilişkin "Ben kafede şef garsondum. Salih Şahin sık sık kafeye gelirdi. Konuşmalar Salih Şahin ile yapıldı. Ama Şahin'in ifadesi bile alınmadı. Telefonda 'Kendinize dikkat edin, yakalanmayın.' diyorum, bunu Salih Şahin'e kendi adli olayları nedeniyle söyledim. Her şey ortadadır, benim ailemden 3 kişi PKK tarafından öldürüldü. Kendimizi korumak zorundayız. O yüzden silah taşırız. Silahlar tertemiz çıktı delil diye iddianameye konulmuş ama. Sanki ben Zindashti'yi tanıyormuşum gibi yansıtılmış. Glock marka silah taşıyorum diye, öldürülen avukat da Glock marka silahla öldürüldü diye bağlantı kuruluyor. Suçsuzum, 19 aydır tutukluyum." şeklinde konuştu.

Sanık Emre Ateş savunmasında, evlere, teknelere ve iş yerlerine müzik ve görüntü sistemi kurduğunu, ayrıca oto bakım servis hizmeti verdiğini, kendisine gelen araçlara arıza tespiti yaptığını belirterek, "İddianamedeki sigorta poliçesinde parmak izimin bulunması yaptığım iş nedeniyle olabilir. Naji Sharifi Zindashti'yi tanımam." dedi.

- ''Zindashti, para dağıttığı için herkes severdi''

Tutuklu sanık İbrahim Kadir Aslan, savcının iddianameyi "yoğurdu göle çalıp ya tutarsa" mantığıyla mahkemeye yolladığını söylemek için hukuk profesörü olmaya gerek olmadığını dile getirerek, "Ne parmak izim ne tapem ne de takibim var. Bilal Kayış, evimde kalıyordu, onu almaya geldiklerinde beni de aldılar. 20 aydır içerideyim. Mağdurum. Ben Bodrum'da gece kulüpleri işletiyorum. Zindashti'yi tanırım, Bodrum için velinimet bir insandır. Her geldiğinde 10 bin liralık loca için 20 bin lira bırakırdı. Herkese 100'er avro dağıtırdı. Herkes sever ve saygı duyardı. Çünkü adam para dağıtıyor. Eğlenmeyi seven bir adam." şeklinde savunma yaptı.

Sanık Aslan Özden ile Hollanda'da tanıştıklarını, daha sonra aralarının bozulduğunu, ağabeyi İngiltere'de PKK tarafından öldürülünce başsağlığı dilediğini anlatan sanık Aslan, "Zindashti denilen adam 6 ay tutuklu kaldı, sonra serbest bırakıldı. Ben 20 aydır tutukluyum. Böyle bir dava olamaz. Benim ağabeyimin kanı yerdeyken ben başka bir cinayete nasıl gireyim? Benim kendi davam varken, kendi ailemi korumak zorundayken bana ne Zindashti'den, Kudbedin Kaya'dan. Adaletinize sığınıyorum." dedi.

Sanık Murat İlter, sanıklardan Selçuk Bülkü'nün arkadaşı olduğunu ifade ederek, "Biz Selçuk ile Gazi Mahallesi'nde buluştuk, Selçuk adını sonradan öğrendiğim Hasan Çataltaş ile buluştu. Aralarında ruhsat konuşması geçtiğini duydum. Para alışverişi görmedim. Alkol alırken, masa üzerindeki evrakı kurcaladım. Selçuk da bana dokunma deyince bıraktım. Ben kimsenin ölmesine vesile olmadım." diye konuştu.

Başka suçtan tutuklu olan bu davanın tutuksuz sanığı Ümit Patlamaz savunmasında, sanıklardan sadece Selçuk Bülkü'yü kiracısı olduğu için tanıdığını, kendisinin Bülkü'ye bir evrak vermediğini söyledi.

Tutuksuz sanık Selçuk Bülkü, "Maktulün ailesine başsağlığı diliyorum. Ümit Patlamaz ile 2009 yılında tanıştım, evini kiraladım. Yalan konuşmanın anlamı yok. Hasan Çataltaş'ı Bodrum'dan tanırım, bana araç evrak işi yapıp yapmadığımı sordu. Ben de kendisine 'Ümit'e yaptırırım.' dedim. Ümit, evrakı dükkana getirdi, Hasan'a vermemi istedi. Ümit Patlamaz bana bir evrak getirdi. İçinde plaka olduğu belliydi, içini açıp bakmadım. Yanımda Murat İlter vardı. Bunlar bin liraya anlaşmış, Hasan 800 lira verdi, 200 lirada beni borçlu çıkardı. Zindashti'yi tanımam." şeklinde savunma yaptı.

Tutuksuz sanık Sinan Sağlam, arkadaşı Selçuk Bülkü ile görüştüğü için 1,5 sene tutuklu kaldığını, haksız yere cezaevinde yattığını, olaylarla ilgisi bulunmadığını anlattı.

- ''İranlı şahıs bir suç örgütü lideridir''

Söz verilen müşteki Hülya Ceylan, Kudbedin Kaya'nın eşi olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"İranlı şahıs, eşime vekalet vermek istedi. Eşim tutum ve davranışlarını beğenmediği için reddetti. Bunları bana kendi ağzıyla anlattı. Bu olay Ergenekon davası sürecinden önce oldu. Bu reddedilme olayından sonra husumet başladı. Zekeriya Öz, gizli tanık İranlı şahsın ifadelerini alarak eşimi sanık olarak yargılattı. Ergenekon davası nedeniyle eşimin işleri aksadı. Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinde Orhan Ünğan'ın suçsuz olduğuna inandığı için vekaletini aldı. Defalarca bu davadan çekilmesini istedim. Bu davanın son davası olduğunu, avukatlığı bırakacağını söyledi. Bana 'Kimseyi yarı yolda bırakmam.' dedi. Silahı yoktu, avukatlık görevini ifa ediyordu. Hukukçuluk yapıyordu. Tehditlerden dolayı aracımı zırhlandırdık. İranlı şahıs bir suç örgütü lideridir. Çetesiyle bu işi organize edip eşimin katline sebep olmuştur. Sanıklar birbiriyle eş, dost ve akrabadır. Eşim katledilmiştir. Eşimin başka kimseyle husumeti yoktur."

Maktul Kudbedin Kaya'nın oğlu Navdar Kaya, İran asıllı kişinin babasına karşı husumeti bulunduğunu, babasının bu durumu kendisine çok yansıtmadığını belirterek, olayın organize bir şekilde gerçekleştiğini, şikayetçi olduğunu kaydetti.

Kaya'nın ablası Saadet Bahçeci, kardeşinin suçsuz şekilde katlediğini ifade ederek, şikayetçi olduğunu söyledi.

- İlk celsede 6 tahliye

Mahkeme heyeti, Cumhuriyet savcısının da talebi doğrultusunda, tutuklu sanıklar Ali Atman, Aslan Özden, Bilal Kayış, Emre Ateş, İbrahim Kadir Aslan ve Murat İlter'in "tutuklu kaldıkları süreyi, delillerin toplanmasını, üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyetini" dikkate alarak tahliyelerine, Naji Sharifi Zindashti'nin yakalama emrinin beklenmesine, sanık Hasan Çatalbaş hakkında zorla getirilme kararının devamına karar verdi.

Mahkeme, duruşmayı, eksikliklerin tamamlanması için ileri bir tarihe erteledi.

- İddianameden

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 21 Ekim 2017'de Bakırköy'deki bir restoranda oturan avukat Kudbedin Kaya'nın, siyah şapkalı, eldivenli, kimliği tespit edilemeyen bir kişi tarafından kulağının arkasında isabet eden kurşunla hayatını kaybettiği belirtiliyor.

İddianamede, Naji Sharifi Zindashti ile Orhan Ünğan ve İlhan Ünğan'ın husumetli oldukları, bu husumet sonucunda Büyükçekmece'de Devrim Öztunç ve Arzu Zindashti'nin öldürüldüğü, bu olayı gerçekleştiren kişilerin de öldürüldüğü, İstanbul'da İlhan Ünğan'ın öldürüldüğü aktarılarak, Kudbedin Kaya'nın Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyada Orhan Ünğan'ın avukatı olduğu ve bir duruşmada öldürüleceği riskinin bulunduğuna dair beyanda bulunduğu, bundan 11 gün sonra silahlı saldırıda hayatını kaybettiği kaydediliyor.

Sanık Naji Sharifi Zindashti'nin kimliği tespit edilemeyen biri kadın, biri erkek iki kişiye cinayeti azmettirdiği, diğer sanıkların da kimlikleri tespit edilemeyen bu kişilere eylemi rahat gerçekleştirmeleri için sahte belgeler hazırladıkları belirtilen iddianamede, bu belgelerin Zindashti'nin yönlendirilmesiyle verildiği anlatılıyor.

İddianamede, maktul Kudbedin Kaya'yı öldüren kişilerin profesyonel olduğu, olay yerinden kaçtıktan sonra kıyafetlerini değiştirdikleri, kullandıkları aracı terk ettikleri, bu aracın çalıntı, plakasının ise sahte olduğu ifade edilerek, araç ve içindeki belgelerde yapılan incelemelerde, bazı sanıkların parmak izlerinin bulunduğu, aralarında HTS kayıtları ve olayla ilgili mesajlaşmaların bulunduğu aktarılıyor.

İddianamede, firari sanık Naji Sharifi Zindashti'nin "tasarlayarak öldürmeye azmettirme", "resmi belgede sahtecilik" ve "ruhsatsız silah bulundurma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 2 yıldan 8 yıla kadar, diğer 10 sanık hakkında ise "tasarlayarak öldürmeye yardım etme" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından ayrı ayrı 17 yıldan 25 yıla kadar hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyor.

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :